|

Ödüllü yönetmenin bilge sözlerine övgü

Cannes'da aldığı “En İyi Yönetmen” ödülü için “Kazandığım ödülü tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkeme armağan edi-yorum” diyen Nuri Bilge Ceylan bu cümlesiyle Türk sineması ve seyircisinin gönlünde onur ve gururla yerini sağlamlaştırdı.

Haber Merkezi
00:00 - 27/05/2008 Salı
Güncelleme: 00:58 - 27/05/2008 Salı
Yeni Şafak
Ödüllü yönetmenin bilge sözlerine övgü
Ödüllü yönetmenin bilge sözlerine övgü

Sinema dünyasının en prestijli yarışmaları arasında yer alan Cannes Film Festivali'nin 61'inci buluşması önceki akşam düzenlenen görkemli bir kapanış töreniyle sona ererken, festival jürisinin genelde isabetli ve dengeli bulunan tercihlerine ise Türk sinemacısı Nuri Bilge Ceylan'ın kazandığı “en iyi yönetmen” ödülü damgasını vurdu. Cannes'da bulunan uluslararası medya temsilcileri ve yeryüzünün dört bir köşesinden gelen sinema yazarlarının övgüsünü alan “Üç Maymun”un yönetmeni Ceylan beratını alırken “Kazandığım ödülü, tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkeme armağan ediyorum” diyerek, Türkiye aleyhtarı ülkelere yönelik ince bir göndermeyle mânidar bir konuşma yapmıştı.

MUHALİF AMA YURTSEVER

Şimdiye kadar, aralarında Cannes'ın da yer aldığı pek çok uluslararası kültür-sanat organizasyonunda, Türk sanatçılarının, ödül kazanmalarının öncesi ve sonrasında Türkiye aleyhtarı konuşmalar yapmalarına oldukça alışkın olan yabancı medya temsilcileri, Ceylan'ın bu “alabildiğine yumuşak” ve “yurtsever üslûplu” konuşması karşısında ise şaşkınlıklarını gizleyemediler. Öyle ki, festivalin önceki akşam üzeri gerçekleştirilen canlı yayını sırasında, “kırmızı halıdan geçiş” seremonisine katılan ünlü konuklarla kısa söyleşiler yapan Fransız televizyonu sunucusu da Ceylan'ı ekran başındakilere sunarken, “Kendisi, ülkesinde politik filmleriyle tanınan bir muhalif. Filmleri de çok önemli mesajlar taşıyor” şeklinde bir ifade kullandı. Ancak, izleyicileri Ceylan'dan gelmesi muhtemel Türkiye karşıtı bir politik taşlamaya önceden hazırlama çabasındaki bu cümleler, ödül töreninde ise karşılığını bulamadı. Ve sanatçı 2003'de de jüri büyük ödülünü kazandığı Cannes kürsüsünde bu kez “en iyi yönetmen” ödülünü alırken, muhalif olmanın yurtsever olmaya engel olmadığını bütün dünyaya gösteren kısacık bir konuşmayla geceye damgasını vurdu.

İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ

Cannes'daki ödül törenine yalnızca derece alan filmlerin ekiplerinin davet edildiklerini hatırlatan Nuri Bilge Ceylan, pazar günü öğle saatlerinde organizasyon komitesi yetkilileri tarafından aranıp “Kapanış törenine mutlaka gelmeniz gerekiyor” denildiğinde bir ödül kazandığını anladığını, ancak son ana kadar bunun hangi kategoride olduğunu bilmediğini belirtti. “Son bir kaç saate kadar elimde, daha önce hazırladığım başka bir konuşmanın metni vardı. Ancak, törene gitmeden kısa süre önce ondan bütünüyle vazgeçtim ve Cannes ortamındaki gözlemlerim, deneyimlerim ve hissettiklerimin ışığında bambaşka bir konuşma yapmaya karar verdim. Yazılı olmayan, içten bir konuşma. O sözler de kürsüde bütün doğallığıyla ağzımdan döküldü” diye konuştu.


Onun gibisine bu yakışır
Ali Murat Güven (Yeni Şafak Sinema Yazarı):

'Düzene muhalif olmanın, siyasal sisteme yönelik bazı şikayetleri dile getirmenin tek yolunun Türkiye'ye sanat üzerinden küfür edip durmak olmadığını da bazılarının gözünün içine soka soka gösterdi bu değerli sanatçı. Kendisini kariyerinin başından beri dikkatle izlemiş bir hayranı olarak iyi biliyorum ki bu tavrı kesinlikle tesadüfi değil, aksine son derece bilinçlidir. Onun için başarının yolu Türkiye düşmanlığından değil, iyi filmler yapmaktan geçiyor. Türkiye'nin de işte tam olarak böyle muhaliflere ihtiyacı var. “Ben sanat yapıyorum, sanatçı da sistemle sorunu olan kişidir” iddiasının ardına sığınarak, bilinçaltı kompleks ve nefretlerini ülkesinin üzerine boca eden ruh hastalarına değil...


Kalplerde taht kurdu
Coşkun Çokyiğit (Sinema Yazarı-SİYAD):

Ceylan'ın törendeki konuşmasını hem kendisi, hem de ülkemiz adına kıvanç verici buldum. Ceylan, filmlerine yansıyan sıradışı sinema anlayışı Türk milletinin estetik beğeni kriterleriyle tam olarak örtüşmeyen “zor” bir sanatçı olabilir. Ancak, Cannes'da yapmış olduğu bu sevgi yüklü teşekkür konuşmasıyla, yediden yetmişe bütün Türklerin kalbinde taht kurduğundan kuşku duymuyorum. Kendisi, bu tavrıyla, Nobel alabilmek için tarihi gerçekleri fütursuzca iğdiş eden Orhan Pamuk gibi başka isimlere de bir Türk sanatçısının uluslararası arenaya çıktığında ülkesini en güzel biçimde nasıl temsil edebileceği noktasında rehberlik yapmıştır.



16 yıl önce