ÖNCE SAMİMİYET
Taksim'de biber gazına maruz kalan eylemcilere dönük yapılan en ufak bir eleştiri ciddi bir tehdit ve hakaret olarak geri dönmesi -içinde ağaç sevgisini de barındıran- bu eylemin neredeyse kutsal, eleştirilemez bir haddeye getirilmesi başta eylemi tertipleyenlerin samimiyetiyle bağdaşmayan bir tutumdur. Şahsıma dönük yapılan hakaretler bir tarafa özellikle kanın akmaması ve ülkede barış ortamının tesis edilmesi noktasında ciddi özverilerde bulunan akil insanlara yapılan hakaretler ve tehditler insanın kanını donduran cinstendi. Diğer taraftan Gezi Parkı'nı ağaç sevgisi kisvesi altında 'iktidara yakmaya gidiyoruz' şeklinde maksadını aşan bir eylem tarzına dönüştürenler Başbakan'ın da ifade ettiği gibi Zekeriyaköy'de binlerce ağaç kesilip yerine üniversite yapılırken benzer tepkileri göstermemeleri de ayrıca samimiyetsizliğin bir başka göstergesidir.Ancak ne olursa olsun bu durum yine de eylemde polisin gereğinden fazla şiddet uygulamasını gerektirmezdi. Bu yüzden artık polisin bu tavrı ciddi manada masaya yatırılmalıdır.
Türkiye bir kesimin ülkesi olmaktan çıkan bir ülkedir artık. Bu bakımdan hemen hemen her yer için artık bu sahiplik iddiasından vazgeçilmelidir. Bu sahiplik duygusu yani 'bu ülke bizimdir kimseye bırakılamaz' türünden sarf edilen ifadeler en çok zayıf, güçsüz, azınlıkta, farklı inançta, fikirde ve mezhepte olanların mağdur edilmesine yaramaktadır. Ülkenin sahibi gibi olmak iddiası bu ülkede her şey, her yer benimdir iddiasıdır. Bu duygu yeri geldiğinde başörtülülerin başından örtüyü çekip yere atan bir duygudur. Kürtleri bu ülkenin bir parçası gibi görmeyen, Aleviler yokmuş gibi davranan, özgürlükçüleri satılmış, hain, leşleri yerlerde süründürülmesi gereken insanlar olarak gören, namaz kılan gençleri bile fişleyen totaliter bir duygudur. Türkiye bir kesimin tekelinden çıktıkça özellikle bu kesim her fırsatta ortalığa ayağa kaldırmaya çalışmakta ve samimi insanların duygularını istismar etmektedir.
İKTİDAR ELEŞTİRİLİR/ELEŞTİRİLMELİDİR
Kuşkusuz iktidarlar eleştirilmeyi hak eden organizasyonlardır. Hükümetin birtakım uygulamalarını, projelerini, çıkardığı yasaları, sağlık ve eğitim politikalarını vs eleştirmeliyiz. Ne var ki bunun yolu iktidarı her vesileyle halk ayaklanması ve isyana teşvik ederek devirmek yönünde bir yöntemle değil vakti zamanı geldiğinde önüne konulan sandıkla bunu yapmalıyız. Aynı zamanda ve en önemlisi de bu ülkenin kalkınmasını arzu ediyorlarsa eğer iktidarın beğenmedikleri politikaların karşısına daha yenilikçi, özgürlükçü ve demokratik olanını önermeliler. Her beğenmediğimiz uygulamasını bir fırsata dönüştürerek bunu yakıp,yıkmak ve devirmek gibi marjinal ve ilkel yöntemler ve söylemlerle gerçekleştirmeye kalkışmak üzgünüm medeni bir topluma yakışmayan bir tavırdır.