''BURADA HUZURUN VE BARIŞIN GELMESİ İÇİN DENKLEMDE TÜRKİYE'NİN MUTLAKA BULUNMASI GEREKİYOR''
Ortadoğu''da uzun yıllardır ve özellikle bir kaç yıldır adeta bir cadı kazanı olduğunu ifade eden Şahin, ''Burada huzurun ve barışın gelmesi için denklemde Türkiye'nin mutlaka bulunması gerekiyor. Türkiye'yi denklemde tutmayan hiçbir formül bizim bölgemize, Suriye'ye, Irak'a ve Ortadoğu'ya barış getirmez. O bakımdan dünya kamuoyunun, Avrupa Birliği'nin, NATO ülkelerinin Türkiye'nin bu özelliğini ve misyonunu görerek ve bilerek hareket etmelerinde yarar olduğunu düşünüyorum. Türkiye bugün rehin olan vatandaşlarını kurtarmak suretiyle savaşın dışında, silahın dışında bir takım yöntemlerle de sorunların çözülebileceğini göstermiştir. Bunu mutlaka başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinin bir yere not etmelerinde yarar olduğunu düşünüyorum'' dedi.
Türk rehinelerin kurtarılması sonrası Türkiye''nin IŞİD''e karşı yapılacak bir operasyon planlayan ABD tarafından kurulan ittifakta yer alacak mı sorusu üzerine Şahin, ''Kuşkusuz ki devletimiz, hükümetimiz en üst düzeyde zaten görüşüyor, görüşmeye devam edecektir. Ne yapılması gerektiği konusunu devletimizin yetkili organları, hükümetimiz açıklamadan benim burada bir açıklama yapmam uygun olmaz. Mutlaka Sayın Başbakanımız, ilgili bakan arkadaşlarımız, özellikle Başbakanımız bu konuda bundan sonra hangi adımlar atılacak bunu kamuoyuyla mutlaka paylaşacaktır. Hepimizin de yapması gereken bu çalışmaların sonucunda Türkiye'nin varacağı noktanın açıklanmasını beklemektir'' cevabını verdi.
''BÜYÜK DEVLET OLDUĞUMUZU BİR KEZ DAHA GÖSTERDİK''
Savaştan kaçan Suriyelilere Türkiye''nin sınır kapısını açmaya devam edecek mi sorusunu ise Şahin, ''Biz büyük devlet olduğumuzu bir kez daha gösterdik. Gerçekten çaresiz, evini barkını terk etmiş, yanında götürebileceği bir kaç eşyasını almış, çocuklarını kucağına alarak can havliyle sığınabilecek bir yer arayan kim olursa olsun, hangi ülkeden, hangi ırktan, hangi mezhepten olursa olsun onlara kapılarını açabilen dünyadaki sayılı ülkelerden biridir, belki de ilk sırada yer alan ülkedir. Şu anda belki de 2 milyona yakın mülteci bizim ülkemizdedir. Şimdi yenileri geliyor. Onlarla ilgili süratle çadırlar kuruluyor. Bunların yiyeceği, içeceği, barınması Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından karşılanıyor. Dünya kamuoyu bunu seyretmelidir. Yani Türkiye'nin ve Türk halkının sırtına bu kadar sorumluluğu yüklenmiş görünce onlarda sorumluluk hissetmeliler. 'Bunu bizde paylaşalım, bu bir insanlık dramıdır. Tüm insanlığı ilgilendiren bir sorundur' deyip bizim bu yükümüzü paylaşmalarını bekliyoruz. Paylaşmasalar bile biz bize sığınmış olan insanları çaresiz bırakmıyoruz, onlara sahip çıkıyoruz. Ben devletimizin ve hükümetimizin ortaya koymuş olduğu bu tavırdan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak memnuniyet duyuyorum ve gurur duyuyorum. Gelişmeleri göreceğiz ama bir an önce insanlık alemi başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yaşanan bu sorunlara çözüm bulmalıdır, çözüm üretmelidir. Türkiye'nin tecrübelerinden ve o bölgedeki etkinliğinden yararlanmalıdır. Türkiye'nin denklemde olmadığı hiçbir çözümün sonuca varmayacağını da dünya kamuoyu bilmelidir'' cevabını verdi.