Geçip giden ömrümüzün dört mevsime yayılmış bir özeti

Çağdaş İngiliz sinemasının en saygın yönetmenlerinden Mike Leigh'nin 67 yaşında çektiği olgunluk dönemi ürünü 'Ömrümüzden Bir Sene', hayatlarının son dönemecine girmiş yaşlı bir karı-kocanın birbirleri, oğulları, dostları ve doğayla kurdukları barışçıl ilişkiler üzerinden -âdetâ sesiyle ruhumuzun dinlendiği sakin bir ırmak gibi- akıp giden, özellikle de evliliğin kutsallığı üzerine verdiği mesajlarla günümüzün dimağları kirletici ana akım sineması karşısında çok değerli işlevler üstlenen gerçek bir başyapıt…

Ali Murat Güven Yeni Şafak
Geçip giden ömrümüzün dört mevsime yayılmış bir öz
alimuratg@yahoo.com

ÖMRÜMÜZDEN BİR SENE / ANOTHER YEAR

Yapım Yılı ve Ülkesi: 2010, İngiltere yapımı

Türü ve Süresi: Aile, evlilik ve arkadaşlık odaklı drama / 129 dakika

Tahminî Yapım Bütçesi: 10 milyon İngiliz sterlini

Gösterim Formatı: 35 mm standart sinema filmi

Perdedeki Resim Oranı: 2.35:1 (Geniş perde-Widescreen)

Türkiye'de Gösterime Sunulan Kopya Sayısı: 20

Yönetmen: Mike Leigh

Senarist: Mike Leigh

Görüntü Yönetmeni: Dick Pope

Özgün Müzik Bestecisi: Gary Yershon

Kurgucu: Jon Gregory

Yapım Tasarımcısı: Simon Beresford

Sanat Yönetmeni: Andrew Rothschild

Kostüm Tasarımcısı: Jacqueline Durran

Makyaj Tasarımcısı: Christine Blundell

Oyuncular: Jim Broadbent (Tom), Lesley Manville (Mary), Ruth Sheen (Gerri), Oliver Maltman (Joe), Peter Wight (Ken), David Bradley (Ronnie), Martin Savaqe (Carl), Karina Fernandez (Katie), Michele Austin (Tanya), Phil Davis (Jack)

İthalatçı Şirket: D Productions

Dağıtıcı Şirket: UIP Film

İçerik Uyarıları: Evliliğe, yaşlılığa, aileye ve arkadaşlığa dair olumlu mesajlar veren; bu yönleriyle de her yaş grubundan izleyici için uygun bir film… Ancak, batı sinemasından gelen bir çok örnekte olduğu gibi, “sosyalleşme” sözcüğünün karşı konulmaz tılsımı eşliğinde her türlü dostlar arası buluşma, sohbet, kutlama, matem v.b. seremonilerin yer aldığı sahnelere eşlik ederek genç kuşak izleyicinin bilinçaltında gitgide olağanlaştırılan alkol tüketimine de dikkat!

Ailece izlenebilir mi? / EVET

Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı: www.anotheryear-movie.com

Yeni Şafak-Sinema Yıldız Puanı: * * * 1/2

Yıldız Puanın Açılımı: “Oldukça başarılı bir film… Şartlarınızı zorlamak pahasına mutlaka görmelisiniz.”

::::::::::::::

FİLMİN KONUSU: İlkbahar… Uzun yıllardır mutlu bir evlilik sürdüren İngiliz çifti Gerri ve Tom, bir yandan yeni mevsimi karşılamak üzere küçük bahçelerindeki bitkilerle uğraşırken, diğer yandan da çevrelerindeki insanların sızlanmalarını dinlemekle meşgûldürler. Gerri'nin yalnız ve mütemadiyen sarhoş olan iş arkadaşı Mary aşk hayatında yaşadığı bitmez tükenmez felaketleri anlatırken, yaşlı çiftimizin avukat olan büyük oğulları Joe ise çevresindeki bütün arkadaşları evli olmasına rağmen kendisinin bekâr kalmasından söz edip durmaktadır.

YazTom'un İş ve İşçi Bulma Kurumu'nda çalışan çocukluk arkadaşı Ken, dostlarıyla birlikte keyifli bir hafta sonu geçirmek üzere uyumlu çiftimizi ziyaret eder. Bu ziyaretinde körkütük sarhoş olan Ken, yalnız ve trajik hayatı hakkında şikayet eder durur. Ertesi gün düzenledikleri mangal partisine içki düşkünü Mary de davetlidir; fakat bulduğu her şişeye saldıran bu hatun partiye geç gelir. Mary, beklenenin aksine, kendisi gibi alkolik olan yaşıtı Ken'e karşı buz gibi davranacak; fakat arkadaşı Gerri'nin kendisinden bir kuşak daha küçük oğlu Joe'ya asılmaktan ise hiç çekinmeyecektir.

Sonbahar… Küçük arazilerinden eve dönen Gerri ve Tom, oğulları Joe'nun hoş bir sürpriziyle karşılaşırlar. Joe, yeni kız arkadaşı Katie'yi kapının arkasına saklamıştır. Yaşlı çiftin kanı Katie'ye çabucak ısınsa da evde çay içmeye davet edilen Mary, Joe'nun yeni kız arkadaşına son derece düşmanca davranır.

KışTom ve Gerri küçük oğulları Ronnie'nin eşinin cenaze merasimi için birlikte Derby kentine giderler. Olup bitenlerden dolayı çok üzgün durumdaki çift, dönüşte Ronnie'yi de yanlarına alırlar. Fakat, gelip giden erkeklerin kokusunu almakta pek mahir olan Mary, bu kez de evlerinde boy göstermekte gecikmez. Mary'nin sergilediği çiğ yaklaşımlar Tom ve Gerri tarafından artık antipatiyle karşılanmaya başlanmıştır. Kronik mutsuz kahramanımız da kendisine karşı oluşan bu negatif havayı fark etmesiyle birlikte, yüzeysel ilişkilerle tükettiği hayatındaki devâsâ boşlukla yüzleşmek zorunda kalacaktır.

'GİŞE'NİN HİÇ SEVMEDİĞİ BİR SANATÇI

Adına “gişe başarısı” denilen ve sinema salonlarının önünde ağzını açmış, sivri dişlerini karıştırarak bekleyen canavarı meslek hayatının hiç bir döneminde zerrece umursamayan büyük usta Mike Leigh, 70'li yaşlarına merdiven dayadığı şu günlerde, ana akım filmlere yüzlerce milyon dolarlık sermayeler yatıran stüdyoların kendisinden pek haz etmedikleri, buna karşılık seçkin festivaller ve sanat sineması tutkunlarının ise her yeni yapıtını merakla bekledikleri bir “auteur yönetmen” olarak, yoluna ödünsüz şekilde devam ediyor. Hem de ırk olarak, 20'nci yüzyılın başlarında Hollywood'da “ana akım sinema”yı kurmuş olan gayet uyanık bir halkın mensubu, yeterince zeki bir Yahudi olmasına rağmen!

Kraliyet Dramatik Sanatlar Akademisi'nden mezun olduktan sonra, mesleğe 1960'larda tiyatro yönetmeni ve yazarı olarak giriş yapan 1943-Manchester doğumlu sanatçı, 1970'ler boyunca BBC Televizyonu için diziler ve belgeseller çekti; özellikle 1980'lerden itibaren yaptığı filmlerle de İngiliz sinemasına adım adım damgasını vurmaya başladı. Beyazperdenin kitle eğlencesi boyutunu pek fazla önemsemeyip ondaki sanatsal özü/cevheri ortaya koyma yönündeki çabalarının karşılığını ise şimdiye kadar 60'ın üzerinde önemli ödül kazanıp bir o kadarına da aday gösterilerek aldı Leigh. Ki bunlar arasında 7 de Oscar adaylığı bulunmakta… Fakat, “bağımsız yönetmen” pozisyonundaki biri için görece pahalıya mâlolan filmlerinin hiç biriyle de öyle aman aman bir izleyici patlaması kaydedip gişede harikalar yaratmayı başaramadı.

1950'lerin sonlarında ortaya çıkarak sonradan İngiliz kültür ve sanat hayatına damgasını vuran “Kitchen Sink Reality” (bulaşık lavabosu gerçekçiliği) akımının önemli takipçileri arasındaki Leigh'nin filmleri izleyiciye öyle dur durak bilmez bir aksiyon, heyecan dolu koşuşturmacalar falan vaad etmez. Tıpkı, kendisinin drama alanındaki ilk şöhretini kazanmasını sağlayan, pek çoğunu bizzat yazıp yönettiği tiyatro eserlerinde olduğu gibi, toplumsal gerçekliğin ön plana çıktığı sinema filmleri de “olay” değil, “insan” odaklıdır.

İşte, “Ömrümüzden Bir Sene” de hayata dair çok önemli meseleleri alabildiğine sakin bir sinema diliyle anlatan, izleyicisinde de biçem olarak tiyatro sahnesinde geçiyormuş duygusu uyandıran bu Leigh filmlerinden biri; fakat sanatçının -sayıları bir düzineyi ancak bulan- sınırlı filmografisinin de zirve noktasını oluşturan büyüleyici bir gösteri…

Biz Türk sinemaseverleri kendisini her ne kadar film yönetmeni olarak tanıyıp sevmiş olsak da an itibarıyla bile ilk göz ağrısı tiyatrodan hiç kopamayan ve beyazperde çalışmalarından arta kalan zamanlarda oyun sahneleyen İngiliz usta, ülkesinde hayranlıkla karşılanan bu son yapıtının dokusunu da teatral bir mantıkla oluşturmuş. Sayılı mekânlarda geçen, bu yönüyle başarılı bir tiyatro oyununa dönüşmeye son derece uygun olan “Ömrümüzden Bir Sene”nin vitrinindeki “kare as”ı da İngiliz tiyatrosunun çok değerli dört karakter oyuncusu, Jim Broadbent, Ruth Sheen, Lesley Manville ve Peter Wightoluşturuyor. “Harry Potter”larla, “Matrix”lerle ya da “Yüzüklerin Efendisi”yle büyüyen genç kuşağa, kendileri için oldukça muğlak ve uzak bir dünyanın temsilcileri konumundaki bu isimlerden en azından birini hatırlamalarını sağlayacak küçük bir referans da verelim bari. Filmde yaşlı aile reisi Tom rolünü oynayan Britanyalı büyük aktör Broadbent, “Harry Potter”ın “Melez Prens” adlı bölümünde Prof. Horace Slughorn karakterini canlandırmıştı. Ki kendisi önümüzdeki haftalarda gösterime girecek olan 7'inci ve son HP serüveninde de yine aynı rolde karşımıza çıkacak.

'HAYATIN TA KENDİSİ' OLAN BİR RİTM

Leigh'nin sinemasının, tıpkı batıdaki yeniyetmeler ve aksiyon müptelaları gibi ülkemizde de bu derde düçâr olmuş belli bir kesime son derece bayıcı gelebilecek bir ritmi var. O yüzden de onun filmleriyle ilgili yargılar “beğeniden bayılmak”la “sıkıntıdan bayılmak” arasındaki iki uç noktada gidip geliyor. Hemen belirteyim ki ben kendisine bayılanlar arasında ilk grubun sadık bir mensubuyum. Çünkü, “insan” üzerinden ilerleyen, evlilik, yaşlılık, aşka sadâkat, dostluk, ebeveyn-çocuk ilişkileri gibi hayatın kadim meselelerini merkezine oturtan her karesi bilgelik yüklü böylesi yapıtları, insan ruhunu büyük bir hoyratlık içinde, âdetâ bir dart tahtası gibi kullanarak delik deşik eden günümüzün kirli sineması içinde açmış birer çiçek olarak görmekteyim. Sorumluluk duygusuyla çekilen bu türden “beyaz” filmler, bir gün yaşlanacağı, çirkinleşeceği, yalnızlaşacağı ve nihayet öleceği gerçeği kendisine bilinçli olarak unutturulan çağdaş insanının yüzüne, girdiği o derin şok hâlinden çıkması için atılan sağlam birer şamar, kafasından aşağı dökülen bir kova soğuk su gibi…

“Ömrümüzden Bir Sene”, kendisini izler izlemez, Alexander Payne'in “Schmidt Hakkında”sı (About Schmidt, 2002) ve Scott Teems'in “Akşam Güneşi”yle (That Evening Sun, 2009) birlikte hayatım boyunca izlediğim, “yaşlılık dönemi” üzerine en dokunaklı üç filmden biri olarak kalbimde ve belleğimde müstesna bir tahta oturuverdi. Beyazperdeden beklentileri çok farklı bir istikamette seyreden aksiyon müptelalarına değilse bile, hayat yolunun yarısını aşmış olan herkese, özellikle de hedefi hayat arkadaşıyla bir yastıkta kocayacağı mutlu bir evlilik olan orta yaş ve üstü izleyicilere altını çizerek tavsiye ettiğim mütevazı bir başyapıt bu… Böylesine müthiş bir senaryo ve birbirinden aşkın oyunculuk gösterilerinin arasında, hiç kuşkusuz ki kendinizden de çok şey bulacaksınız.

* * *

YENİ ŞAFAK SİNEMA SAYFASI / YILDIZ PUANLAMA TABLOSU

* * * *

(4 Yıldız) Sinemanın sanat kimliğini pekiştiren gerçek bir başyapıt… Kaçırmanız gerçekten de yazık olur.

* * * 1/2

(3,5 Yıldız) Oldukça başarılı bir film. Şartlarınızı zorlamak pahasına mutlaka görmelisiniz.

* * *

(3 Yıldız) Çoğu bölümüyle sanatsal bir derinlik ve lezzet yakalayabilen, kayıtsız kalınmayacak bir film. Ömrünüzden bir kaç saati vermeye değer…

* * 1/2

(2,5 Yıldız) Bazı bölümlerinde iyi bir filmin kalite standartlarına erişmeyi başarabiliyor; fakat bir bütün olarak bakıldığında ise sorunlu ve tam olmamış.

* *

(2 Yıldız) Hiç bir sanatsal değeri ve akılda kalıcılığı yok. Yalnızca zaman öldürmek için tüketilebilir. Ki zamanınıza önem verdiğimiz için bunu da pek önermiyoruz.

* 1/2

(1,5 Yıldız) Kötü bir film ve neden çekildiğini anlamak zor… Görmemeniz yararınıza olacaktır.

*

(1 Yıldız) Sinema sanatı adına utanç verici bir gösteri… Arkanıza bakmadan kaçın, sevdiklerinizi de uzak tutun!