TERÖRDEN İLK GÖÇ EDEN AİLE
Abdulgaffur Hanedani 32 silahlı korucuya sahip bir ailenin reisi… Şırnak'ın hemen kıyısında kendilerine ait bir mahallede aileleri ile birlikte yaşayan Hanedani'ler köylerini boşaltmak zorunda kalan ilk aile… Hanedaniler PKK'nın 1985'te yaptığı ünlü Eruh, Şemdinli ve Milli Karakolu baskınının hemen arkasından köylerini boşaltmak zorunda kalmışlar. Ancak köylerini boşaltma sebebi 90'lı yıllarda devletin köyleri boşaltmasından farklı bir nedene sahip. Köylerinin olduğu dağlarda dolaşmaya başlayan PKK'lılar için onlar bir engel olarak görülmüş.
ÖRGÜT BİZE YARDIM EDİN DEDİ
Hanedani yaşadıkları güçlükleri anlatıyor; 'Köyü terk etmemizi söylediklerinde vatandaş öldürmeye başlamamışlardı. Eruh, Şemdinli ve Milli Karakolu baskınları olmuştu. Dağlarda dolaşıyorlardı. Bize haber yolladılar yardım edin diye. Düşündük bu doğru iş değil. Mecbur kaldık 1985'te Adana'ya göç etmeye. Yüz elli kişilik bir nüfustuk. Hayvanları sattık. Tabii tarlaları satmadık. Adana'ya göç ettik. Altı sene kaldık.'
Kozakçıoğlu koruculuk teklif etti
Ancak bu tehditlerden dolayı Adana'nın Seyhan ilçesine sığınmak zorunda kalan Hanedani ailesinin karşısında bütün mültecilerin yaşadığı temel sorunlar yaşanır. 1990 yılında Hayri Kozakçıoğlu'nun Olağanüstü Hal Valisi olduğu dönemde devlet onlara bir teklif yapar. Silah verilecek ve köylerini koruyacaklardır. Hanedaniler devletin koruculuk teklifini kabul eder. Aileden 30 erkek yalnız olarak Şırnak'a gelir ve törenle silah kuşanır. Sonra da köylerine tekrar gider.
Her gece saldırı oluyordu
Kısa bir süre sonra savaşın acımasız yüzü ile karşılaşırlar; 'Geldiğimiz yılın yazında 15 Ağustos'ta köye saldırdılar. Köyde akrabalarımız vardı. Onlardan iki çocuğu bahçelerde yakalayıp dahle ile (yöresel bir bıçak) boğazlarını kestiler. Biri 11 diğeri 9 yaşındaydı. Bizi sonra başka bir köye yerleştirdiler. Bir emir geldi.. Şırnak'a göç ettik. Her gece saldırı oluyordu. Devlet yer bulun yardım edelim dedi. O gün bugün yaşıyoruz.'
Savaşın bitmesini herkes istiyor
23 yıldan beri koruculuk yapan Abdulgaffur Hanedani kardeşini ve amcasının oğlunu 2009 yılında yapılan bombalı bir saldırıda kaybetmiş. Zaman zaman askerle birlikte operasyonlara katılan Abdulgaffur Hanedani 'Korucular çok şehit verdi. Ve bu işi 850 milyon lira (eski parayla) için yaptığımızı kimse söylemesin'diyor. Çatışmaların bitmesini ise kendilerinin bir çok kesimden daha çok istediğini belirtiyor. 'Bu savaşın bitmesini herkes istiyor. Otuz yıldır sürüyor savaş. Âmâ zamanla yoldan çıkan korucular olabilir. Gücünü başka amaçlarda kullanmış olabilir. Her kurumda çürük var. Bu iş uzaktan görüldüğü gibi değil. Bu mesele bitsin ben değil 850 lira ayda sekiz bin lira kazanırım. Çünkü benim toprağımda kömür madeni var. Ama çıkaramıyorum. Adam göndersem dağa para verecek. Benim düşmanıma gidecek. Yeter ki
bu bela bitsin huzura kavuşsun.
Herkes kendi kendini besleyebilir.'
3 yerde bayrak dalgalanır
Mardin çeşitli kültürleri içinde barındıran kadim bir şehir olarak bilinir. Bölgede başlayan çatışma süreci Kızıltepe civarındaki bu kültürlerin en önemlilerinden Arapları da etkilemiş. Bölgede bulunan Arap köyleri yaşanan çatışma ortamında koruculuğu tercih etmiş. Bölgede bulunan Gökçe beldesinde korucu olan İsa Demircan 'Kızıltepe de üç yerde Türk bayrağı dalgalanır' diyor. Bu yerlerse hükümet konağı, jandarma ve başkanı olduğu Kızıltepe Köy Korucuları Derneği… İsa Demircan Kızıltepe civarındaki Arap köylerinin Osmanlı'dan beri devletin yanında yer aldığını belirtiyor.
İKİ AMCAM ŞEHİT OLDU
İsa Demircan, 'Tamam, bizim silahlarımızı toplasınlar. Gidin başınızın çaresine bakın desinler. En azından ne yapacağımızı biliriz. Ama sen bizi sıkıştırmışsın, ne can veriyorsun ne canımı alıyorsun. Bir olay olduğu zamanda korucu olay çıkartıyor diyorlar. Bu koşullarla kötü yola düşmesi niye şaşırtıyor. Ailemden iki amcam şehit oldu' diyor.
Barış gelecekse konuşulur
Bu süreçte ise iki amcası öldürülmüş. Sözlerine 'kan duracaksa herkesle konuşsunlar' diyerek başlıyor; 'Huzur gelecekse görüşülsün, buna karşı değiliz. Fakat hapisten çıktıklarında, dağdan indiklerinde bu insanlar karşımıza çıkarsa yine sorun olacak. En fazla zararı biz gördük. İlerde daha büyük sorunlar yaşanmasın. Bir Kürtçe eğitim olması ya da başka serbestlikler bizi niye rahatsız etsin. Hatta daha iyi olur. Ama bizi de muhatap alın.'
Bu süreçte susmak daha önemli
Tatarlar Şırnak'ta en fazla korucuya sahip aşiretlerden. Zaman zaman Şırnak'tan iki milletvekilliği Tatar ailesinden çıkmış.
Mehmet Tatar 20 ve 22. Dönemde Şırnak milletvekilliği yaptı. Oğlu Aslan Tatar ise aynı zamanda tanınan bir işadamı. Tamamlanmak üzere olan Şırnak Havaalanı inşaatını Aslan Tatar yapıyor. Şırnak'ta bürosunda konuştuğum Aslan Tatar sürece ilişkin çok fazla şey söylemek istemiyor. Konuşmamız sırasında 'Bu süreçte bizim konuşmamız değil susmamız daha önemli. Bir çoğumuz yakınlarımızı kaybettik, büyük acı çektik' diyor.
Molotof yerine rengarenk sokak lambaları yansın
Şırnak'ta bürosunda konuştuğum Aslan Tatar, sürecin kesintiye uğramaması için çok hassas olunması gerektiğini ifade ederek şunları söylüyor. 'İnsanımızın barış ve huzur ortamı içerisinde yaşamasını gençlerimizin eğitimlerini birinci plana almalarını esnafımızın ticarette en ön saflarda yer almasını sokaklarımızda Molotof ateşi yerine rengarenk sokak lambaları yanmasını patlama seslerinin yerini çocuk seslerinin almasını kısaca hayatımızın normale dönmesini istiyoruz.'