YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Gündem

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 


FARKLILIK
İslam'ın zenginliğidir

Dün sabah, artçı şokun gelmemesi nedeniyle 'endişelerini' dile getiren Prof. Dr. Işıkara, öğleden sonra gelen şoklarla 'biraz olsun rahatladığını' söyledi.

Bobby S. Sayyid, Müslümanlar arasındaki farklılıkları "Bir İslam yoktur fakat birçok İslam vardır" şeklindeki tariflerin amatörlüğüne vurgu yaparak, "Bu son yıllarda popülerleşen ve hemen hemen hergün duyduğumuz bir iddia. Öte yandan en basit gözlem bile birbirinden farklı haretlerin varolduğunu bize göstermektedir. Bu doğru. Ama şunu da düşünelim. Bugün biz, sosyalist hareketlerin içlerinde barındırdıkları birçok farklılıklara rağmen sosyalizm diye tanımlanacak birşeyden bahsedebiliyoruz. Fakat hiç kimse 'Genel olarak sosyalizm diye tanımlanabilecek bir şey yoktur' demiyor. Eğer mesela sosyalistlere bütün farklılıklara rağmen, sosyalist diyorsak, bu neden İslâmi hareketler için geçerli olmasın?" diyor.

Marx ve Weber çatışması

S. Sayyid, "Evet bana göre bir İslâmcılık veya İslâm vardır ama bu İslâm veya İslâmcılık kendi içinde birçok farklı unsur, düşünür veya eğilim barındırır. Bu onların farklılığıdır bir tek İslâm'ın olmadığının değil. Daha da komik ve ilginç olanı Avrupa kültürüne geleneğine, mesela Marx ve Weber arasındaki büyük farklara baktığınızda ortaya çıkar. Bu geleneğin barındırdığı farklı eğilimlere veya en basit düzeyde Marx ve Weber arasındaki derin farklara bakıp hiç kimse 'Genel bir Avrupa politik düşünce tarihi diye birşey yoktur' demiyor. Tam tersine 'Ne kadar zengin bir düşünce tarihi' deniyor. Çünkü birbiriyle çatışmalı, birbirinden farklı birçok eğilimin ortak adıdır bu" diyor.

Kemalizm ortak bir projedir

Kitabında İran'ın dini lideri Ayetullah Humeyni'yi Kemalizm karşısına koyan S. Sayyid, Kemalizm'i sömürge-sonrası Müslüman ülkelerin rejimlerindeki Batılılaşma projelerinin genel adı olarak kullanıyor. Öncelikle sömürge-sonrası Müslüman rejimler kavramının aydınlatılması gerektiğini ifade eden Sayyid, "Bu ülkeler bağımsız oldular ama acaba gerçekten sömürge-sonrası durum sömürgeleşme döneminin ötesine geçebildi mi? İslâm dünyasında sömürge-sonrası durum ulaşılmış değil, ulaşılması gereken bir durumdur. Şu anda hâlâ sömürgelerin çözülmesi safhasındayız" diyerek açıklık getiriyor bir soruya.

Kemalizm'den ilham alanlar var

Sayyid, Kemalizm projesinin İslam dünyasındaki yerini de şu cümlelerle açıklamaya çalışıyor: "Kemalizm'e ilişkin olarak söylediklerime gelince, İslâm dünyasına baktığımızda Mustafa Kemal önderliğinde Türkiye'de olanlar, sömürgeden yeni kurtulan İslâm ülkelerinde bazen doğrudan taklit, genelde ise ilham alma şeklinde etkili olmuştur. Nasır'ın piramitlerden bahsetmesi, Saddam'ın Mezopotamya ve Babil vurgusu vs. hepsi İslâm öncesi 'ata'larına referans veriyorlar. Hepsinde kişi kültü var."

Kemalizm'in sonu İran Devrimi!

Kemalizm'in sonunun İran Devrimi olduğu kehanetinde bulunan S. Sayid, İslam dünyasının 100 yıllık hikayesini üç ana durağa ayırıyor. Birinci durak halifeliğin kaldırılarak yerine Kemalist düzenin kurulduğu Türkiye'dir. Sayyid, bunun yeni bir politik düzlem olduğunu vurguluyor. İkinci durak 1. Dünya Savaşı esnasında halifeyi savunmak üzere yol alan Hilafet Hareketi'nin oluştuğu Hindistan'dır. Sayyid bu hareketin İslami ulus-devletin oluşumuna yol açan, Müslümanlar'ın modern koşullarda politik bir cemiyet oluşturma taleplerine denk düşen bir Müslüman ulus düşüncesini oluşturduğunu savlıyor.

Hatemi yönetimine bakış

İran'da Hatemi'nin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte başlayan reform ve değişim tartışmalarını değerlendiren S. Sayyid, İran'daki tartışmanın, bir ucunda reformcuların, diğer ucunda sertlik yanlılarının olduğu net bir tartışma gibi sunulmasının yanlışlığına dikkat çekiyor. Sayyid'e göre durum bu kadar basit değil. "Rafsancani'nin kızı Faize Rafsancani'nin başında olduğu gazete de kapatıldı. Kongre onu da İran Devrimi'nin destekleyicisi olmamakla suçlamıştı. Hatemi'nin yaptıkları bu açıdan doğru, çünkü yasaklar üzerine bir toplumsal düzen kurulamaz. Üretken bir düzen kurmak zorundasınız" diyor.

İslamcılık komünizm gibi bitemez

Belirli aralıklarla 'İslâmcılık bitti' modasının tekrarlandığını ifade eden Sayid, her beş yılda bir bazılarının 'İslâmcılık beş yıl içinde bitecek' diye yazdıklarına değiniyor. "1988'de Aziz Al-Azmeh'le karşılaştığımda, o da bu beş yıl içinde İslâmcılığın kesin biteceğini söylemişti. Bu yüzden tüm bunları görmekten sıkıldım artık. Bu kişilerin tahminlerinin tutmamasının nedeni İslâmcılığın gerçekten ne olduğunu anlamamalarıdır" diyen S. Sayyid, "Onlar için İslâmcılık basitçe terörizm, bombalama ve bir çeşit başkaldırı anlamına geliyor. Bombalamalar onları çok da ilgilendirmeyen ülkelerde sürse bile çıkarlarının etkilendiği ülkelerde bombalamalar durduğunda terörizm bitti diyerek İslâmcılığın sonunu ilan ediyorlar" şeklinde konuşuyor.

İslâm'ın Müslümanlar için hayati önemde olduğu gerçeğinin gözardı edildiğini vurgulayan Sayyid, "Yani insanların kendilerini nasıl tanımladıkları, böylesi sorulara nasıl ulaştığımız ve bu şeyleri nasıl tartıştığımız görülmelidir. Bu yüzden İslâmcılık, artık kendisine inanan kimsenin kalmadığı komünizm gibi bitemez. Bence problem bu değil. Her siyasal söylemin ilerlediği, gerilediği veya çok geliştiği dönemler olabilir" diyor.

ABD Manchester Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Küreselleşme, Avrupamerkezcilik ve Marjinallik Çalışmaları Merkezi (CGEM) Direktörü Bobby S. Sayyid, "Fundamentalizm Korkusu: Avrupamerkezcilik ve İslâmcılığın Doğuşu" adlı kitabında Türkiye ile ilgili ilginç değerlendirmeler yapıyor. Söz konusu kitap Vadi Yayınları tarafından Türkçe'ye kazandırıldı. İslam dünyasındaki gelişmeleri yakından takip eden Bobby. S. Sayyid aktif bir siyaset bilimci ve sosyolog olarak uluslararası konferanslarda mekik dokuyor. Bir süre önce Bilkent Üniversitesi'nde düzenlenen "Kimlik ve Vatandaşlık" konulu uluslarası bir sempozyuma katılan Bobby S. Sayyid ile gerçekleştirilen özel bir söyleşide İslami Hareketler, İran, Türkiye ve Kemalizm üzerine ilginç gözlemler yer alıyor. S. Sayyid'in Türkiye ve Avrupa Birliği hakkında da enteresan tespitleri var. Söyleşinin aktüel önem taşıyan bölümlerini özetledik. Görüşme Cemalettin Haşimi, Hatem Ete ve Nuh Yılmaz tarafından gerçekleştirildi.

İSLAM İÇİNDE FARKLI KÜLTÜRLERİ BARINDIRIR

"İslâm kendi içinde birçok farklı unsur, düşünür veya eğilim barındırır. Bu onların farklılığıdır, bir tek İslâm'ın olmadığının değil. Mesela Marx ve Weber arasındaki büyük farklara baktığınızda hiç kimse 'Genel bir

Avrupa politik düşünce tarihi diye birşey yoktur' demiyor. Tam tersine 'Ne kadar zengin bir düşünce tarihi' deniyor. Çünkü birbiriyle çatışmalı, birbirinden farklı birçok eğilimin ortak adıdır bu."

Bobby S. Sayyid :

AB Türkiye'yi göçmen gibi karşılayabilir

Avrupa Birliği'nin İslamcılar üzerindeki etkileri neler olabilir?

Tabii ki Türkiye'nin AB'ye girmesine izin verilirse. Bunu hâlâ böyle söylüyorum, çünkü bir zamanlar böyle bir şeye hiç ihtimal vermiyordum. Şimdi ihtimal var, ama güçlü bir ihtimal olduğuna ikna olmadım. Türkiye hangi şartlar altında AB'ye girecek? Hakim görüş Türkiye eğer AB'ye girerse Yunanistan, Portekiz ve İspanya'nın girdiği şartlarla girer şeklindedir. Ama bu şartlarda bile bir kabulün gerçekleşeceğini zannetmiyorum. Şunu söylemeliyim ki Türkiye modern bir ülke ve burada göze çarpan bir İslâmcı hareket ve yine belirgin bir enteljensiya mevcut. Tüm bunlara rağmen Türkiye yine de AB'ye alınırsa, AB Müslümanlar'a post-Hristiyan toplumsal düzene entegrasyonu şart koşacak. Böyle bir durumda İslâmcılığın durumu ne olacak? Bu Avrupa için 60-70 milyonluk ek Müslüman nüfus demek. Ya İslâm dünyası için? İslâm dünyasının en büyük Müslüman nüfusuna sahip ülkelerinden birinin egemenliğinin ortadan kalkması demek. Bu açıdan baktığınızda cevaplandırılması gereken birçok soru var ve sonuçlar sizin kendinizi nerede konumlandırdığınız ve onun ne kadar önemli olduğu ile ilgilidir.

İslamcı bir partinin kapatılması ve başörtüsü sorununa Avrupa'nın yaklaşımı ne olabilir?

Avrupa'yı değerlendirirken monarşik ve cumhuriyetçi geleneğe sahip ülkeler arasında bir ayrım yapılmalıdır. Fransa gibi cumhuriyetçi ülkeler daha ayrımcı bir mantığa sahiptir. Çünkü apaçık ırkçı bir mantık hakimdir. Herhangi bir Fransız öğrencinin haç veya buna benzer birşey taktığı için suçlandığını hiç duymadım. Eğer katı bir sekülerseniz, bunun da dinî bir sembol olarak görür, diğer dinî semboller gibi yasaklarsınız. Müslümanlar sözkonusu olduğunda, Fransız devleti, aileleri, ve özellikle kadınları parçalamakta, kendince 'özgürleştirmeye-medenileştirmeye' ve onları gerçek birer Fransız vatandaşı kılmaya çalışmaktadır. Bu tür politikaların nasıl uygulandığını bu süreçleri bize gösteren Mağrip kökenli birçok araştırmacıdan biliyoruz. Ayrımcılık ve ırkçılık orada apaçık hakimdir, en büyük sorun da budur: Irkçılık nasıl içeriklendirilmektedir?

AB'ye üyeliğinizde ilginçlikler yaşanabilir

Bence bu çerçevede asıl şoku Türkiye'nin elitleri yaşayacaktır. Avrupa'da dolaşımı bir hayli yüksek olan bu ırkçı mantıkla karşılaşınca acaba ne yapacaklar. Mesela Avrupalılar göçmenlerden bahsederken göçmen diye değil "silent seeker" diye bahseder. Bununla kastettikleri; bu insanların gerçekten Avrupa'ya ait olmadıklarıdır. Gerçek bir Avrupalı değillerdir bunlar. Bir Kanadalı olamazlar, bir Kuzey Amerikalı olamazlar mesela. Türkiye Avrupa Birliği'ne girerse ilginç durumlar yaşanacağına eminim!.

Abdullah Muradoğlu


Kağıda basmak için tıklayın.

Ötekilerin hikayesi
McDonald's'ın derin dondurucusuna kapatılan minik Leyla, binlerce sokak çocuğunu yeniden gündeme getirdi
Mavi suda ölüm
Mültecileri taşıyan bir tekne alabora oldu. 32 kişinin bulunduğu tekneden 6 kişi sağ kurtuldu. Tekne kaptanı gözaltına alındı.
Sayıştay yangını kuşku dolu
Sayıştay'ın yeni binasında önceki sabah başlayan yangın dün güçlükle kontrol altına alınabildi. Yanan evrakın önemli olmadığını savunan Sayıştay Başkanı, yangının nedeni konusunda bilgisi olmadığı söyledi.
Kontörümüz çalınıyor
Telekom, kontör süresini 90 saniyeden 60 saniyeye indirerek gizli zam yaptı. Vatandaş, kontör başına 11 bin 800 lira fazla ödeme yapıyor.
Öğrenci affı için son 24 saat
Yükseköğretim kurumlarından herhangi bir nedenle ilişiği kesilen öğrencilerin, "öğrenci affı"ndan yararlanmak için yarın akşam mesai saati sonuna kadar başvurmaları gerekiyor.
Yükseköğretim kurumlarının ön lisans ve lisans programlarından son 20 yılda herhangi bir nedenle ilişiği kesilen öğrencilere, yasayla okullarına dönme hakkı tanındı. Yasadan yararlanmak isteyenler için verilen 2 aylık başvuru süresi, 28 Ağustos 2000 Pazartesi günü sona eriyor.
Yasadan yararlanmak isteyenlerin, ilişiklerinin kesildiği yükseköğretim kurumlarına başvurmaları gerekiyor. Yükseköğretim kurumlarında hazırlık ve ara sınıflar dahil bütün sınıflarda ön lisans ve lisans düzeyinde öğrenim yapanlardan, 12 Eylül 1980 tarihinden 1999-2000 öğretim yılı sonuna kadar her ne sebeple olursa olsun ilişikleri kesilmiş veya kesilme durumuna gelmiş öğrencilere, ilişiklerinin kesilmesine neden olan bütün dersler için devam, iki sınav ve bütünleme hakkı veriliyor. Bu sınavlarda başarılı olanların öğrenciliğe intibakları yapılacak.

Beyaz, çöpçatan vakfı kuruyor
İstanbul Üniversitesi Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı ve Aile Sosyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Zekariye Beyaz, Türkiye'de evlenmek isteyen milyonlarca kişi bulunduğunu belirterek, birbirlerini tanımakta ve bulmakta güçlük çekenler için Evlendirme Vakfı kurulacağını bildirdi.
Beyaz, evlenmek isteyip de evlenemeyenler için bir aracı kuruma ihtiyaç bulunduğunu ifade ederek, "Başı ağrıyan, dişi ağrıyan bir kurum bulabilir ama evlenmek isteyenlerin başvuracağı bir kurum ve güvenilir kuruluş bulamaz. Duygular içinde kıvranır kalır. Onun için bir aracı kuruma, Evlendirme Vakfı'na ihtiyaç var" dedi.
Vakfın, evlenecek olanların tanışmalarından, evlenmelerine kadar geçen süreçte maddi ve manevi destek sağlayacağını kaydeden Beyaz, "Bu vakfa trafik cezalarından elde edilecek gelirler gibi çeşitli gelirlerden kaynaklar aktarılmalı. Çiftlerin tanışmaları için çeşitli ortamlar sağlanacak, maddi yardım yapılacak" diye konuştu. Zekeriya Beyaz, ayrıca vakıf yöneticilerinin de 40 yaşın altında ve bekarlardan oluşacağını bildirdi.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED
Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...