YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Dizi

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

 

 

Holding mi cemaat mi?

"Cemaat" içe dönük yaşayamayacak kadar büyümüş ve gelişmişti..

Savcı Mete Yüksel, "Gülen Grubu"nu devlete karşı kurulmuş bir "örgüt" olarak görüyor...

Fethullah Gülen, "cemaatten cemiyete" geçmeye ve kamuoyuna açılmaya karar verdiği 1995 yılında, olayların bugüne dayanan ve DGM Savcısı'nın "İddianame"sinde sıralanan biçimde gelişeceğini görebilseydi, acaba "koza"dan hiç çıkmaz mıydı?

Ama galiba "Gülen Grubu", artık sadece cemaate dayalı olamayacak kadar büyümüştü..

Bu açıdan bakıldığında, içinde medya gruplarının, eğitim kurumlarının, finans şirketlerinin bulunduğu bir "holding"e de benziyordu..

Ayrıca, dayanışmayı, uzlaşmayı, barışı öngören vakıfları da içeren bir "Sivil Toplum Örgütü" (N.G.O) yapısı da gösteriyordu Fethullah Gülen grubu..

Ve aynı zamanda bir "cemaat"ti..

Hep soru yaratmıştır bende bu durum..

Çok kısa bir süre "Zaman" gazetesinde çalışma imkanım oldu. Değerli, iyi yetişmiş, bilinçli gazeteci kadroların bulunduğu bir gazete "Zaman"..

Dönem, 28 Şubat sürecini işaret ediyordu..

Ancak "Zaman", bu süreçte de, ihtiyatlı ve ölçülü olmayı, haberlerinde de, yorumlarında da ön plana almıştı..

Hep aynı şeyi hissettim..

-Devletle ve iktidarla ara açılırsa, okullara zarar verirler!..

-Bir aşırı haber veya yorum, grubun Mesut Yılmaz'la veya Ecevit'le arasını açarsa, grubun bütün faaliyetlerine sekte vurulabilir..

Basın mesleğinin gerektirdiği, maddi ve siyasi bağımsızlık olmayınca, bu mesleğin nasıl etkisizleştiğini "kartel medyası" örneğinden biliyoruz..

Aynı bağımlılığın, Gülen'e bağlı veya dolaylı bağlantılı tüm kuruluşlarda bulunduğunu hissetmemek mümkün değil..

Yine aynı anda, hem "Cemaat", hem "Sivil Toplum Örgütü", hem "Medya İşletmesi", hem de bir "Holding" olmak, çok zor ya da imkânsız..

Nasıl bir bankası olan ve aynı zamanda gazete yayıncılığı yapan kişi, okurlarından çok devlete bağımlı olur ve bağlantısızlığını koruyamazsa, Gülen Grubu'nun (veya cemaatin) problemi de, buna çok benziyordu..

Üstelik belli ki "devlet" (veya derin devlet), tüm cemaatlere olduğu gibi Gülen Cemaatine de takmıştı..

Sonuçta, Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nuh Mete Yüksel, "İddianame"sinde, sade "cemaat"i değil, "şirketler", "okullar", "gazeteler" ve "vakıflar"ı da, suçun kanıtları arasında sıraladı (s. 17-20).

İşte bazı suçlamalar:

FİNANS KAYNAKLARI:

-Fethullah GÜLEN yoğun ve kapsamlı faaliyetlerini yürütebilmek için geniş finans kaynaklarına sahiptir. Bu finans kaynakları genel olarak bilinmekle birlikte diğer irticai gruplara oranla mali ilişkilerini büyük bir gizlilik içinde yürütmektedir.

-Fethullah GÜLEN müminlerin zengin olmalarını şart olarak görmektedir. Ancak, şahısların tek tek çok zengin olmalarından ziyade büyük sermayeli, ancak çok ortaklı şirketlerin kuruluş şeklinde bu görüşünü uygulamaya koymaktadır. Çünkü çok zengin olan kişi Dünya işleri ile uğraşmaya önem vererek hedeflere ulaşma yolundaki çalışmalarını aksatacaktır.

-Fethullah GÜLEN grubunun büyük bir gayrimenkul varlığı vardır. Bu gayrimenkullerden yüksek rakamlara varan kira geliri elde etmektedir. Örneğin gruba bağlı Akyazılı Vakfı'nın 23 ilde çok miktarda konut, dükkan, büro, okul, mağaza, dershane, yurt binası bulunmaktadır.

-Fethullah GÜLEN grubunun siyasi partilere siyasi destek sağladığı yolunda duyumlar mevcuttur. 1997 yılı Eylül ayında kendisine bağlı Asya Finans Kurumu devletten 553 milyar Türk Lirası teşvik almıştır. Bu iki husus birlikte değerlendirildiğinde finans desteği için siyasi partileri ve bürokratları kullandığı, böylece bu kişiler vasıtasıyla devlet imkanlarından yararlanmasına göz yumulduğu sonucuna varılmıştır.

-Fethullah GÜLEN eğitime finans sağlamak amacıyla kendisine bağlı kişi ve kuruluşlardan vergilendirme adı altında aylık ve yıllık aidat toplamaktadır. Özellikle Fethullah GÜLEN'in Kazakistan'daki okulları için Denizli'deki taraftarlarınca 1 milyon dolarlık kaynak aktarıldığı, Afyon, Malatya, Kayseri ve İzmir illerinde de bu yolda faaliyetler yürütüldüğü bilinmektedir.

-Fethullah GÜLEN grubu yurt dışındaki üniversite, orta dereceli okul, ilkokul ve dil eğitim merkezlerinden büyük gelir elde etmektedir. Bu gelirlerin bu kurumların finansmanı ve geliştirilmesinde kullanıldığı düşünülmektedir.

Işık Sigorta, Asya Finans gibi büyük kuruluşların gelirleri,

-İş Hayatı Dayanışma Derneği İŞHAD ve Genç İşadamları Derneği (GİAD) bünyesindeki işadamlarının bağışları da Fethullah GÜLEN'in finans kaynakları arasında büyük bir yer tutmaktadır. Ayrıca televizyon, radyo, gazete, dergi gibi yayıncılık alanından da büyük gelir sağlanmaktadır.

-Fethullah GÜLEN'in çalışma sisteminde "imkanlar nispetinde maddi yardım yapmak, yapamayacaksa bedenen çalışmak" kuralı mevcuttur. Bu bedeni çalışma karşılığında ücret almaması veya ucuz bir ücret alması maliyeti düşürmektedir.

-Dış güçlerin Fethullah GÜLEN'e verdikleri yurt dışı desteği karşılığında, onu kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirmelerinin kuvvetle muhtemel olduğu unutulmamalıdır.

Savcı Yüksel, bu mali yapılanmanın aşamalarını da, İddianame'sinde şöyle değerlendiriyor (s. 27-28):

ESNAF'TAN KAPLANLARA MI?

-Esnaf üzerinde örgütlenme 1990'larda arttı. Şu anda muazzam bir finansal güçleri var.

-İlk zamanlarda esnaf bölük pörçüktü ve bunların fonksiyonu cemaate para yardımı yapmak, lojistik destek sağlamaktı. Onlar para toplama olayına "Himmet" derler. En büyük yardım da Ramazan Ayı'nda toplanır. Esnaf büyük bir salonda toplanır cemaatin önemli bir üst düzey elemanı gelir. Duygusal bir konuşma yapar ve insanlar bir sonraki Ramazan Ayı'na kadar verilmek üzere para ve mal taahhüt ederler. Bu himmetin önemlilerini artık Çırağan Sarayı'nda bile yapıyorlar.

-Fakat 5-6 senedir, yeni strateji ile esnafın bir araya gelmesi sonucu 1996 yılında İstanbul'da İŞHAD (İşadamları Dayanışma Derneği) oluşmuştur. Bu dernek esnafın eğitimi, bir araya gelmesi için toplantılar, yemekler, resepsiyonlar vermektedir.

-Türkî Cumhuriyetlerdeki muazzam iş potansiyeline Türk girişimcilerden evvela Fethullahçılar uyanmıştır. Buralardaki yatırımlarda en büyük pay onlarındır.

-Anadolu Kaplanları denilen yerli girişimcilerin önemli bir kısmı Fethullahçıları desteklemektedirler. Aralarında güçlü iş ortaklığı ve bilgi transferleri vardır. Bu dayanışma dış ticarete de yansımıştır.

Gerçi DGM Savcısı'nın iddianamesinde yer alan hemen her hususa, Fethullah Gülen, çeşitli medyalar aracılığı ile cevaplar vermiştir.

GÜLEN'İN CEVAPLARI

Bu cevaplardan bazılarını, İ. Adil Sönmez'in yayınladığı "Fethullah Gülen Gerçeği"nden alarak aktaralım (Kaynak Yayınları, İzmir 1998):

İddia: Türkiye'de irticanın büyük bir medya ağı var. Fethullah Gülen grubuna ait Samanyolu TV, Zaman gazetesi ve 14-15 dergi de bunların içinde. 163. maddenin kaldırılmasından sonra, irticacı medyada radikal yayınlarda artış ve bu yayınlara yönelme oldu.

Cevap: Türkiye'nin, umûmî nüfusa ve yayın kuruluşlarına nisbetle, irtica ile suçlanan insanların büyük bir medya ağının olduğuna inanmıyorum. Fakat, daha önce geçtiği gibi, dinini yaşamada biraz daha dikkatli bütün insanlar mürtecî mefhumunun içine alınıyorsa, o zaman, irticanın değil de, dindarların demek daha doğru olur. Kaldı ki, meselâ basındaki tiraj durumları ortada. İrtica ile suçlanan kesimin çıkardığı gazetelerin toplam tirajı, irtica suçlamasının dışındaki çok tirajlı gazetelerden biri kadar bile değil.

Yine, irtica ile nasıl bir münasebeti olduğunu bilemediğim haftalık Aksiyon dergisinin, onun sahasında yayın yapan ve belli bir rakamın üstünde satan dergilerin yekûnunun satışına olan nisbeti, sadece 5'te 1. Kaldı ki, bu dergilerin yanı sıra, yine çok sayıda ekonomi dergisi de var ki, bunların da irtica ile alâkası yok. Onlar da hesaba girdiğinde, Aksiyon'un satış nisbeti 10'da 1'e düşer.

Televizyonlar da ortada. Her gün reyting raporları veren ve kendilerini birinci ilan eden televizyonların hiçbirinin irtica ile alâkası görülmüyor. Kaldı ki, irtica ile alâkası olduğu iddia edilen TV kanallarının reyting sıralamasında adlarını bile anmıyorlar. Seyredilme ve reklâm yarışına gelince irticanın adı yok; fakat, suçlamaya gelince, irtica bir dev.

İkinci olarak, benimle irtibatlandırılan medya organlarıyla doğrudan münasebetim yok. Ama, onlarla aramda görüş paralelliği olabilir. Buna da bir şey demeğe kimsenin hakkı yoktur.

Üçüncü olarak, 163. maddenin kaldırılmasından sonra irticacı denilen medyada radikal yayınlara yönelme iddiası, hiçbir mesnede dayanmamaktadır.

Aynı gazetelerin, meselâ, benimle münasebet kurulan Zaman'ın, Sızıntı'nın, Yeni Ümit'in ve irticacı denilen diğer medya organlarının da, 163. madde kalkmadan önceki sayılarıyla, sonraki sayılarını karşılaştırsınlar. Bakalım, iddia edildiği gibi, gerçekten radikalizme bir yöneliş var mı? Bu iddia, sadece 163. maddeyi geri getirmek için tezgâhlanmaya çalışılan bir bahaneden ibarettir.

Dördüncü olarak, irticacı olmakla suçlanan medya organları, meselâ Samanyolu TV, Zaman gazetesi, Aksiyon dergisi, hattâ Kanal 7, Mesaj TV, şimdiye kadar bu konuda bir ceza almışlar mıdır, herhangi bir kanûnî soruşturmaya tabî tutulmuşlar mıdır? Türkiye Cumhuriyeti gerçekten lâik, demokratik bir hukuk devleti ise, lâikliğin, demokrasinin ve hukukun ölçülerine göre davranılması gerekmez mi? Bir yandan lâik, demokratik, hukuk devletini müdafaa şampiyonluğu yapacak, diğer taraftan, devletin bu vasıflarına aykırı hareketi olmayanları bu vasıfların gereklerine aykırı bir şekilde suçlayacak, hattâ, bazılarını irtica ile karalayıp, lâik, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak veya düzenini değiştirmek gibi, kanunun en ağır suç olarak gördüğü isnatlara hedef edeceksiniz. İnsanların, hiç olmazsa bayraklaştırdıkları prensiplere saygılı olmaları gerekmez mi?

İddia: Samanyolu TV, Ramazan ayı boyunca Kâbe'den naklen namaz yayını yapıyor. Böylesine radikal bir yayında bulunan bir TV kanalı, daha radikal pek çok şeyler de yapabilir.

Cevap: Namaz kılmanın, hem de namazda kıble olarak yöneldiğimiz ve hac için her yıl milyonlarca Müslüman'ın her türlü meşakkati göze alarak ziyaret ettiği, semtinde bir vakit namaz kılabilmek için can attığı Kâbe'de namaz kılmanın irtica ile ne münasebeti olabilir? Ramazan ayı gibi, manevî hislerin coştuğu bir ayda, Kâbe'den bu namazları yayınlamak, kimde ne türden bir irticâî tesir yapmış? Yoksa, irtica bir bahane ve bir takıyye sebebi de, asıl hedef, bütün tezahürleriyle dinimiz mi, namaz mı, hac mı, Kâbe mi?..

İddia: Türkiye'di irticanın büyük bir sermaye gücü var. 10'dan fazla özel finans kurumu, bir o kadar holding ve 4000 şirket, yine aynı sayıda vakıf irticanın elinde. Meselâ, bu finans kurumları 1990 yılında 1,7 trilyonluk işlem yaparken, 1997 yılında 340 trilyon liralık işlem yapmış. Bu, çok korkunç bir artış.

Cevap: Bu iddiada iki husus var: Biri, yine yuvarlak rakamlar, bunların hiçbir mesnede dayanmadığını gösteriyor. İkinci olarak, bu iddia, garazın insan gözünü nasıl kör ettiğini ve insan zihnini nasıl dumura uğrattığını gösteren çok önemli bir misal. Çünkü, 1990 yılında 1,7 trilyon, 1997 yılının en az 350-400 trilyonuna eşittir. Bu kadar basit bir gerçeği göremeyen insanların hangi iddiasına inanılır? Ayrıca, 1990 ile 1997 arasında yeni özel finans kurumları da kuruldu. Buna rağmen, bu kurumların gerçek iş yapma kapasitelerinde hiçbir artışın olmadığını, bizzat iddiacıların "korkunç artış" yorumlarına mesnet yaptıkları rakamlar gösteriyor.

İddia: Asya Finans ve Işık Sigorta, Fethullah Gülen grubuna ait, irticacı finans kuruluşlarındandır ve Asya Finans, devletten yüzlerce milyar liralık teşvik almıştır.

Cevap: Asya Finans ve Işık Sigorta'nın kurucuları vardır, idarecileri vardır, sahipleri vardır. Sonra, irticacı olduklarının delili nedir? Üçüncü olarak, bu her iki müessese de, kanunlar çerçevesinde kurulmuştur, kanunlar çerçevesinde icra-i faaliyette bulunmaktadır ve yine kanunlar çerçevesinde her türlü teftişe açıktır. Ayrıca, devletten teşvik alıp almadıkları bizzat idarecilerinden tahkik edilebilir. Eğer almışlarsa ve devlet de bunu vermişse, her halde mevcut mer'î teşvik kanunlarına göre alınmış ve verilmiştir. Acaba neden, yarın kendilerini mahcup edecek bir iftiraya başvurmak yerine, işi kaynağından araştırmıyorlar?

İddia: Fethullah Gülen, iş adamlarıyla 'feyiz' denilen toplantılar yapmakta, bu iş adamları ise, diğer gruplarla 'halka' diye anılan toplantılarda bir araya gelmektedir.

Cevap: Buradaki yanlışları düzeltmeğe hangisinden başlamak lâzım bilemiyorum. Feyiz, tasavvufî bir ıstılahtır. Allah'tan kulun kalbine gelen manevî haz, bereket, vâridât demektir. Halka ise, tarikatlarda zikir için bir araya gelen insanların teşkil ettiği şekle denir. Bunların benimle ve dostlarımla hiç alâkası yoktur. Bu, tamamıyla uydurma bir şeydir. Kim uydurmuşsa, çok acemice uydurmuş.

Bu ay başlaması beklenilen "Fethullah Gülen Örgütü" davasında, bu cevapların daha hukuki ve daha somut olanları, herhalde Gülen'in avukatlarının savunmalarında tekrarlanacak.

Ama bilelim ki, DGM Savcısı, Fethullah Gülen'i bir "örgütün başı" olarak görüyor..

Örgütü de şöyle anlatıyor (s. 14-15):

TEŞKİLAT

Zirvede Fethullah GÜLEN olmak üzere, silsile yolu ile bir yere kadar inen bir yapılanmayı kapsamaktadır.

Tarikatın başı: Fethullah GÜLEN,
Danışman Kadrosu,
Şehir imamları,
Esnafı organize eden imamlar,
Semtlerden sorumlu imamlar,
Ev düzeyinde görevli imamlar,
Bireyleri kontrol eden imamlar,

Fethullah GÜLEN öğrencilerin örgütlenmesine özel bir önem vermektedir. Fethullah GÜLEN yapılanmasının özünü teşkil eden Işık evlerinde tecrübesiz öğrenciler, kendilerini Fethullah GÜLEN'e tam bir teslimiyete götürecek eğitimden geçmektedirler.

Fethullah GÜLEN grubunun faaliyetleri bütün yurt sathında yaygın bir görünüm arz etmekte ise de, özellikle Samsun-Adana hattının batısında kalan illerde, üniversite çevrelerinde ve Doğu'da Erzurum ilinde yoğunlaşmıştır.

Fethullah GÜLEN Grubu yurt sathına yaygın 88 vakıf, 20 dernek, 128 özel okul, 218 şirket, 129 dershane ve yaklaşık 500 öğrenci yurdunun yanısıra biri İngilizce olmak üzere 17 yayın organı, ortalama 250 bin tirajlı gazete, TV istasyonu, ulusal düzeyde yayın yapan 2 radyo istasyonu, faizsiz finans kurumu, bir sigorta şirketini denetimi altında bulundurmaktadır.

 

YARIN 10. BÖLÜM: Sevgiden nefrete...

 


Kağıda basmak için tıklayın.



 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...