YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Kierkegaard'ın 'Kopenhag'ı

Beşiktaş'taki Yahya Efendi Dergahı'nın son yol göstericilerinden Abdülhay Öztoprak, "Ankara'nın sahibi ve koruyucusu Hacı Bayram-ı Veli'dir, gittiğinizde önce onu ziyaret edin" dermiş.

Öztoprak'ın torunu Enis Safayhi, Ankara'ya geldiği zaman, onun kapısına gidip, bir Fatiha okumadan hiçbir yere gitmezdi. Fethi Gemuhluoğlu da Ankara'ya geldiği zaman, Posta Caddesi'ndeki "Zümrüt Palas"ta kalır, dostlarıyla Hacı Bayram'da buluşmaya çok özen gösterirdi.

Nasıl Ankara'da ilk olarak 'cami ve dergah'ını Roma tapınağının yıkıntılarının yanına inşa eden Hacı Bayram akla gelirse, Kopenhag'da da Danimarka'nın ünlü Hrıstiyan düşünürü, varoluşçuluğun babası Kierkegaard akla gelir.

Kierkegaard çağdaş Avrupa düşünce dünyasını oluşturan düşünürlerin başında gelir. Onun temellerini attığı egzistansiyalist felsefenin ümitsizlik ve özgürlük boyutu Jaspers ve Heidegger, dine dönük yanı da Marcel ve Unamuno tarafından zenginleştirildi.

Bizim kuşağımız, Kierkegaard'ı, adı Sezai Karakoç'la özdeşleşen Diriliş Dergisi'nde, Prof. Dr. Erol Güngör'ün "Fear and Trembling"ten yaptığı çevirilerle tanıdı. Altmışlı yılların sonunda Londra'ya gittiğimde, ilk aradığım kitapların başında onun yazdıkları gelir.

O hayatını "Gerçek Hristiyanlık"tan uzaklaşan "Resmi Hrıstiyanlık"la hesaplaşmaya adamış bir düşünür. Allah'a iman, kendini bilme ve seçmeyle bir iman sıçraması yapma onun düşüncesinin özüdür.

"Either-Or" isimli kitabında insanın hayatında seçimin ve iradenin önemini vurgulayarak, iyilik ya da kötülüğün dışarıda değil, insanın kendisinde olduğunu anlatır. Bir şeyin gerçek olabilmesini, insanın onu derinden kavrayarak, isteyip istememesine dayandırır.

O "Korku ve Titreyiş"te büyük dinlerin kendisinde buluştuğu ve birleştiği Hz. İbrahim'i çok çarpıcı bir dille anlatır. Hz. İbrahim Allah'ı seviyor ve gönülden inanıyordu. Çok derinden bağlandığı Yaradan'ı ondan oğlunu kurban etmesini istemişti.

Hz. İbrahim biliyordu ki, herkes sevdiğince büyüktür. Oğlunun gözlerini bağladı ve bıçağını çekti. Ancak bıçak kesmedi. Onun acısı trajedinin boyutlarını aşar. Onun eylemi önünde herşey anlamını yitirir. Allah'ı ve oğlunu seven hiç kimse böylesine güç, böylesine acı, böylesine trajik bir imtihandan geçmedi.

Kierkegaard'ın Hz. İbrahim'i anlattığı Kopenhag onun döneminde olduğu gibi, bugün de derli toplu. Avrupa'nın ana giriş kapılarından biri. "Tivoli Eğlence Parkı" çevresinde yoğunlaşan şehirde Anadolu'nun kusur derecesinde cömert insanlarıyla saatlerce dolaştık.

Araç trafiğine kapalı "Yürüme Caddesinde" Filistinliler'in işlettiği "Shawerma" Restoranı'nda "döner" yedik. Bize zorla yemek yediren kendisi de benzer işi yapan Mehmet Kaya "Burada bir döner yemek Filistin'de işgalci güçlere taş atmak gibidir, bir taş da biz atalım" dedi.

Rönesans sonrası Avrupa'da Yahudi diasporası gibi bir Filistin ve Anadolu diasporası da oluşuyor.

Kierkegaard'ın 'Kopenhag'ında camiyle kilise birarada varlığını sürdürüyor.


21 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazif Gürdoğan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...