YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Sezer ve A. Yesevî

Cumhurbaşkanı Ahmet Sezer, kuşkusuz Özbekistan'ın kimliğini tayin eden Ali Şir Nevâî, Emir Timur, Uluğ Beğ (rasathane) ve Buharî'nin hatırâlarını yâd eden büyük eserleri ziyaret etmiş olmalıdır. Kendi milliyetimizin ve medeniyetimizin bu büyük eserleri karşısında kim bilir neler hissetmiştir? Hayatın ve ülke sorumluluğunun bu zamana âit hassasiyetlerinin yanı sıra, temsilcisi olduğu milletin uzun tarihi hakkında da iyi-kötü bir fikir sahibi olmuştur kanaatindeyim.

Degaulle ve Sezer

Ve gene eminim ki büyük yöneticiler; mensûbu olduğu milletlerin bugünü kadar, geride kalan uzun tarihi karşısında da, toplumun bilinç altında yatan büyük istikbali hakkında da, vicdanlarında derin bir sorumluluk duyarlar. Yani mâzi, hal ve istikbal; onların ruhlarında meze olur, irade ve ihtiraslar şekline dönüşerek kendi kişiliklerinde somutlaşır. Bilmem bu duygular, sayın Sezer'e ağır bir yük mü teşkil eder? Fakat Fransız Cumhurbaşkanı Degaulle, böyle bir lider ve devlet başkanı idi. Fransız tarihinde de bu yüksek vasıflarıyla yerini aldı.

Aslında bu tür sözleri yazışım sebepsiz değil. Orta Asya Türklüğü açısından neredeyse yüz elli yıllık bir "bahtı siyah" döneminin sonunda, bu ülkelerin her biri bağımsızlığına kavuşmuş olsalar bile, oraları ziyaret eden Türkiyeli her yetkili vicdanında biraz eziklik duyar. Oralardaki gerilik ve primitif tutumlar karşısında acı duyar ve elde olmayarak vicdani bir sorumluluğun altında hisseder kendisini. Ne yapılabilir, ne yapılamaz bunu kendi kendine sorar. Eminim ki, bu tür soruları sayın Sezer de sormuş, vicdanında bir tortu halini alan binbir yükle dönmüştür ülkesine.

Ahmet Yesevî

Biraz daha dikkat ve oralara yönelik hizmet ve yaklaşımların iki yakasını biraz daha bir araya getirmek!..

Meselâ bunlara bir örnek: Sayın Sezer Orta Asya'nın kalbi Türkistan şehrinin bin beşyüzüncü inşa yılının kutlama törenlerine iştirak etti ve orada göklere yükselen âbidevî bir eserin de açılışını yaptı. Ahmet Yesevî'nin türbesi olan bu büyük eserin restorasyonunu Türkiye üstlendi ve nihayet tam yedi yılda bitirebildi. Ortaya çıkan sonuç kuşkusuz gurur verici olmakla beraber; aradaki büyük boşluklar, ihmaller, para transferindeki aksamalar dolayısıyla da bu haklı gurur, çok ama çok yara aldı. Zaman oldu, Türkiye'nin aczi biçiminde yorumlamalara dönüştü. Orta Asya-Türkiye ilişkilerinde, bu neviden yüzlerce örnek verilebilir ki, bunlar bu yazının konusu değil.

Bu eserin restorasyonu görevini, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı ve tarihî eser restorasyonunda gerçekten uzman bir kuruluş olan Vakıf-İnşaat üstlenmişti. Bir dönem yönetim kurulu üyeliğinde de bulunduğumuz bu kuruluşumuzu, bu vesile ile tebrik etmek istiyorum. Ayrıca da, Orta Asya ile ilişkilerden sorumlu devlet bakanı sayın Abdülhaluk Çay'ın, restorasyon çalışmalarındaki büyük gecikmeyi telâfi yolundaki katkılarını da özellikle zikretmek istiyorum.

Alparslan ve Yesevî

Bu eser her bakımdan önemli!.. Zira biz Türklerin müslümanlığında, bu türbede yatan kişi kadar tesirli bir başkası düşünülemez. Yunus'tan Hacıbektaş'a, ahîliğin kurucusu Ahî Evran'dan Aşık Paşa'ya, Anadolu'yu birbirine katan Babaîlerden (Baba İshak) Geyikli Baba'ya, Mevlânâ'dan Balkan müslümanlığının pişdârı Sarı Saltuk'a; hatta bir adım daha ileri gidersek, nakşî tarikatinin kurucusu ve hâlen Özbekistan'ı büyük mâneviyatıyla ayakta tutan İmamı Bahâeddini Nakşibendî Hazretleri!.. Bütün bu büyük dehâlar, Türkistan şehrinde restore edilen ve o mâneviyat türbesini süsleyen Ahmet Yesevî hazretlerinin talebesi mesâbesindeler.

O büyük ruh, nasıl bir mâneviyât inşa etmiş ve talebelerinin çoğuna nasıl bir istikamet tayin etmiş ki, bu beldeler diyarı küfr olmaktan çıkmış ve birer diyarı islâma dönüşmüş. Evet Alparslan'ın ve nice büyük Selçuklu serdârının kılıç hakkını inkâr edemem. Fakat engin bir mâneviyat ordusunu, bu topraklara tevcih eden büyük Yesevî'nin hakkını da asla ihmal etmemek kaydıyle.

Ey büyük Yesevî!.. Bütün Anadolu ve hemen bütün Balkanlar, senin ihâtâ ettiğin manevî bir coğrafyadan ibaret.


21 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Necmettin Türinay

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...