YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

İki teslimiyetten biri

Din düşüncesiyle millet düşüncesini birbirinden ayıramazsınız. Bu demektir ki hangi din sorusu aynı zamanda hangi millet sorusu yerine geçer. Dolayısıyla insan teki olarak bizler dinimizi tercih etmekle milletimizi de tercih etmiş oluruz. Tersi de doğrudur: Millî kahraman vasfına liyakat kesb edebilmek için dine yarar bir başarı sahibi olmak lâzımdır. Mensup olduğu dine zarar verdiği halde millî kahraman olmak mümkün değildir. Hangi milletin kahramanı olmuşsanız size o milleti kendi diniyle buluşturduğunuz için kahraman demişlerdir. Aynı dine mensup insanlar iki ayrı millet teşkil edemeyecekleri gibi bir millet haline gelmiş insanlar da farklı dinlere mensup olamazlar. Bu demektir ki insanları bir milletten saymaya sebep olan her ne ise veya neler ise o insanların gerçek dinine şekil veren esas da odur veya esaslar da onlardır.

İnsan teki olarak bizlerin ahlâk ölçüleri de din-millet bütünlüğünden istihraç olunmuştur. Ahlâken ya bu bütünlüğe teslimiyeti ifade eden bir tavrı benimseriz veya kişisel kurtuluşumuzun gereğini yerine getiren bir tavrın temsilcisi oluruz. Her bunalım döneminde iki teslimiyetten biri bizi bekler: Millî menfaat veya şahsi menfaat. İnsanoğlu her yerde ve her çağda bu ikisini birbiri yerine kullanmayı bilecek kadar hem hilekârlık, hem de fedakârlık göstermiştir. Bilhassa bazılarının şahsen istifade ettiği şeylerin millî menfaate uygun imiş gibi gösterildiği vakidir. Öte yandan uğruna çaba gösterdiği şeyi milletin istifadesine sunduğu halde bundan hiç şahsi menfaat sağlamayan insanlar hem göze çarpmamış, hem de unutulup gitmiştir.

Dışardan bakılarak kimin nihaî olarak şahsi menfaat, kimin bariz bir biçimde milli menfaat doğrultusunda davrandığı kolayca anlaşılamaz. Bu konudaki tespitler ve beyanlar yanılmaya ve yanıltmaya çok elverişlidir. Binlerce yıldan beri insanoğlu gerek kendini, gerekse başkalarını haklılaştırma yöntemlerinde büyük ustalıklar kazanmıştır. Yine de binlerce yıl "vicdan" insanlar üzerindeki etkisi itibariyle gücünden hiçbir şey kaybetmemiştir. Vicdanına danışan her kişi yaptığı işin, savunduğu görüşün kendi menfaatini korumaya mı, millet menfaatini kollamaya mı yöneldiğini gayet iyi bilir.

Siyasi tavırlar bakımından kimin kaypaklık, kimin dirayet gösterdiği aşikâr olduğu halde bütün kaypakların tebcil edildiği, buna karşılık dirayet sahiplerinin yalıtılmış halde yapayalnız bırakıldığı Türkiye'de vicdana danışmanın şahsi menfaate pek uygun görülmediği anlaşılıyor. İki teslimiyetten birinin mutlakiyet çağını idrak ediyoruz.


8 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

İsmet Özel

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...