YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

İç düşman mı suçlu mu?

Şu günlerde "iç düşman", yahut "devlet düşmanı" paranoyasına kendimizi iyice kaptırdık. Adalet Bakanı'nın haklı değerlendirmesiyle cadı avına çıkar gibi "iç düşman" avına çıktık. Her yerde "mürteci" arıyoruz.

KHK hamleleri püskürtülen dost kuvvetler aynı içerikteki kanun hamlesinde başarılı olurlarsa kırmızı kuvvetlerden 40 bin kadar düşmanın devlet dairelerinden temizleneceği hesap ediliyormuş. Bir başka habere göre dost kuvvetlerin Başbakanlık Takip Kurulu kırmızı kuvvetlere mensup olduklarından şüphelendikleri 100 bin evet yanlış okumadınız tamı tamına 100 bin memurun dosyasını gözden geçirmiş ve 6 bin memurun "devlet düşmanı" olduğunu tespit etmiş; "defterlerini dürme kanunu" çıktığı gün bunlar kendilerini kapıda bulacaklarmış. Tabii bu arada -Allah korusun- kırmızı kuvvetler yönetimi bütünüyle ele geçirmezlerse. Devlet dairelerinde 100 bin tane kırmızı kuvvet zanlısı ne demek? Belki sayıları daha da fazladır. Daha dikkatli bir araştırma bu zanlıların gerçek sayısının 200 belki de 300 bin kişi olduğunu ortaya koyabilir. Bu ne anlama geliyor? Tabii ki devletin her an kırmızı kuvvetlerin eline geçmesi anlamına. Bu akibetten sen bizi koru Ya Rabbi!

Bunlar bir askeri tatbikatın veya sivil savunma uygulamasının haber özeti değil, kapıldığımız "iç düşman" paranoyasının göstergeleri. Bu göstergeden bir hukuk devletinde yaşamadığımızı da anlıyorsunuz. Çünkü hukuk devletlerinde iç düşman yoktur, olsa olsa suçlu vardır. Devlet o suçlunun peşine düşer, yakalar, savunma hakkına riayet ederek yargılar, suçu sabit görülürse hukuk düzeninin öngördüğü suçuyla orantılı bir cezaya çarptırır. Yine hukuk devletlerinde bu suçun ne olduğu ve nasıl bir müeyyideye bağlandığı açıkca bellidir. Kanunsuz suç ve ceza olmaz prensibi hukukun en temel prensibidir. Ve bu devletlerde suçlu bir bireydir. Bu bireyin sayısı ne kadar fazla olursa olsun tek tek yargılanır ve cezalandırılır.

Hukukun olmadığı devletlerde ise suçlu değil iç düşman vardır. İç düşmanın kanunlarda yazılı, unsurları belli bir suçunun olması gerekmez. Adı üzerinde düşman işte. Sadece bu sözcük bile dinleyenlerde farklı bir imaj uyandırmaya yeter. Dikkat ederseniz ikisiyle mücadelenin yöntemi bile farklıdır. Suçlu cezalandırılır, düşman ise temizlenir. Tabii düşman temizlenirken yok armudun sapıymış üzümün çöpüymüş, yok savunma hakkıymış tarzında bir titizliğe hiç gerek yoktur. Mantık artık "asmayalım da temizlemeyelim de besleyelim mi?" mantığıdır. Böyle bir düşmanın adil yargılama hakkı da olmaz; savaşta düşmanı yargılayıp öyle mi öldürüyoruz? Düşman lehine şahitlik yapacak kimse, savunacak avukat da bulunmaz. Önce temizlenir, sonra çok gerekliyse yargılanır, ülkedeki cadı avından etkilenmemiş hakim bulunabilirse. Sonra düşman birey değildir; bir guruptur, cemaattir, ordudur. Bu sebeple ne kadar çok düşman temizlenirse o kadar memleket esenliğe kavuşur.

Siz böyle düşünmüyor, "iç düşman"ın egemen güçlerin kendi iktidarlarını devam ettirmek, rakiplerini tasfiye etmek için uydurdukları bir safsata olduğuna inanıyorsanız çok muhtemel ki siz de henüz deşifre olmamış bir düşmansınız. Gelin yönetimi uğraştırmayın, bir itiraf dilekçesiyle BTK'ye başvurun.


8 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

M. Akif Aydın

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...