YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Alt tarafı bir doçent değil mi?

Yayın Sami Selçuk özgürlükçü bir kafa yapısına sahiptir ve sağlam bir hukuk adamıdır... Böylesine sağlam bir hukuk adamı, her ülkenin kendi temel değerlerini korumak için yasalarına koyduğu meşhur "bizim" Ceza Kanunu'nun 312. maddesininin kaldırılmasını isteyebilir mi?

Sarı Basın Konseyi'nin değerli başkanı Oktay Ekşi böyle diyor.

Neden "TCK" değil de, "Bizim Ceza Kanunu?"

Oktay Ekşi, artık devlete sahiplik vehmetmeye mi başladı? Devletin de, tıpkı "Basın Konseyi" gibi, yönetilebilir, çekip çevirilebilir bir "kurum" olduğunu mu düşünüyor?

Neyse ki, edebi elden bırakmıyor.

Gerçi, her "Sami Selçuk" deyişinde, sözünü sanki "Liboşlar, enteller, numaracı cumhuriyetçiler" diye bağlayacakmış gibi geliyor ya insana, o kadarcık da olsun artık.

İlginç bir "saptama" yapıyor Ekşi:

Sami Selçuk törende kimseyi doğruca karşısına alacak şeyler söylememiş, ama, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Eralp Özgen'in söylediklerinin özeti ile Yargıtay Birinci Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk'un 115 sayfayı bulan konuşmasını dinleyenler, bu iki otoritenin başka başka devletlerin yargı yılı açılış töreninde konuştuğunu sanabilirlermiş.

Ben de onlardan biriyim şahsen.

Bu iki otoritenin "başka başka devletlerin yargı yılı açılışında konuştuklarını" düşünüyorum.

İkisi de "hukuk" diyor.

İkisi de "demokrasi"ye vurgu yapıyor.

İkisi de 82 Anayasası'ndan şekvacı.

Ama, otoritelerden biri farklılıkların ve karşıtlıkların çatışmasına dayalı bir "hukuk devleti"ni savunurken (ki, siyasi literatürde buna "hukuk devleti" denmediğini Oktay Ekşi herkesten iyi bilmektedir), diğer otorite "Hukuk devleti ilkesinin, hukukun üstünlüğü prensibine evrildiğini, Türkiye'nin bu gelişmeden mahrum kalamayacağını" anlatıyordu.

Evet, başka başka devletlerin hukuk adamı bunlar.

Prof. Özgen 82 Anayasası'nın, özellikle "irticayla mücadele" konusunda "yetersiz" kaldığını savunurken, Doç. Selçuk, 82. Anayasası'nın "Türk toplumuna giydirilmeye çalışılan bir deli gömleği" olduğunu, Oktay Ekşi'nin "bizim" diye sahiplendiği TCK'nın da "kötülük çiçekleri gibi duran kötü huylu maddeler"e sahip bulunduğunu söylüyordu.

Prof. Özgen'e göre, hukuk cevaz vermese de, yasalar farklı olanın yokedilmesi temelinde yeniden gözden geçirilmeliydi.

Doç. Selçuk'a göre ise, kanunsuz suç olmamalıydı.

Oktay Ekşi ünvanları özellikle kullanıyor:

Prof. Özgen.

Doç. Selçuk.

"Bilinçaltı"nın Oktay Bey'e bir oyunu.

Aslında, "Bir profesör, bir doçentten daha iyi bilir" demek istiyor.

Prof. Özgen, konuşmasında özellikle "Fethullahçılar"ı zikrederken, alt tarafı bir doçent olan Sami Selçuk, Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun "Yargıya Fethullahçıların sızdığı" yolundaki sözleri hakkında ne düşündüğünü açıklamamış bile. Bu tavır, "alt tarafı bir doçent olan" Sayın Selçuk'un devlete yönelik bir irtica tehlikesi olmadığı yolundaki kanaatinden kaynaklanıyorsa, sorunun kökü "daha derinlerde" demekmiş.

Yer kalmadığı için uzatmayacağını söylüyor Oktay Ekşi.

Ben de uzatmayacağım.

Ama, "Selçuk, laikliği güvence altına alacak yasal önlem almadan onu yıkmak isteyenlerin sonuna kadar özgür bırakılmalarını talep ettiği anlamına gelen sözler söylüyor" cümlesinin, çok çok ünlü bir başyazar tarafından nasıl kaleme alındığını da merak edip duracağım.


8 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...