YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Dizi

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 


Sarayevo: Yaralı şehir

Savaşın 'dokunmadığı' ev yok Sarayevo'da. Bütün evlerde ya makinalı tüfek,ya havan ya roket yarası. Sade Sarayevo değil, bütün Bosna-Hersek yaralı.

Sarayevo'ya, bu güzel şehre, gazi şehir mi demeli, şehit şehir mi?

Her yerde savaş izleri. Sokaklar, evler, camiler, okullar, insanlar. Bosna-Hersek'te, savaş yüzünden yüz bin kadar insanın sakat kaldığı söyleniyor. Bütün evlerde, bütün binalarda ya makinalı tüfek, ya havan ya roket yarası. Sade Sarayevo değil, bütün Bosna-Hersek böyle.

Sırplar, yaklaşık 4 yıl boyunca Sarayevo'yu çevreleyen tepelerden havanlarla, toplarla, sokakları, çarşıları, evleri dövmüşler.

Yollardan geçen otomobilleri uçurmuşlar.

Sniper'lar, dürbünlü silahlarıyla sokaktan geçen kadınları, çocukları vurmuşlar.

Kimi zaman bir top mermisi, Başçarşı'da, Ferhadiye'de alışveriş yapan insanların ortasına düşmüş. 10 kişi, 20 kişi, 30 kişi, savaşın durakladığı bir anda, kendi hallerinde dolaşırken, arkalarında yüzlerce gözü yaşlı insan bırakarak paramparça olmuşlar.

Ferhadiye'de küçük bir anıt var. Ekmek kuyruğunda beklerken, ortalarına düşün bir top mermisiyle ölen 17 kişinin anısına yapılmış.

Markale'deki pazar yerinde, yine top mermisiyle, yetiştirdikleri meyve ve sebzeyi satmak için pazara inen kadınlar ve yaşlılardan oluşan 47 kişi bir anda ölmüş.

Bosnalılar, çok sayıda insanın hayatını kaybettiği bu olayları unutmamak için, top mermilerinin düştüğü yerleri kırmızıya boyamışlar. Sarayevo'da böyle kırmızıya boyanmış en az 8-10 tane yer var.

Şoförümüz Aliya, sniperlara hedef olmamak için nasıl hızlı gittiklerini, yollarda nasıl kavisler çizdiklerini göstererek anlatıyor. Bir anda hızlanıyoruz, yolda kavisler çiziyoruz.

Potiçelli: Dağa nakış nakış işlenen şehir

Bu seyahatin en önemli duraklarından biri, Potiçelli'ydi. Mostar gibi, Potiçelli de, zümrüt renkli Neretva ırmağının kıyısında, yemyeşil bir dağın yamacına kurulmuş. Adeta minyatür bir şehir. Şehir olmak için gerekli her şeyi var. Camileri, medresesi, dükkanları, konakları, her şeyi. Ama, büyükçe bir köy kadar büyük. Kaldırımların bile, her taşı özenle yerine konulmuş.

Şehir, tepeden tırnağa Osmanlı şehri. Dağın yukarılarında bir Palanga (Küçük kale) var. Kaleye, Hırvatlar haç dikmişler. Birkaç ev dışında, bütün evler boş. Zaten evlerin çoğu yıkılmış. Camiler, medreseler tahrip edilmiş.

Savaştan önce, sinema yönetmenlerinin ve ressamların gözde şehirlerinden biriymiş burası. Süleyman Gündüz, "Bu sokaklarda sevgililerin bakıştığı, çocukların koşuştuğu zamanları hatırlıyorum" diyor.

"Sudbina" kader demekmiş. "Sevdalinka" da aşk. Bu şehir, kaderin ve aşkın şehriymiş.


1. Bölüm: RUMELİ BİR AYRILIK YARASIDIR
2. Bölüm: Düzce'deki müezzinler gibi
4. Bölüm: Horasan'dan Rumeli'ye


 

 

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED