Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, İnsan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin, insan hak ve özgürlüklerini evrensel standartlara uydurması, geliştirmesi ve koruması gerektiğini belirterek, "Bunun için, uluslararası sözleşmeler karşısında Anayasa yeniden gözden geçirilerek, sözleşmelerde öngörülen evrensel standartlar hukukumuza kazandırılmalıdır" dedi. Cumhurbaşkanı Sezer, cumhuriyetin değiştirilemez temel ilkelerinin, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti nitelikleri olduğunu vurguladı. Dünyada son yıllarda her alanda çok büyük dönüşümler yaşandığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Sezer, bu çerçevede, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler gibi kavramların içeriklerinin de büyük ölçüde değiştiğini vurguladı. "Toplumların gelişme düzeyleri ile hukuklarının gelişme düzeyleri bağlantılıdır" diyen Sezer, "Toplumların hukuk düzenini kendi gelişme düzeyine getirmeleri doğal sürecin gereğidir" diye konuştu. 'Hukuk üstünlüğü herkesi bağlar'Hukuk devleti ilkesinin, çağdaş demokrasilerin belirleyici niteliği olduğunu kaydeden Sezer, konuşmasında şu konulara vurgu yaptı: Çağdaş uygarlık düzeyine yükselebilmek, hukuk devleti ilkesinin evrensel standartlara uygun olarak gerçekleştirilmesi ve korunması ile olanaklıdır. Hukuk devleti, demokratiklik ilkesinin yanı sıra evrensel kuralların üstünlüğünün de güvencesidir. Çağdaş yönetimlerde demokrasinin temeli kabul edilen hukuk devleti ilkesi, devletin hukuka bağlılığını, yasama ve yürütme erklerinin bağımsız yargı tarafından denetimini ve temel hak ve özgürlüklerinin korunmasını gerektirir. Böylece kişilerin hukuk güvenliği sağlanmış olur. Laiklik, Türkiye'nin kuruluş felsefesinden gelen bir ilkedir. Bu ilkenin Cumhuriyet'in nitelikleri arasında sayılması, her şeyden önce demokratik hukuk devletinin varlığını koruması yönünden zorunludur. Hukuk devletini ve hukukun üstünlüğü ilkesini gerçekleştirmenin en önemli öğelerinden biri yargı bağımsızlığıdır. Yargı bağımsızlığını tam olarak sağlayamayan anayasa, demokratik hukuk devleti ilkesini yaşama geçirmeyi başaramaz. Kimse hukukun üstünde değildir, hukukun üstünlüğü herkesi bağlar. 'Her şey insan hakları için'Anayasal düzenlemeler, insan hak ve özgürlüklerinin elde edilmesi ya da genişletilmesi için devlet gücünü kullananlara karşı ve bunların yetkilerini sınırlamak amacıyla yapılır. Özgürlükçü demokrasilerin en önemli ilkesi, insanın devlet için değil, devletin insan için varolduğu anlayışıdır. Toplumda her şey insan hak ve özgürlüklerini sağlamaya, bunları korumaya ve geliştirmeye yönelik olmalıdır. Genelde 'temel hak ve özgürlükler' olarak belirtilen insan hakları kavramı, ulusal sınırları aşmış, ulusal sorun olmaktan çıkmış, uygar toplumların olmazsa olmaz koşulu durumuna gelmiştir. Bu nedenle, pek çok uluslararası belgede insan hak ve özgürlükleri önemli bir yer oluşturmaktadır. 'Hukuksal kararlılık bozuldu'Yasama ve yürütme üzerinde yargı denetimini güçlendiren, güvenceli bir özgürlük sistemi öngören, idare içinde özerk kurumlar oluşturan, devlete yüklediği ödevlerle hukuk devletinin ötesinde sosyal hukuk devletini amaçlayan 1961 Anayasası, yerini, bireyin üstünlüğü ve kurumların özerkliği yerine devlete öncelik veren, yürütmeye öteki organlar karşısında üstünlük tanıyan, hak ve özgürlüklere sınırlamalar getiren, yargısal denetimi daraltan 1982 Anayasası'na bırakmıştır. 1961 Anayasası'nda 1971 ve 1973 yıllarında yapılan değişikliklerle temel hak ve özgürlükleri sınırlama olanakları artırılmış, yargı bağımsızlığı ilkesi zedelenmiştir. Bu durum 1982 Anayasası'nda artarak sürmüş, hukuk devleti niteliğinden biraz daha uzaklaşılmış, siyasal kararlılık adına hukuksal kararlılık ve güvenlik bozulmuştur. Dolayısıyla, bir Anayasa reformundan söz edilebilmesi için, göz önüne alınması gereken temel düşünce, özgürlükçü demokrasilerin koyduğu ilkelere Anayasa'da yer verilerek bunların her alanda yaşama geçirilmesidir. 'Kapsamlı reform yapılmalı'Avrupa Birliği'ne girme sürecinde Türkiye'nin eksikliklerini tamamlayarak, uyum sürecini başarıyla gerçekleştirebilmesi için de kapsamlı bir reforma gereksinim vardır. AB'de yer almanın temel amacı da Türk insanının gönencidir. Avrupa hukukuna uyum, ancak iç hukukumuzda yapacağımız reformla olanaklıdır.
TBMM BÜROSU
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|