YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Türk Yahudilerine dâir

 
Söz uçar, yazı kalırmış... Sel gider kum kalırmış... Tartışmalar sırasındaki sözler uçuverdi ve fakat yazılanlar kaldı...

 

Televizyonlarda hararetli tartışmaların yapıldığı günler gerilerde kaldı... Gazete manşetlerinin de keyfi yok... Aniden gündemin ortasına düşen o derin meseleler de bugün kimsenin umurunda değil...

Türkçe İbadet tartışmalarının yapıldığı günleri hatırlıyor musunuz? Bir gecede üç-beş kanal birden dolaşan ilahiyatçıların heyecanla dile getirdikleri mesele-i mühimme, çok kısa bir zaman içerisinde cazibesini yitirip rafa kaldırıldı... Ya Türk Müslümanlığı?!? Bu ciddi konunun da artık esamesi okunmuyor... Sosyologlarımız birdenbire Türk Müslümanlığını tartışmaktan vazgeçtiler...

Alevilik tartışmalarına ne oldu? Alt kültür-üst kültür hikâyesi... Türkiye'nin mozaik yapısı... Aleviliğin Diyanet teşkilatında temsilinin gerekliliği... Alevi derneklerine, cemevlerine ayrılacak tahsisat... Her caminin yanına bir cemevi... Hepsi unutuldu ve bir anda sorun haline gelen bir konu, bir anda sorun olmaktan çıkıverdi...

Peki Medine Vesikası, Çok Hukukluluk, Birarada Yaşama Projesi?!? Hepsi saman alevi gibi sönüverdi... Kimsenin bu konuları seslendirmeye gücü de, yetkisi de yok! "Konuşun!" denildi, konuşuldu... "Susun!" denildi, susuldu... Konuşanlar da sustular, konuşturanlar da... Ekranlarda böylesine cafcaflı meselelere artık sahne verilmiyor...

Bütün bu işler olup biterken Cumhuriyet'in 75. Yılı kutlamaları yapıldı; fakat doğrusunu söylemek gerekirse siyasî merkez bu konuda -sanıldığının aksine- pek istekli davranmadı ve kutlamalar bu sebeple sönük geçti... Osmanlı'nın 700. Kuruluş Yıldönümü kutlamaları ise sanki biraz daha bereketliydi... İyi kötü toplumsal bir karşılık buldu... Hâtıralar canlandı... TV ekranlarında Osmanlı'nın anılışı, nedense, müsbet neticelerin çıkmasına elverişli bir tarzda gerçekleşti...

Bu arada Akif hakkındaki konuşma da şiddetle mukabele gördü. (Öngörülen de böyle bir tepkinin ortaya çıkması mıydı bundan emin değilim.)

Evet, bunlar, olup bitenlerin bir yüzü... halka dönük olan... kışkırtıcı olan... pornografik etkisiyle önem kazanan yüzü... Bir de meselenin geleceğe kalacak olan yüzü var... halkı değil, daha çok tarihçileri ilgilendiren... seyredenleri değil, aksine okuyanları alâkadar eden yüzü...

Bu ikinci yüzü dikkate alanlar için bakılacak yer, hiç kuşkusuz ki kitapçı rafları... Bu tür tartışmalar sayesinde ve bu kutlamalar vesilesiyle birçok kitap yayımlandı, birçok belge gün ışığına çıktı, iyi kötü kimin ne söylediği, nerede yer aldığı açıklık kazandı... Tartışmaların kışkırtıcılığı ve şiddeti, bu tartışmalar vücûd bulmasaydı vücûd bulması mümkün ol(a)mayacak kitap ve makalelerin yazılmasıyla sonuçlandı...

Söz uçar, yazı kalırmış... Sel gider kum kalırmış... Tartışmalar sırasındaki sözler uçuverdi ve fakat yazılanlar kaldı... Seyl-i huruşân gazete manşetlerine köpük, kitap raflarına kum taneleri bıraktı... Öyle ki sonunda, dostlar alışverişte görsün kabilinden yazılan günübirlik vâveylâyacı yazılar değil, yarını dikkate alan, tarihe kayıt düşen makaleler ve kitaplar kaldı... (Züğürt tesellisi diye ben buna derim işte...)

Diğer yandan, öyle ciddi meseleler hakkında öylesine ciddi kitaplar ve makaleler yayımlanıyor ki kimsenin ilgisini çekmiyor... ekranlara taşınmıyor... taraflarını kimse tanımıyor... yazılıyor ama konuşulmuyor, kumu kalıyor ama seli görülmüyor...

Meselâ, Türk Yahudileri hakkında yayımlanan kitap ve makaleler...

Rifat N. Bali'nin -ki kendisi bir Türk Yahudisi'dir- Cumhuriyet Yıllarında Türkiye Yahudileri: Bir Türkleştirme Serüveni 1923-1945 (İstanbul, 1999) adlı kitabı yayımlandı, bir iki değiniden başka aks-i sada yapmadı... Ayhan Aktar'ın -yine ağırlıklı olarak Türk yahudilerini konu alan makalelerinden oluşan- Varlık Vergisi ve 'Türkleştirme' Politikaları (İstanbul, 2000) adlı kitabı benzer bir âkibete uğradı... Halen İsrail'de yaşayan Eli Şaul adlı bir Türk Yahudisinin kaleme aldığı Balat'tan Bat-Yam'a (İstanbul, 1999) adlı günlük, nedense yine üzerinde konuşulmaya değer bulunmadı; üstelik Salkım Hanım'ın Taneleri filmi hemen hemen eşzamanlı (!) olarak vizyona girdiği halde...

Cumhuriyet Döneminde Türk Yahudi Basını ve Türk Yahudi Yayınları (İstanbul, 1998) başlığını taşıyan kitapçığın hacminin çok kısa bir zamanda genişleyeceğinden kuşku duymuyorum; zira Türk Yahudilerinin Cumhuriyet politikalarıyla açıkça hesaplaşmak konusundaki geleneksel ürkekliklerini üzerilerinden attıkları ve açıkça "yalan söyleyen tarih utansın!" jargonunu kullanmaya başladıkları anlaşılıyor... Önce Avdetîler (Dönmeler) kamuoyuna açıldılar... sonra Masonlar... şimdi de Türk Yahudileri...

Anlayamadığım husûs, bu tartışmaların -görünürde- niçin kitabiyâtla sınırlı kaldığı...


21 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Dücane Cündioğlu

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...