YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Kurban yakınlığı

1420 yılının kurban bayramını geride bıraktık. Dünyanın dört bir yanında gücü yeten müslümanlar, Allah'ın emri, Peygamber'in sünneti, memleketin âdeti diyerek kurban kestiler. (Almanya'daki yakınlarımız, kurbanlık koyunları üzerlerini örterek gizlice evin bodrumuna indirmişler; meleyip de muhtemel muhbir komşuları uyandırmasınlar (!) diye dua etmişler; ve ister inanın ister inanmayın, koyunlar melememiş! Bayram sabahı kurban edilen üç koyunun kanı toprağa değil, bodrumun betonuna akmış, oradan da su tahliye borusuna... Kurbanlarını ülkelerindeki gibi, bu iş için pek elverişli olan bahçede kesemeyişlerini "Burası Almanya!" diye açıklıyorlar. Ben bu açıklamayı kabul edilebilir bulmakla birlikte, bu konuda Almanları aydınlatabilecek bilgi ve irade gösterilirse 'gizlilik' ihtiyacının ortadan kaldırılabileceğini sanıyorum.)

Allah'a yaklaşma uğrunda bencilliğinden ve malından uzaklaşmayı seve seve kabullenme duygusunu somut bir davranışa dönüştüren kurban. Adem'in çocukları Habil ile Kabil'den beri süregelen bir kulluk eylemi, bir ibadet.

Hazreti İbrahim ile oğlu İsmail'in o olağanüstü kurban sınavından başarıyla çıkabilmelerinin hâtırasını da içeren kurban ibadeti, kulları sadece Allah'a yaklaştırmakla kalmadı; birbirlerine de yaklaştırdı. Akrabalar, komşular, hemşehriler, meslektaşlar arasında bayram ziyaretleri, hediyeleşmeler, uzun aralardan sonra görüşmeler yaşandı. Patronla işçi, kentliyle köylü, zenginle yoksul, yaşlıyla çocuk arasında da bayram dolayısıyla hoş alışverişler oldu. Bu alışverişler; sözleşmesiz, yasasız, tüzüksüz bir düzlemde, âdetle ibadetin birleşip kaynaştığı geleneğin içinde gerçekleşti. Türkiye ile Suriye sınırında "Ortadoğu bölünemez sınır taşlarıyla" gerçeğini kuvvetle ve bir kez daha hissettiren bayram buluşmasında da, bu geleneğin devlet dayatmalarını bile aşındıran gücünü görmüş olduk.

Kurban ibadetini tıpkı dedeleri gibi bahçeli evlerde edâ edenler, kurbanın kesilmesi, derisinin yüzülmesi, etinin paylaştırılıp dağıtılması, atıklarının ve artıklarının kedilere ya da toprağa emanet edilmesi konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamadılar. Ama planlanmasında dinî endişe ve gereklerin hemen hemen hiç hesaba katılmadığı, çok katlı apartmanlarla dolu kentlerde, hattâ kasabalarda yaşayan insanlar bu ibadetin ifâsı hususunda sıkıntıya düştüler. Bu sıkıntıyı aşmak için, aslında kendilerinin de pek içine sinmeyen çözümler arayıp buldular. Onların bu çözümleri, örneğin asfalt üzerinde kurban kesmek; sözde yufka yürekli ama kesinlikle kalın kafalı kimilerinin uygarlık çığlıkları atmalarına yol açtı. Bu baylar ve bayanlar, kentlerdeki otopark sorununun kurban sorunundan daha vahim ve kalıcı, daha âcil çözüm bekleyen bir uygarlık sorunu olduğunu ayırt edecek zekâ düzeyinin bile çok uzağında bulunuyorlar. Bu tuhaflık, ister istemez, onlar hakkında 'halk düşmanlığı, İslâm düşmanlığı' gibi illetlerle malûliyet şüphesini, hattâ kanısını doğuruyor.

Bir kepazeliğin başka kepazelikleri mazur göstermeyeceğini elbette biliyorum. Ama galiba bütün kepazeliklerimizin temelinde, halkımızın yüzlerce yıldır yaşattığı bir ibadet geleneğini daha elverişli, daha uygar, daha kolay, daha temiz, daha renkli koşullar içinde icra etmesini sağlamak için kafa yormak yerine; kıyısından köşesinden, hattâ tam cepheden bu geleneğe saldırmak, bu geleneği yıpratmak garabetine düşen iliksiz zihniyetin kofluğu yatıyor.

Kurban, müslümanları Allah'a ve birbirlerine yaklaştırırken, bu zavallıları Türk milletinden ve İslâm ümmetinden biraz daha uzaklaştırmış oldu. Kanla, bıçakla, kurbanla, can çekişen hayvanla yakınlıktan ürkenlerin sağlıklı ve merhametli bir insanlıktan da uzak düşeceklerini, öyle inanıyorum ki, psikologlar biraz emekle kolayca kanıtlayabilirler.

Sahi, Türkiye'de psikoloji diye bir bilim var mı? Varsa, neyle uğraşır bu bilimin uzmanları? Yoksa demagoji, çok alanı doldurduğu gibi orayı da mı dolduruyor?


21 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...