ANKARA- Cumhurbaşkanlığı'na devam edip etmeyeceği 5 Nisan günü yapılacak ikinci oylamayla belirlenecek olan Süleyman Demirel'in, "beden dili" incelendi. İncelemede; Demirel'in, "Çoban Sülü" anlatımıyla özdeşleştiği, "Baba" anlatımıyla bütünleştiği ve "Bir Bilen" olarak bilge kişiliğini her zaman koruduğu, bir parçası haline gelen "şapkası"nın, hareketleri ve sözleriyle birlikte beden diliyle de, ince mesajlar verdiğine dikkat çekildi. Demirel'in, "üniformaya" karşı çekingenlik içinde olduğu vurgulandı.

Polis Akademisi üyeleri inceledi

Polis Akademisi Öğretim Üyeleri Önder Aytaç ve İhsan Bal tarafından yapılan incelemede, "Eğer O, 'Nassınız?' diye sorup, bunun yanıtını da kendisi 'Eyisssiniz, eyisssiniz!...' diyerek veriyorsa, 'Böyyyük Türkiye', 'Çankaya Hükümeti' söylemini ve 'Gap'ı gaptırmam' anlatımlarını artık bütünüyle kendisiyle birlikte belleklere işliyorsa ve hatta yalnızca 'binaenaleyh...' kelimesi ile bile hatırlanıyorsa Demirel'in beden dilinin incelenmesinde sayısız yararlar vardır" denildi.

Üniformaya karşı 'jandarma' korkusu

İncelemede, Demirel'in askeri törenler sırasında tören grubunu denetlediği ve selamladığı anlar ile baraj açılışlarında çok daha neşeli olduğunun gözlendiği belirtilirken, "Bunun nedeni, asker ile ilişkilerindeki başarısının hazzıdır" görüşüne yer verildi. Demirel'in "Köylü" olduğu belirtilen incelemede, tutumlu olduğu, Nazmiye Hanım'ın elinden çıkmayan yemekleri lezzetli bulmadığı, sıkışmadıkça olayların üzerine gitmediği, "üniformaya" karşı belli bir çekingenlik içinde olduğu anlatılarak, "Belki bu çekingenlik Türk köylüsündeki 'jandarma' imajından gelmektedir" denildi.

Özal, gözükara 'bıçkın çocuk'

Demirel'in, Turgut Özal'ın tersi özelliklere sahip olduğuna dikkat çekilen incelemede, "Demirel kente gelen köylü, Özal ise kentte doğmuş gecekondunun bıçkın çoçuğu idi. Atak ve gözükaraydı. Bir işi önce yapar. Ne yaptığını sonra düşünürdü. Üniforma ile dalaşmamaya özen gösterir, ama çekinmezdi. Üniformalıyı nasıl kafaya alacağını hesaplardı" denildi.