YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Olur, olmalıdır da...

 
Ülkede yaşayan azınlıkların çoğunluğun sorunlarına sempatiyle yaklaştıklarını belli eden hoş jestlere sahne oldu bu bayram.

 

Ülkemizdeki siyasi gerilime inat, her dinden, her ırktan ve her eğilimden insanlar arasında yumuşama artarak devam ediyor...

Bu yıl, Ramazan bayramı, Ermeniler'in Hz. İsa'nın doğum günü bildikleri günlere rastladı. İskenderun'daki Ermeni Kilisesi, pazar âyininde, bölgedeki Müslümanların bayramlarını da kutladı; rahip belediyedeki bayramlaşmaya katıldı... Ramazan içinde, İstanbul'daki bazı Hıristiyan gruplarla Mardin'deki Deyr'üz Zaferan Kilisesi Müslüman komşular için bir iftar ziyafeti verdi... Benim özel hayatımda da kendi belli etti bu yeni gelişme: Musevi Cemaati'nin öndegelen isimlerinden bir tanıdığım, telefonla, Ramazan bayramımı kutladı...

Aslında bu gelişmede şaşılacak bir yan yok; bu toprakların insanları, asırlar boyu farklarını koruyarak birarada yaşadılar. Osmanlı'da belli farklılıklar vurgulanarak korundu; günün özelliklerini taşıyan 'eşitlikçi' bir sistem getiren Cumhuriyet ise, dinî farklılıkları önemsizleştiren -dolayısıyla yakınlaşmayı teşvik eden- bir yaklaşım benimsedi. Şimdi, farkların zenginlik telâkki edildiği bir dönemdeyiz; sıkıntı bu yeni döneme uyum sağlama noktasında yaşanıyor...

Sıkıntıyı yaşayan insanlar değil, devlet... Yoksa insanlar, bu bayramın iyice ortaya koyduğu gibi, farklı olana saygılı bir hoşgörü anlayışına zaten sahipler. Devletin yapmakta nazlandığı açılımları, ters bakılacağını bile bile, kişiler ve sivil örgütler yıllardır gerçekleştiriyorlar. Diyalog iftarları, hoşgörü toplantıları sadece bir kaç yıl öncesinin gerçekleriydi; sonra hoşgörünün 'tehdit' olduğu, 'diyalog' denilenin 'tehlike' diye kayıtlara geçirildiği bir 'devlet girişimi' o gelişmenin önünü tıkadı. Hoşgörü ve diyalog ihtiyacı o kadar köklü ki, o günlerin barış taarruzuna muhatap olanlar, bugün, yarım kalan girişimi kendileri canlandırıyorlar...

Bu yıl başka ilkler de oldu. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Noel'de, Hıristiyan vatandaşların kutsal saydıkları günü tebrik eden bir mesaj yayınladı. Bir FP milletvekilinin, "Kapadokya'da kilise açılsın" teklifi duyuldu. Ara sıra devlet tâcizine uğrasalar bile, yeni kiliseler, belediyelerin hoşgörüsüyle kapılarını açık tutuyorlar...

Bilmemiz gereken gerçek şu: 28 Şubat'ın 'tehdit değerlendirmeleri' doğru olsaydı bu gelişmeler yaşanamazdı. Etrafa korku salınmasına, insanların birbirinden kuşku duyar hale getirilmelerine rağmen, farklı din, ırk ve eğilimden kişiler ile örgütler, daha da gelişen bir hoşgörü ortamını kendi elleriyle gerçekleştiriyorlar. Müslümanların sivil kuruluşları dönemin özelliği yüzünden geri durunca kiliselerin hoşgörü iftarları vermesini, Musevi Cemaati'nin diyalog girişimini sürdürmesini başka nasıl açıklayabiliriz?

Garip olan, 'çoğunluk' ile ilgili yanlışlığı olaylarla anlaşılmış tespitlerden vazgeçilmemesidir. Devlet kendi vatandaşlarıyla diyalog konusunda hâlâ isteksiz. Çeşitli düzeyden yöneticilerin Ramazan bayramı mesajlarını bir de bu gözle okuyunuz; ruhsuz, içeriksiz, yasak savma kabilinden cümlelerle dolu olduklarını göreceksiniz... Çoğunluğa karşı şefkat hisleri duymayan, önyargılarına esir düşmüş, korkuyla ayakta durabilen bir zihniyet, nasıl olacak da, milletin bütünü için geçerli bir hoşgörü ve diyalog zemini oluşturacak?

Ülkede yaşayan azınlıkların çoğunluğun sorunlarına sempatiyle yaklaştıklarını belli eden hoş jestlere sahne oldu bu bayram. Kiliselerin düzenledikleri iftar ziyafetleri, Hıristiyan ve Musevi vatandaşların Müslüman komşularının ve tanıdıklarının bayramlarını sevecenlikle kutlamaları önemli açılımlar. Bu açılımları, çoğunluğu oluşturan vatandaşlara devletin üst düzeyinin iyi niyet girişimlerinin izlemesini beklemek herhalde bir ham hayal olarak görülemez. Ne olurdu, sözgelimi Cumhurbaşkanı Demirel, bayram mesajını biraz daha içten, daha umut verici cümlelerle süsleseydi? Genelkurmay başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun mesajını okurken, "28 Şubat'tan herkes gereken dersi çıkarmış" hissine kapılabilseydik ne olurdu sanki?

İki ay sonra bir bayram daha var; umarım, Türkiye'yi daha mutlu ve geleceğinden umutlu insanların ülkesi yapacak gelişmeler bu arada meydana gelir. Neden olmasın?


11.OCAK.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...