YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Profesörün uyarısı: Malezya'ya dikkat!

 
Türker Alkan, "Dinci üniversitede kılık kıyafet özgürlüğü" başlıklı yazısında özellikle profesörlerin sakınması gereken bir muhakeme biçiminin iyi bir örneğini veriyor.

 

İki ay kadar önce İstanbul Fransız Kültür Merkezi'nde Laiklik ve Demokrasi Sempozyumu adıyla bir toplantı düzenlenmişti. Toplantıyı Milliyet adına izleyen Ruşen Çakır'ın haberini kesip bir yana koymuşum. Haberin bir bölümünde aynen şunları okuyorduk: "Paris Üniversitesi XII Hukuk Fakültesi'nden Prof. Dr. Maryse Deguergue. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden türbanlı bir öğrencinin, 'Sizin okulunuzda türbanlılar öğretim görebilir mi? Kampusa sokulur mu?' sorusuna şu yanıtı verdi: 'Bizim üniversitemizde bir düzine örtülü kız var, ama kimse farketmiyor bile, Fransa'da ilk ve ortaöğrenimde başörtüsü sorunu vardır, ancak anayasaya göre üniversiteler tamamen özgürdür. Yüksekokul öğrencileri kendi bağımsız tercihlerini yapabilen yetişkinler olarak kabul edilir.'"

Fransız profesör pek mi önemli bir hakikati açıklıyordu? Yooo... Profesörün cevabının hiçbir ilginç yanı yoktur. Fransa'da ya da herhangi bir Batı ülkesinde bir üniversite öğrencisinin kılık kıyafetine yalnızca kendisinin karar verebildiğinden hangi dolayımla olursa olsun sözkonusu edilmesi abestir. Biz de, bu "abeslik" bir kez daha ilan edilsin diye, geçen yıl STV'de Mahcupyan ve Bayramoğlu ile birlikte yaptığımız "Açık Görüş" programında bu soruyu o zaman Sorbonne'da rektör yardımcısı olan Ahmet İnsel'e yöneltmiş ve kendisinden "Fransa'da sokakta ve üniversitede giyim kuşamla ilgili olarak aynı kurallar geçerlidir" cevabını almıştık. Avrupalının gözünde böyle davranmak o kadar tabiidir ki, bunun bir "hak" olarak nitelenip peşine düşülmesi bile insanı gülümsetir. Bu o kadar tabii bir davranıştır ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi karar merciilerinin görev alanına da girmez. Bu dünyada bir üniversite öğrencisine kılık kıyafetiyle ilgili bir yorum yapacak olsanız, alacağınız (ve hakettiğiniz) tek cevap şudur: "Senin başka işin mi yok?"

Şimdi bugün bu ünlü meselemizi niçin, ne münasebetle hatırladım? Niçin olacak, Radikal'den bir profesörün, Türker Alkan'ın bir yazısı dolayısıyla. Türker Alkan, "Dinci üniversitede kılık kıyafet özgürlüğü" başlıklı yazısında özellikle profesörlerin sakınması gereken bir muhakeme biçiminin iyi bir örneğini veriyor. Yazı "Uluslararası Malezya İslam Üniversitesi"nin 1984 yılında yürürlüğe giren öğrenci disiplin yönetmeliğinden seçilmiş bazı bölümlerin ard arda sıralanmasıyla başlıyor ve şu son cümle hariç öyle son buluyor: "Bizim dinciler üniversite yönetimine el koysalar, kılık kıyafet özgürlüğü konusunda izleyecekleri yol bundan farklı olur mu dersiniz?" Böyle bir soruya ne denir? Malezya'daki bu üniversitede "evli olmayan kızlar ve erkeklerin birlikte çıkması", yemek yemesi, aynı kütüphaneyi paylaşması yasaksa ve kız öğrencilerin giyim kuşamları çok sıkı kurallara bağlanmışsa, biraz önceki soruyu niçin biz cevaplamak zorundayız? Türkiye'de yaşanan başörtüsü sorunu "Bizim dinciler"in "üniversite yönetimine el koyma" isteklerinin bir sonucu olarak mı, yoksa zaten üniversiteye dünden "el koymuş" birilerinin "kafalarını açmamaktaki" ısrarlarının bir sonucu olarak mı hâlâ çözümsüzlük içindedir?


11.OCAK.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Kürşad Bumin

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...