Tuvalet parası ve savaşların asıl sebebi

Misafirliğe gittiği evde, arkadaşıyla sohbet ediyor vatandaşın biri. Muhabbet koyu, uzun süre oturuyorlar. Bir ara tuvalete gidiyor. Çıkarken bakıyor ki evin ufak oğlu oralarda arabasıyla oynamakta. Çocuğa cebindeki bozuk paraların hepsini veriyor. Ufaklık hem sevinçli, hem şaşkın.
- Neden para verdin amca?
- Tuvaletten çıktım ya, onun için. Yoksa sizinkiler vermiyor mu?
- Yook...
- Olur mu? Adettir. Tuvaletten çıkan, evin küçük çocuğuna kapıda para verir. Bundan sonra sen de istemeyi unutma, tamam mı?
- Tamam.

Ondan sonra çocuk tuvaletten çıkan herkesten para istemeye başlıyor. Annesiyle babası, bunun bir şaka olduğunu ne kadar anlatmaya çalışsalar da nafile, çocuk anlamaya hiç niyetli değil.

İşin içinde para olunca, ufak çocuklar bile (üstelik anne-baba demeden) tavır değiştiriyorsa, büyüklerin çıkar peşinde koşmalarını ve bu uğurda kimi zaman aşırı bencillik yüzünden kırıcı olmalarını normal mi karşılamak lazımdır ne?

Firmaların kapışması, mafyaların türemesi, ihale kavgaları, alavereler, dalavereler hep bu yüzden. Savaşlar bile...

Yoksa, birbirini hiç tanımayan insanlar, niye karşılarındakini 'öldürme' yarışına girsin; her gün niye yeni yeni silah modelleri üzerinde çalışmalar yapılsın ki!..

'Ney' ve 'seki'

Mektup olsun, kitap, dergi yahut bir gazete yazısında olsun, imla ne kadar önemlidir sizin için bilemem. Benim için önemli.

Bir vatandaş, yazdığı yazıyı gösterdi. "Neyseki" diye bir kelime kullanmış, "ki"yi ayrı yazmadan.

Dedim ki "Bu bitişik olmayacak, ayrı yazman gerekir." Demez olaydım. Güya düzeltip getirdi:

"Ney seki..." haline sokmuş.

Herhalde şöyle düşündü: "Ney" diye bir kelime var, "seki" de tek başına anlamlı bir kelime. Öyleyse, ayrılması gereken yer burası olmalı.

Yasakçının mumu, nereye kadar yanar?

Yakın zamana kadar birçok sansasyona konu olan Kızılay, yönetimindeki çadırkentlere basın mensuplarının girmesini yasaklamış.

Çadırkentlerin Kızılaylı yöneticileri, görülmesini istemedikleri bir şeyler olsa gerek ki böyle bir yasağa gerek görmüşler.

Kolay olanı seçmişler. Yasaklamak bizim kolayımıza gelen ve alışık olduğumuz bir yöntem.

Fakat, nereye kadar?

Yasakçının mumu, yanıp bitinceye kadar.

Gelecek milenyuma

Şimdiden 3000 yılına mektup yazacağım.
O mektubu da kaybetsinler de göreyim!

Haksızlık

Nazım'a haksızlık ettik bugüne kadar; parsayı hep Nasır topladı...

YA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Amerikan halkının yüzde 49'u hergün kişi başına 3.3 fincan kahve içiyor.
Döllenmeden doğuma kadar bir bebeğin ağırlığı beş milyon kat artıyor.
Kâğıt parçalar ilk kez Çin'de kullanılmıştır.
Salatalık bir sebze değil, meyvedir.
İnsan terinin bir santimetrekaresi 625 tane ter bezi içerir.
Hindistan'da oyun kâğıtları yuvarlaktır.
Çocuklar baharda daha fazla büyüyor.
Dünyada 65 yaş üzerindeki insan sayısı 380 milyondur. 2020 yılında bu sayının 690 milyona yükselmesi bekleniyor.

Şampiyonluk

Hiçkimse sporda, sanatta, bilimde uluslararası bir başarımız yok diye yakınmasın. Unutmayın ki enflasyon sporunda geçen ay da dünya şampiyonu olduk!.. (Karga)

Ünlülerimiz

Tarık Dursun K., İsmail Hakkı L., Ömer Lütfi M.

---

---

« Geri Dön