FP dâvâsına yabancı ilgi

 
Dâvâyı, sadece taraf olan parti ve taraftarları değil, önemli ülkenin büyükelçisinin ilgisinin de dışa vurduğu gibi, hemen her çevre yakından izliyor.

Önemli bir Batı ülkesinin büyükelçisiyle konuşuyoruz. Evsahibi kendisi olduğu için herkesle ayak üzeri iki cümle konuşup geçiyor; ancak bir süre sonra yanıma geliyor büyükelçi ve kafasındaki konuya doğrudan temas eden bir soru yöneltiyor: "Fazilet Partisi'nin (FP) Anayasa Mahkemesi'nde görülmekte olan kapatılma dâvâsının sonucu ne olacak?" Kendisiyle konuşurken, FP dâvâsının bizim idrak alanımızın ötesinde bir ilgi çektiğini anlıyorum.

Bilen biliyor; FP'nin, ülkemize özgü sebeplerle, kapatılacağı kanaatindeyim ben. Refah Partisi'nin (RP) kapatılmasıyla sonuçlanan şartların henüz bütünüyle ortadan kalkmaması bu kanaatimde önemli bir payın sahibi. FP'nin kapatılıp ihmal edilmeyecek sayıda milletvekilinin 'siyasi yasaklı' statüsüne sokulmasının bazı güç odaklarını rahatlatacağı belli. Dahası, gücünü demokrasiden alması gereken bazı partiler ve makamların da, sırf kendi çıkarları açısından, FP'nin kapatılmasını isteyeceklerini düşünüyorum. Medya da, RP/FP çizgisine bir türlü sıcak bakmıyor; medya patronlarıyla medya üzerinde etkili kuruluşların FP'nin muhalif söylemine kızdıkları bir sır değil. Bütün bunlar üst üste konulduğunda, görülmekte olan dâvâya bakan Anayasa Mahkemesi üyelerini olumsuz etkileyen bir ortam var ülkemizde. Bunlardan hareketle, büyükelçiye, "Bana göre kapatılacak" diyorum...

Türkiye'yi yakından izleyen ülkenin büyükelçisinin uzun cevabı göz açıcı; en iyisi hiç araya girmeden duyduklarımı özet olarak aktarmak: "FP'nin kapatılması Türkiye için hiç iyi olmayacak. Depremden beri müthiş gelişmeler yaşıyor Türkiye; dünyanın ilgisini üzerinde topluyor. Helsinki Zirvesi bir dönüm noktası. Herkesin beklentisi Türkiye'yi daha da dünyaya açacak demokratik düzenlemelerin yapılması. Meclis'in çıkardığı demokratikleşme alandaki ve yabancı yatırımcıya güven veren yasalar umudu pekiştirmekte. Parti kapatmak demokratik alışkanlıklara aykırı. Eğer FP kapatılırsa, olumlu gelişmelerin bıçakla kesilmiş gibi durması kaçınılmaz. Yatırımcılar, 'Şimdi mi gelelim, yoksa biraz daha demokratikleşmesini mi bekleyelim?' diye düşünürler... Sorunları zorlamalarla değil, demokrasi içerisinde çözmeli Türkiye..."

Kendinizi benim yerime koyun: Önemli bir Batı ülkesinin büyükelçisi yanınıza kadar gelerek tek bir konuyu açıyor ve hiçbir başka anlam taşımayacak açık cümlelerle önümüzdeki günleri belirleyecek bir konuda görüş bildiriyor. Ben de, o durumdaki her gazetecinin yapacağını yaptım ve büyükelçiye, "Bunları bana yazmam için mi söylüyorsunuz?" diye sordum... Öyle ya, ikimiz arasında kalacak bir görüş alış-verişi olarak söylenmiş sözler de olabilirdi bunlar. Büyükelçi, "Bir Batı ülkesi büyükelçisi söyledi diye yazabilirsiniz tabii" diyor ve ekliyor: "Esasen bu benim kişisel görüşüm de değil; görüştüğüm bütün Batılı büyükelçiler de aynı görüşte..."

Acaba bu görüşlerini ilgili çevreler ve yetkililerle de paylaşıyor mu? "Elbette. Tabii bizim size politika dikta etme niyetimiz yok; bu açıdan sözlerime olduğundan ileri bir anlam verilmemeli. Bizim bütün yaptığımız, konunun hassasiyetini muhataplarımıza aktarmaktan ibaret. Türkiye, kendi istikbalini kendisi belirleyecek olgunlukta bağımsız bir ülke. Ancak, her görüştüğüme, bu konudaki tavrımızı iletiyorum."

Büyükelçiye, konuştuğu yetkililerden nasıl bir tepki aldığını da soruyorum. Büyükelçi, konuşup görüştüğü hemen her yetkilinin gidişten umutlu olduğunu aktarıyor. "Kapatılmaz" diyorlarmış... Gerekçe olarak da, Anayasa Mahkemesi'nin kompozisyonunun değiştiğini, esasen FP'nin kapatılan RP'den çok farklı olduğunu belirtiyorlarmış... "Parti kapatan bir ülke görüntüsü, Türkiye'nin son aylarda topladığı olumlu puanları silen bir etki yapar" demekten kendini alamıyor büyükelçi...

Geçen hafta, Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı FP ile ilgili sözlü mütalaasını sundu; bu hafta, FP kendisini sözlü savunacak... Anayasa Mahkemesi bir süre sonra toplanıp nihâî kararını verecek. RP dâvâsı bir göstergeyse, önümüzdeki ay içerisinde son noktaya gelinmesi mümkün. Dâvâyı, sadece taraf olan parti ve taraftarları değil, önemli ülkenin büyükelçisinin ilgisinin de dışa vurduğu gibi, hemen her çevre yakından izliyor. Anayasa Mahkemesi, bu defa, ülke için ciddi sonuçları olacak bir karar verecek...

Bakalım nasıl bir sonuçla karşılaşacağız?