T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Medyadan aynaya yansıyanlar

Radikal yayın yönetmeni İsmet Berkan, geçenlerde, bir gün önceki ironik başlığın yanlış anlaşılmasından yakınıyordu. Altı yıldır Van'da halıcılık yapan Ermeni asıllı bir Amerikalı, bir milyon dolar harcadığı eski bir oteli açılacak hale getirmiş. Turizm bakanlığı otelin işletme iznini âniden iptal edivermiş... Bu tür anlaşılmaz işlere şu sıralarda rastlanabiliyor: Selçuk'un eski bir Rum köyü olan Şirince'ye yerleşen Sevan-Müjde Nişanyan'ın ihya ettikleri iki ev için, kaymakamlık, yıkma kararı aldı sözgelimi. Van'daki otel olayını, Radikal, "Sözde otele baskın" başlığıyla verince, okurlar, başlığı "Utanç duyulacak kadar ırkçı" bulmuşlar... İsmet Berkan, "İnsaf yahu" demeye getiriyor, "Biz, nicedir, 'Ermeni soykırımı iddiası' önüne bile, gereksiz ve yanlış bulduğumuz için, 'sözde' sıfatını koymuyoruz..."

Benim de gülünç bulduğum uygulamalardan biridir bu 'sözde' sıfatı. Eskiden olsa herhalde 'güya' diyecektik. İngilizcesi 'so called' olmalı. Arkadan gelecek nitelemenin gerçeği yansıtmadığına işaret için ekleniyor bu sıfat... E, o zaman, niye 'iddia' diyoruz?

Latif Demirci, bir süre önce, bu yanlış kullanımı sarakaya almak için Hürriyet'e bir karikatür çizmiş... Bir meyhane tabelâsındaki "Agop'un meyhanesi" adının hemen önüne 'sözde' sözcüğünü ekleyince, tabelâ olmuş size "Sözde Agop'un meyhanesi". İyi bir espri; ancak Hürriyet yönetimi karikatürü son anda çıkartmış...

Bazı yazılar, tıpkı Latif Demirci'nin 'ironik' karikatürü gibi, son anda gazeteden çıkartılır; Türk medyası bu tür sansür işlemine pek alışıktır. Ancak, en uzun yasalaştırma maratonlarından birini gerçekleştiren Meclis'in RTÜK Yasası'nı çıkarttığı gece, şanlı şerefli Türk basını, sansür uygulamasında bir 'ilk'e tanık oldu... Milliyet gazetesi, yazarları Hasan Cemal, Melih Aşık, Meral Tamer, Derya Sazak ve Meliha Okur'un ertesi gün bütün Türkiye okusun diye kaleme aldıkları yazılarına ilk baskısında sansür uyguladı; tasarı oylanıp yasa halini alınca sansür kalktı ve yazılar son baskılarda sütunlardaki yerlerini aldı...

İnternetteki 'Medyakronik' sitesinin farkına varıp duyurduğu (7 Haziran 2001) bu olay, sansür anlayışının zaman ve şartlara göre değişebildiğini gösteriyor... Meliha Okur Mesut Yılmaz'ın eşi Berna Hanım'ı üzecek garip bir arsa satışı olayını işliyordu yazısında, diğerleri ise, istifaya zorlanan Sadettin Tantan'la ilgili olumlu görüş beyan ediyorlardı... RTÜK Yasası çıkmadan Mesut Bey'i üzecek bir şey yapılır mı hiç?

Medyakronik'in ilk kez karşılaştığımız bu yeni tür sansürü keşfi, sansürcü zihniyetin bütün dünyada 'en demokratik iletişim kanalı' olarak bilinen internete niye ters baktığını da gösteriyor: Sansürsüz yaşayamıyor adamlar... Yazarlar itiraz etmediğine göre, bu tür sansür, bundan böyle sürer gider...

Yasa çıkmadan çok önce başlayan medya organlarını 'araziye uydurma' süreci, yasalaşmadan sonra daha da hızlanacağa benziyor...

'Aktüel' dergisi, ilk sayısından itibaren 'farklı bir ses' olma çabası sergiledi. Bağlı bulunduğu '1 numara yayıncılık' ile ters düşme pahasına hem de... İlk sayılarında 'muhalefet' dozu o kadar yüksekti ki, bazı önemli yayınlara imza koyan bir meslektaş, aldığı uzun hapis cezaları yüzünden, yurtdışında yaşamak zorunda bile kaldı. Aktüel, şu yakınlara kadar, siyasetle magazini olabildiğince dengeli veren bir dergiydi.

Etibank dâvâsı sanıkları arasında bulunan '1 numara yayıncılık' patronu Ercan Arıklı, "Aktüel değişecek" komutunu vermiş dergi çalışanlarına. Gazeteciliği ağır basan bir dergi olmasında payı büyük Alev Er'e Aktüel'den yol görünmüş... Ardından, bir grup gazeteci, ya kapı gösterilerek, ya da gitmeleri teşvik edilerek, dergiden uzaklaştırılmış... "Değişecek" komutu verilen Aktüel magazin ağırlıklı olacakmış...

Medyadaki ağırlığını artıran Çukurova Grubu'nun da ciddi bir kararın arefesinde olduğu kulağıma geliyor. Ekonomik krizin en fazla vurduğu kurumlardan biri bu grup. Devalüasyon kararı alınan başbakanlıktaki toplantıya, Mesut Yılmaz'ın çağırdığı Güneş Taner, yanına Mehmet Emin Karamehmet'i de alıp gitmişti, hatırlayacaksınız... Grubun iki bankası (Yapı Kredi ve Pamukbank), televizyonu (Show), cep telefon şirketi (Türkcell) var. Akşam, Güneş ve Bulvar gazeteleri, Alem dergisi de aynı grubun... Ayrıca, atv, Sabah Grubu ve Cine-5'te de hisseleri olduğu biliniyor...

İşlere karışan bir patron değildir M. Emin Karamehmet; hatta Ankara bürosuna uğradığında, fotoğraflarının sağda-solda çıkmasından hoşlanmadığı için, patronlarını tanıyamamıştı çalışanlar...

Ancak, bir önceki pazar, Akşam'a çıkarma yapmış M. Emin Bey ve hesapları incelemiş... Gazete borçlarının arttığını öğrenince hiddetlendiğini söylüyor toplantıya tanık olanlar. Kendisi nâmına gazetelere göz kulak olan Süalp Kalleci kapıyı çarparak çıkmış... Grupta ilân edilen sıkı yönetim bütün çalışanları ekononomik açıdan etkiliyormuş... Akşam'ın fiyatını 200 bine çıkartma, Güneş'i 12 sayfaya düşürüp Bulvar'ı yeniden sulu magazin gazetesine dönüştürme kararları alınmış... Beklediği kadar 'etkili' bulmadığı anlaşılıyor gazetelerini M. Emin Karamehmet'in... Bir tanıdığı, "Öteki işlerini olumsuz etkilediğini fark etsin elden de çıkartabilir..." dedi bana.

Medyadan aynaya yansıyanlar hiç hoş değil...


11 Haziran 2001
Pazartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Yeni Şafak'a Yeni Okur ol !!! - Abone ol !!!
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED