T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Peruk özgürlüğü!

-Ne olur ne olmaz, siz ihtiyatlı olun, çantanızdan peruğu eksik etmeyin sevgili genç kızlar, hanımlar! Yolda belde, sınav kapısında veya devlet dairesinde yolunuza birileri çıkıp "böyle giremezsiniz", "böyle yürüyemezsiniz" dediğinde, "peruğum çantamda?" diyebilmek için...

Türkiye "peruklular ülkesi" olarak nitelenebilir dışardan bakıldığında...

Üniversite sınavlarına kaç öğrenci peruklarıyla girdi acaba?

Ya da üniversitelerde kaç öğrenci peruk takarak öğrenimlerini sürdürüyor?

Eğer devlet "sokakta da başörtüsü yasak" gibi bir karara varsa, milyonlarca kadın peruk takacak sokağa çıkmak için. O zaman yaşadı peruk sanayii.

Ben hep düşünmüşümdür, genç kızlar peruk takacaklarına saçlarını kazıtsalar acaba sokakta saçları kazınmış kaç genç kız veya kadın dolaşırdı? Ve Türkiye o zaman "Dazlak kızlar - kadınlar ülkesi" olurdu. O zaman özgürlük "kazınmış kafalar"la sembolize edilirdi. Şimdi peruk, özgürlük arayışının sembolü...

İlginç rekorlar kırabilecek potansiyeli olan bir ülkeyiz.

Ölüm orucundan onlarca insan ölüyor meselâ... Başka ülke hatırlamıyorum ben, bunca mahkûmu ölüm orucunda ölen... Mahkûmlar da devlet de tıkanıyor bir noktada ve rekorlar kırıyoruz.

Gene başka bir ülke hatırlamıyorum, bu kadar kadının başörtüsü olarak peruk kullanmak zorunda kaldığı.

Peruk ne?

Genç kızlar açısından bakıldığında bir başörtüsü, devlet açısından bakıldığında saç...

İkisi de kendini aldatıyor oysa. Peruk ne başörtüsü ne de saç...

Ama her ikisi de bu oyunu oynamak zorunda...

Çünkü genç kız, kendisine başka türlü eğitim hakkının kullandırılmayacağını biliyor.

Ve çünkü devlet, kendini başörtüsü yasağına mahkûm etmiş. Yani "Benim bir biçimde kızların başında başörtüsü yerine saç görmem gerekir. İsterse uyduruk bir saç olsun" diyor.

Acaba gerçekten özgürlükten yoksun olan kim? Peruk takan genç kız mı, genç kızlarını peruk takmaya mahkûm eden devlet mi? Kimin ayağında pranga anlamına geliyor genç kızların başındaki peruk?

Kimi zaman devlet adına kimileri "peruk yoklaması" yapıyorlar. "Acaba gerçek saç mı başınızdaki?" sorusu ile genç kızların saçını çeken devletlû hikâyelerinden geçilmedi bir ara. "Kül yutmaz" rolü bu. Hani şu "Hababam Sınıfı"nda, öğrencilere kopya çektirmemek için sıraların üzerine çıkan Hoca! Bizden kaçar mı havaları... Peruğun altında başörtüsü, onun altında da gerçek saç! Kim yutar bunu! Peruğu çekip alıyorsunuz... Başörtüsünü çekip alıyorsunuz. Aaa! Bir de bakıyorsunuz altından genç kızın saçları çıkmıyor. Ne çıkıyor? Kazınmış bir baş! Ya da Türkiye'de özgürlüğün resmi!

Utanç verici.

Kadınların peruk takmak zorunda kaldığı bir ülke gibi görünmek!

Avrupa Konseyi'nden bir heyet gelse, sınav yapılan binaların kapılarında dursa ve "peruklu-başörtülü genç kız sayımı" yapsa... Sonra da "İşte Türkiye'de eğitim özgürlüğü" diye bir rapor sunsa... Sayın İsmail Cem, nasıl savunurdu bu rapor karşısında ülkemizi? "Nasıl içinize sindiriyorsunuz bu garip oyunu sayın Bakan?" diye sorulsa ne derdi?

İnsanların kendi kendisi olmalarına izin verilmeyen bir düzen...

Düşüncelerini söyledin al sana 312... Özgürce giyindin al sana eğitim yasağı. Al sana devlet kınaması...

"Peruk oyunu"na katılmayı her şeye rağmen içlerine sindiremeyen genç kızların bir bölümü, sınav kapısından geri döndüler pazar günü. Ağlayanlar oldu içlerinde... Eminim, ülkelerinin kaderine ağlamışlardır kendilerinden önce. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı'nın gazetecilerin önünde dudak dudağa karısıyla öpüştüğü bir ülkede, kendi kendileri olarak yaşayamamalarına kahretmişlerdir.

"Peruk oyunu"na katılmayanlardan bir bölümü "Kızım olmadan asla" der gibi "başörtüm olmadan asla" diyerek okullarını bıraktı geçen senelerde... Türkiye "peruk takmayı reddedip okulu bırakan genç kızlar" sayımında da rekor kırar eminim. Genç kızların bir bölümü yurt dışına gittiler okumaya... Kanada'da, Avusturya'da kimse onlara "başörtüsü - saç - peruk kontrolü" yapmadı. "Giyim-kuşam ve eğitim özgürlüğü arayışıyla yurt dışına giden genç kız" sayımında da rekor kırar Türkiye... "YÖK başörtüsü yasağını uygulamıyor diye kaç yabancı üniversiteye 'denklik yasağı' getirdi?" sorusu da eminim herkesi şaşırtıcı sonuçlar verir...

"Türban konusu çözüldü!"

İşte böyle çözüldü türban konusu!

Peruk takıp sınava giren genç kız, şuna karar veriyor aslında: Bu yasak devam edecekse, ben daha yıllarca peruk takacağım. 4-5-6 yıl üniversite hayatında ve ondan sonra 60 yaşına kadar iş hayatında... Devletle ilişkide ağaracak peruklarım!!!

Peruğa göz yuman devlet şu hesabı yapıyor aslında: Hele bir peruk noktasına gelsinler, ondan sonrası kolay. Peruğu göstermeye alışan saçını da göstermeye alışır! Ne hesap ama!

"DİNCİ" CUMHURBAŞKANI

Cumhurbaşkanı Sezer, RTÜK yasasını Melcis'e iade etti. 18 safya içinde sayılan gerekçeler, tasarı görüşülürken bizim de içinde bulunduğumuz çok geniş bir özgürlükçü çevrenin eleştirileri ile aynı. Cumhurbaşkanı, tekelleşmeyi, cezaların büyüklüğünü, basın özgürlüğünün yaralanacağını, cezaların keyfiliğe yol açacağını ve internet alanındaki eleştirileri teker teker saymış.

Bu, RTÜK tasarısına muhalefeti "dinci basının gayreti" diye suçlayarak Cumhurbaşkanı'nı etkilemeye çalışan kesimin hüsranıdır. Onların tutarlı olabilmesi için şimdi Sayın Cumhurbaşkanı'nı "dinci, İslamcı" diye ya da "dincilerin oyununa gelmek"le suçlamaları gerekiyor. Yanlış hesap, bu defa Çankaya'dan döndü. Dileyelim Meclis bu sağduyu uyarısını dikkate alsın.


19 Haziran 2001
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED