T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kem gözlere şiş...

Doğan Medya Grubu'na (DMG) galiba nazar değdi. Gazeteleri hazırlayanların morali bozuk olmalı...

Dünkü Radikal sözgelimi. Şimdi Milliyet'i yöneten Mehmet Yılmaz'ın "En beğendiğim üç yazardan biri" dediği Mine Kırıkkanat'ın yazısı yerinde yoktu. Radikal'e köşe yazan, Milliyet'e haber yollayan çalışkan bir gazeteci Mine Hanım; dün, köşesinde, şu kısa açıklama yer alıyordu: "Yazarımız Mine G. Kırıkkanat'ın bugünkü yazısını, rahatsızlığı nedeniyle, yayımlayamıyoruz."

Muhtemel bir 'sansür' olayı ile karşı karşıyayız. Gazetesinin 'rahatsız' olduğunu iddia ettiği Mine Hanım, dün, kanlı-canlı ve oldukça sağlıklı göründü gözüme. Fransız Canal-5 televizyonunun yabancı gazetecileri bir konu üzerinde tartıştırdığı programında, Belçikalı, Kanadalı ve Faslı gazeteciler yanında, Radikal ve Milliyet mensubu olduğu özenle belirtilmiş Mine Kırıkkanat da vardı. Programı sunanla tatlı tatlı didişti, ben de zevkle izledim... Televizyona çıkabilecek kadar kendisini zinde hisseden birinin yazısı 'rahatsız olduğu' gerekçesiyle çıkmıyorsa, bu işte bir bit yeniği ararım ben...

Son günlerde 'sansür' yeniden moda oldu. Basın Konseyi başkanı sıfatını da taşıyan Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi'ye, "Ben bu sütunda kendi görüşümü değil, gazetenin görüşünü yansıtıyorum" demesine yol açan garip gelişmeden söz etmiyorum. Ya da, 'liberal' bilinen yazarların, basın özgürlüğü alanını daraltan, dünyada 'tek' olmamıza yol açacak biçimde internet kullanımını zorlaştıran, 'faşist' ilkeler dayatan RTÜK Yasası hakkında çoğu kez suskun kalmalarını, yazdıklarında insana "Kel alâka?" dedirten ayrıntılarda gezinmelerini de... Bunlara alıştık artık...

Kast ettiğim düz 'sansür'... RTÜK Yasası'nın Meclis'te görüşüldüğü son gece, Hasan Cemal, Derya Sazak, Meral Tamer, Melih Aşık ve Meliha Okur'un yazıları sayfalardan çıkartıldı. Meliha Okur, nereden aklına geldiyse, ANAP liderinin eşi Berna Yılmaz'ın Raif Zıhnalı'ya sattığı villasını konu edinmişti; diğer yazarlar ise bir gün önce istifa etmiş Sadettin Tantan'ı övmüşlerdi. Mesut Yılmaz'ın 'gönül borcu' gözüyle baktığı RTÜK Yasası'nın geçeceği gece gönlü kırılabilirdi o yazıları görünce... RTÜK Yasası Meclis'ten geçtikten sonra, Hasan Cemal, Melih Aşık, Derya Sazak, Meral Tamer ve Meliha Okur, sadece şehir içlerindeki okurlarına ulaşabildiler...

Dün, birinci sayfasından "Okunmak için alınan gazete" başlığıyla Milliyet'i öven yayın yönetmeni Mehmet Yılmaz'ın yazısında 'sansürlenen yazılar' konusuyla ilgili tek bir satır yoktu... Herhalde soran olmadığı için, okur temsilcisi Yavuz Baydar da konuyla ilgilenmemişti... 'Okunmak için' alındığı iddia edilen gazeteyi alan okurlar, bu beş yazarın, sütunlarının o gün boş kaldığını fark etmemiş olabilirler mi gerçekten? Milliyet'in ünlü beş yazarının yazıları onbinlerce okura ulaşmıyor ve okurlar bu durumun farkında bile değiller... Olur mu olur...

Milliyet yönetmeni Yılmaz'ın övgü yazısında, en çok, , "Seçkin yazarlarımızın yorumları, Türkiye'nin düşünsel ufuklarına bir referans olacak, Türkiye Milliyet okuyacak, gerçeklerin farkına varacak" cümlelerinden keyif duydum...

Ve grubun 'amiral gemisi', yani Hürriyet... Radikal ve Milliyet de patronları Aydın Doğan'ın Alman Cumhurbaşkanı Johannes Rau ile, Frankfurter Allgemeine Zeitung'a göre 'devlet prokolü uygulanarak' görüştüğünü yazdılar; ancak 'fikri tâkip' ilkesini uygulayıp haberleri uzatan sadece Hürriyet oldu... Grubun diğer gazeteleri ilk günden sonra ilgi yitirdiler; 'amiral gemisi' ise, Aydın Doğan ile Ertuğrul Özkök'ün Berlin temaslarına günler sonra bile yer vermeye devam ediyor...

Berlin'de 'devlet protokolü' ile karşılanan, Cumhurbaşkanı Rau'nun kendi eliyle ikramlarına muhatap olan 'iki seyyah' Almanya'dan ayrıldı; Alman medyası haklarında yayın yapmaya devam ediyor... Başkentte çıkan Berliner Morgenpost gazetesi de, Aydın Doğan'ın Alman başkentindeki görüşmelerini 'resmi temas' olarak tanımlamış... Yüksek tirajlı, ciddi bir gazete bu.

Gazete, nereden duyduysa, Aydın Doğan'ın Almanlar tarafından 'uyarıldığını' yazmış; Hürriyet, haberlerinde bu ayrıntıya yer vermedi. En iyisi, Berliner Morgenpost'un haberini, Türkiye gazetesi muhabiri Mesut Yeter'in cümlelerinden okumak:

"Almanya'nın başkenti Berlin'de bir dizi resmi temasta bulunan DMG yönetim kurulu başkanı Aydın Doğan'ın, bu görüşmeler esnasında, Hürriyet gazetesinin izlediği saldırgan yayın politikası yüzünden uyarıldığı ortaya çıktı.

"Federal Alman hükümet sözcüsü Uwe Carsten başta olmak üzere, İçişleri Bakanı Otto Schily ve Cumhurbaşkanı Johannes Rau ile biraraya gelerek görüşmeler yapan Aydın Doğan'ın uyarıldığı haberi Berlin Brandenburg eyaletinin yüksek trajlı ciddi gazetelerinden Berliner Morgenpost'da yer aldı. Ayhan Bakırdöğen imzasıyla cumartesi günü piyasaya çıkan nüshasının 'medya' sayfasında yayınlanan haberde, Aydın Doğan'ın zaman zaman gazetenin çizgiyi aşan yayınlar yaptığını kabul ettiğine yer verildi. Doğan, söyleşide 'Eğer gazetemiz agresif (saldırgan) bulunuyorsa, bunu gelecekte değiştiririz ve daha değişik üslupla ortaya çıkabiliriz' ifadesini kullandı."

Allah kem gözlerden saklasın; nazar arkalarından tâkip ediyor, baksanıza...


19 Haziran 2001
Salı
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED