T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Ah, bir vakit İstanbul!

'Eski İstanbul' deyince, üç bin yıllık geçmişe sahip olan şehrin ille de bir dönemi gelir akla: Onu bir dünya şehri kılan Osmanlı dönemi. O dönemin dokusunu, kokusunu aktaran Ali Rıza Bey'in yazıları Kitabevi'nce yayınlandı

Yaklaşık üç bin yıllık tarihi bir geçmişe sahip olan İstanbul, uzun yıllar Bizans İmparatorluğu'na başkentlik yapmış olmasına rağmen asıl kimliğini ve dünya şehri olma özelliğini, fetihten sonraki dönemde Türk dehasıyla edindi. Bir tarihi ve / ya da geçmişi, tüm gerçekleri ve detayları ile 'yaşayan' bir 'zaman' dilimi olarak aktaran metinler ise hatıratlar oldu. İstanbul'u İstanbul yapan pek çok şeyi, yaşandığı dönemin atmosferi içinde aktaran hatıratlar, işte bu nedenle hep çok kıymetli metinler olarak görüldü.

Eskiyi yaşatanlar

Eski İstanbul'u ve onun temsil ettiği gündelik hayatı âdeta canlı bir tablo hâlinde bizlere sunan, 'İstanbul efendisi', 'İstanbullu', 'şehir uşağı' ve 'şehrî' kavramlarını tanıtan Çaylak Tevfik, Ahmet Rasim, Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey, Musahipzade Celâl, Sermet Muhtar Alus, Reşat Ekrem Koçu, Haluk Şehsüvaroğlu, Samiha Ayverdi, Said Naum Duhanî, Çelik Gülersoy gibi şahsiyetler verdikleri eserlerle geçmişle bugün hatta gelecek arasında köprü vazifesi gördüler. Ancak bunlar arasında Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey'i ayrı bir yere koymak gerekiyor.

1842-1928 arasında yaşayan ve Osmanlının son döneminde uzun yıllar Balıkhane Nazırlığı (Bugünkü Balık Hali Müdürlüğü) görevinde bulunan Ali Rıza Bey, Türk basın hayatında eski İstanbul yaşayışı ile ilgili en detaylı bilgileri veren ilk isim. 1921-1925 arasında başta Peyâm-ı Sabâh olmak üzere pek çok gazete ve dergide "On Üçüncü Asr-ı Hicrî'de İstanbul Hayatı" genel başlığı altında yazdığı yazılarda, doğum törenlerinden eğlencelere, eski devlet adamlarının hayat tarzlarından, meraklarından esrarkeşlere, tulumbacılardan gezinti yerlerine, tarikatlardan ticaret hayatına, ramazan âdetlerinden balıklara kadar eski İstanbul hayatını bütün yönleriyle bulmak mümkün. Ali Rıza Bey bu yazılarıyla bizi tanımadığımız, bilmediğimiz, ancak bu şehir içinde, eski İstanbul'da yaşanmış, hüküm sürmüş bir âleme götürüyor.

Gündelik hayatıyla İstanbul

Özellikle İstanbul folklörüne, halk inançlarına, saray yaşantısına, İstanbul'da yaşanmış bazı aşk maceralarına, klâsik müziğimize ait bilmediğimiz pek çok yeni bilgiye ilk elden bu yazılarla ulaşıyoruz. Bu yazıların bir kısmı 1973 yılında Niyazi Ahmet Banoğlu tarafından toplanıp yayımlanmış olmasına rağmen ihtiyaca cevap vermekten hayli çok uzaktı. Ali Rıza Bey'in yazıları, meraklıları tarafından bilinmesine, pek çok eserde kaynak olarak kullanılmasına rağmen yıllardır okuyucuyla buluşmayı beklemişti. İşte nihayet, "Eski Zamanlarda İstanbul Hayatı" başlığıyla Kitabevi Yayınları arasında piyasaya çıktı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim elemanlarından Dr. Ali Şükrü Çoruk'un yayına hazırladığı eser Takdim, İstanbul Muharriri Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey, Eski Zamanlarda İstanbul Hayatı (Metin), Bibliyografya ve İndeks bölümlerinden oluşuyor.

Takdim'de eseri okuyucuya tanıtan Ali Şükrü Çoruk, çalışmayı yaparken izlediği yolu belirtiyor ve günümüz insanının eski İstanbul hayatına karşı takındığı tavırlar üzerinde duruyor. Prof. Dr. Ali Birinci'nin İstanbul Araştırmaları (Bahar 1997) dergisinde yazdığı "İstanbul Muharriri Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey" başlıklı yazı eserin ikinci bölümünü oluşturuyor ve yazarın hayatı anlatılıyor. "Eski Zamanlarda İstanbul Hayatı" bölümünde ise Ali Rıza Beyin yazıları kendi içinde sınıflandırılarak, yazarın koyduğu başlıklara müdahale edilmeden veriliyor.

Bu başlıklardan bazıları şunlar: İstanbul Çocukları -Kadınlar Alemi - Mahalle Kahveleri, Mahalle İhtiyarları -İstanbul Sefilleri ve Kopuklar, Köşklüler, Esrarkeşler, -Halk Sırtından Geçinenler -Turuk-ı Aliyyenin İstanbul'da İntişarı -İstanbul Halkının Tenezzüh ve Eğlenceleri -Ramazan Adetleri -İstanbul Esnafları -Tiryaki Çarşısı, Tiryakiler Hayatı -Balık Muhasebeleri -Saray Adetler -Kibar Konakları -Ricâl-i Sâbıkaya Ait Bazı Menkıbeler -Bazı Aşk Maceraları.

Kapak tasarımından baskısına kadar İstanbul'un hakettiği bir titizlikle hazırlanan 442 sayfalık eser, İstanbul sevdalıları için vazgeçilmez bir başvuru kitabı olacak nitelikte. Kitabevi Tel: 0212 512 43 28

Bir ırmak gibi aktı aktı hayat

Eskiden İstanbul'da "Bir çocuk üç yaşına geldiğinde validesini, altı yaşına geldiğinde pederini sevmeye başlar. On yaşında tatil günlerini, on altı yaşında güzel elbise sever. Yirmi yaşında mahbubeye meyleder. Yirmi beş yaşı tecavüz ettikte zevce tedarikine teşebbüs eder. Kırk yaşında evladına kesb-i muhabbet, altmış yaşına vasıl olduğunda muhabbetini kendisine tahsis eyler" derlermiş. Çoçuklar mahalle aralarında, cami avlularında, mezarlık tarlalarında körebe, esir almaca, topaç çevirme, pilav pişti, çaylak yavrum kapamazsın, uzun eşek, adım atlama, varan bir, aşık atma, ceviz açma oynarken, kadınlar hem ev işleri, hem de kaynana dırdırıyla uğraşıyorlardı. Bu arada kadınlara mahsus işler yapanları da unutmamak gerek. Yazmacılık yapanlar, iğ ile iplik büküp, tezgahta dokumacılık yapanlar, ufak çocukların arkasını haşamat edenler, kurşun döküp, çocukların korku damarını basan, dalaklarını kesen, kel çocukların ve memleketinden yeni gelmiş küçük Çerkez cariyelerinden başları kel olan kızların saçlarını yolup muacele edenler.. Bir de çengiliğe heves saranlar. En kazançlı sanayiden biri de ebelikdi. Mahallenin ağır başlı, orta yaşlı halkı ekseriya ihtiyar kahvehanelerine çıkarlardı.

 
Kuveytli ressamdan muhteşem sergi

Modern bir masal: SHREK
Cannes Film Festivali'nde, 48 yıl sonra Altın Palmiye için yarışan ilk çizgi film ünvanını alan Shrek, okulların tatil olmasıyla birlikte gösterime girdi. Bilgisayar teknolojisindeki gelişmelerle zenginleşen Türkçe dublajlı filmde, Mehmet Ali Erbil ve Okan Bayülgen seslendirme yapıyor. William Steig'in aynı adlı çocuk kitabından uyarlanan Shrek'in yönetmenliğini Andrew Adamson ile Vicky Jenson üstleniyor. Filmin konusu şöyle: Eski zamanlarda çok uzaklardaki bir bataklıkta Shrek adlı yeşil renkli ve kötü huylu bir canavar yaşamaktadır. Tek başına yaşadığı bataklığının bir gün canını sıkan peri masalı karekterlerinin işgale uğramasıyla bütün düzeni bozulur. Şhrek bataklığını kurtarmak için önce prenses Fiona'yı ejderhanın elinden kurtarmak zorundadır.
Feliciano sahnede seyirci ayakta
Porto Rikolu sanatçı Jose Feliciano, 4. Uluslararası Boğaziçi Festivali kapsamında İstanbul'da muhteşem bir konser verdi. Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'ndaki konserde Feliciano, müzikseverlere unutamayacakları bir gece yaşattı. Uzun yıllar dillerden düşmeyen şarkılarını gitar ve orkestra eşliğinde seslendiren 5 Grammy Ödüllü sanatçı, tiyatroyu tamamen dolduran seyirciler tarafından uzun süre alkışlandı.
29 Haziran 2001
Cuma
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED