T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bir temenni, bir açıklama

Dinç Bilgin'i götürürlerken bileklerine kelepçe taktılar mı acaba? Taktılarsa gerçekten üzülürüm. Bir ara, Türkiye'nin en güçlü adamlarından biriyken, "Hayatımda en çekindiğim şey" demişti Dinç Bey, "Bileklerimde kelepçe, DGM'ye götürülmektir..."

Bu cümleyi sarf ettiği sırada, grubuna almak istediği bir gazeteciyle konuşuyor ve yayına hiçbir müdahalede bulunmadığını anlatıyordu. Aklına, konuştuğu gazetecinin de bir yazısında işlediği, 'Tayfun Talipoğlu Olayı' gelmiş olmalı ki, durdu ve o cümleyi söyleyiverdi.

Abdullah Öcalan'la Roma'da görüşen gazeteciler arasındaydı Tayfun Talipoğlu, döndüğünde işine son verildi. Dinç Bilgin, seyahat masraflarını karşıladığı Talipoğlu'nun getirdiği malzemenin, o günün şartlarında, sorun olacağı kanaatindeydi. Başına geleceğini hiç düşünmediği yayıncılık dışı bir sebeple DGM'ye düştü şimdi Dinç Bey; umarım, götürürken bileklerine kelepçe takmamışlardır...

Bir açıklama

Geçenlerde bir dâvette karşılaştığım Ertuğrul Özkök, beni görür görmez, "Yazdığın yanlış" demişti. Dediğini noter eliyle bir 'cevap ve düzeltme metni'ne çeviren avukatı Erem Turgut Yücel'in 'düzeltmesini' sizlerle paylaşacağım.

Noterden çektiği düzeltme metnine vekâletnameyi de eklemesi sayesinde öğrendim; avukatı, Hürriyet'ten ilişiği kesilen Seçkin Türesay'ın da vekiliymiş. Düzeltmem istenen yazıda Seçkin Bey'in de adı geçiyordu, Hürriyet'ten ilişiği kesilenler arasında... Hürriyet yönetimi, gazeteye uzun yıllar hizmet vermiş Türesay'la birlikte, yazarlar Zeynep Atikkan ve Oya Berberoğlu'nun da gazeteyle ilişkisini kesmişti. "Eğer tensikatta ben de olacaksam, istifamı şimdiden kabul et" diyen Zeynep Atikkan'a, "Hayır, sen benim en tuttuğum yazarlardansın" demişti Ertuğrul Özkök. Eşi Oya Berberoğlu'nun yazılarının kesildiğini, Enis Berberoğlu, Ayşe Arman'dan duymuştu... Bir şey daha yazmıştım: Ertuğrul Özkök, tanıdığı yayın yönetmenlerini telefonla arayarak, "Bizim işten attıklarımıza kapılarınızı sıkı sıkıya kapayın" tavsiyesinde de bulunmuştu...

Avukat Yücel, cevap ve düzeltme metninde, konuya müvekkili Ertuğrul Özkök gözüyle bir açıklama getiriyor. (Öteki müvekkili Seçkin Türesay gözüyle getireceği açıklamayı daha fazla merak ederdim, doğrusu. TK)

Yazımın içeriğinde Ertuğrul Özkök'e yönelik 'haksız itham ve iddialarda' bulunduğumu yazmış Özkök'ün avukatı. Bazı yazarların işlerine onun son verdiği ve arkalarından telefon edip işe alınmamalarını istediği 'tümüyle gerçek dışı' iddialarmış.

Şu paragraflar avukat Eren Turgut Yücel'in açıklamasından:

"Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Sayın Ertuğrul Özkök uzun yıllardır basın câmiasında yöneticilik yapan bir gazetecidir. Yaşanan son ekonomik kriz nedeni ile bazı gazeteci ve yazarların işine son verilmesi Ertuğrul Özkök'ün şahsi tasarrufu değildir. Hürriyet gazetesi gibi kurum kültürü yerleşmiş gazetelerde bu tip tasarruflar icra kurulu ve yönetim kurulunda görüşülüp karara bağlanır. Sayın Ertuğrul Özkök'ün bu olaya katkısı, yönetim ile ilgili kararların alındığı kurul toplantısında kullandığı oy ile sınırlıdır.

"Özellikle Sayın Ertuğrul Özkök'ün işten çıkarılan kişilerin yeniden iş bulmalarını engelleyecek girişimlerde bulunduğu iddiası, kişilik ve onuruna ağır saldırı teşkil eden haksız bir ithamdır. İşine son verilen kişiler yıllarca birlikte çalıştığı arkadaşlarıdır. Sayın Ertuğrul Özkök'ün kişiliği, dünya görüşü ve mesleki anlayışı çalışma arkadaşlarının bundan sonraki iş hayatlarını engelleme değil destekleme, gereğince yardımcı olma yönündedir. Her kim aksini iddia etmekte ise, iddiasına şeref ve haysiyeti ile sahip çıkmak ve ispat etmek ile yükümlüdür."

Avukat Yücel, beni, Hürriyet yönetmeninin "Bizim işten çıkardıklarımızı siz de almayın" sözünü sarf ettiğini ispata çağırıyor. Bunu nasıl yapacağımı da bildirirse memnun olurum. Bir tartışma vesilesiyle Hürriyet telefonlarının dinlendiği ortaya çıkmıştı, o tarihten beri ek tedbirler alındığını sanıyorum; orası bir çıkmaz sokak. Yardım isteyeceği fazla 'yayın yönetmeni' de yok piyasada; bildiğim kadarıyla, Yeni Şafak hariç tutulursa, Aydın Doğan Grubu (ADG) dışında yayın yapan sadece iki gazete var... O iki yönetmenin, öne çıkıp, "Evet, bana söylemişti" demeleri mi gerekiyor yoksa?

Benim daha kestirme bir yalanlama yöntemi önerim var: Hürriyet'in işlerine son verdiği, herbiri değerini kanıtlamış Seçkin Türesay, Zeynep Atikkan ve Oya Berberoğlu'na ek olarak, Ertuğrul Özkök'ün medya grubu başkanlığını da yaptığı ADG gazetelerinden çıkartılan Umur Talu, Nilgün Cerrahoğlu ve Şahin Alpay, bildiğim kadarıyla, hâlâ 'işsiz' statüsünde gazeteciler... Beni yalanlamak için, avukat Yücel'in "Ertuğrul Özkök'ün arkadaşları" saydığı bu değerli meslektaşların bir yerlerde yazmaya başlamalarını beklemek gerekiyor...

Ben yaptığım yanlışların düzeltilmesine her zaman açığım. Avukat Erem Turgut Yücel'den bir ricam olacak: Bundan sonra göndereceği açıklamalardaki iddiaları öteki müvekkili Seçkin Türesay'a doğrulatması... En doğrusu, Ertuğrul Özkök'ün, bundan önce olduğu gibi, avukat aracılığına başvurmadan, derdini doğrudan bana aktarmasıdır; bu sütun bundan sonra da onun kendini savunmalarına açık...


1 Nisan 2001
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED