YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

"Musul Kadısı"nın zaviyesinden Karadeniz'de Nuh Tufanı

Jacques Barzun-Henry F. Graff ikilisi tarafından yazılıp, ilk kez 1957'de yayımlanan, sırasıyla 1970, 1977, 1985 ve 1992'de yeniden basılan The Modern Researcher adlı kitap, 1993 Tübitak Yayın Komisyonu Kararı ile yayım listesine alınıp 1996'da Fatoş Dilber'in çevirisiyle ve Modern Araştırmacı adıyla yine TÜBİTAK tarafından Türk okuyucularının istifadesine sunulmuştu.

Kitap -adından da anlaşılacağı üzere- çağdaş bir araştırmacının sahip olması gereken vasıfları, araştırmaları esnasında hangi teknikleri ve nasıl kullanacağı, iddialarını nasıl kanıtlayabileceği, hatalardan nasıl kaçınacağı, düşüncelerini nasıl ortaya koyacağı, ulaştığı sonuçları nasıl yazacağı ve yayımlayacağı, vb. bir dizi ayrıntılı teknik ve yöntemden söz etmekte, çeşitli örnekler vermek suretiyle de tavsiyelerini okurları için daha anlaşılır kılmaya çalışmaktadır. Kitabın girişinde bir mektuptan, bir Türk görevlisinin bir İngiliz'e yazdığı bir mektuptan bahisle 'istatistik ilmi' hakkındaki görüşleri açıklanır:

- İngiliz Arkeolog Layard, Ortadoğu konusunda yazmış olduğu bir zamanların tanınmış kitabında, bir Türk görevlinin bir İngiliz'in sorusuna verdiği yanıtı içeren mektubunu yayımlamıştı. Mektup şöyle başlıyordu: "Meşhur dostum, Ciğerparem! Benden istediğin hem zor hem yararsız. Bütün ömrümü bu memlekette geçirdiğim halde, ne evleri saydım ne de yaşayanların sayısını araştırdım. Kimin, katırına, kimin, kayığına neler yüklemiş olduğuyla hiç ilgilenmedim. Hepsinden öte, bu şehrin tarihine gelince, İslâm'ın kılıcı buralara gelmeden önce gâvurun ne haltlar yediğini, ne işler karıştırdığını ancak Allah bilir. Bunları araştırmanın bize bir yararı olmaz. Dostum, kuzum! Sizi ilgilendirmeyen işlere karışmayınız. Sefa geldiniz hoş geldiniz: Selâmetle gidiniz."

Bakınız, kitabın yazarları bu mektuptan hareketle bilimadamlarına nasıl akıl veriyorlar?

- "Bu devlet memurunun hiç yıllık rapor hazırlamadığı ortada. Nazik bir dille vermekten kaçındığı üç şeye dikkat edin: (1) nüfus istatistikleri, (2) iş raporları ve (3) tarih. Günümüzde hangi alanda olursa olsun bu üç tip bilgi bulunmadığı takdirde yaşam durur."

"Türk görevlisi" olarak anılan kişi, devrin Musul Kadısıdır ve arkeolog kılığındaki İngiliz istihbaratçısına nazik bir dille istediği bilgileri veremeyeceğini soylemektedir. Bunu bilmeyen (!) "Modern Araştırmacı" kitabının yazarları, durumun artık değiştiğini, Türk görevlilerinin modernleştiklerini (!) söylüyorlar:

- Bugünün Türk memuru nargilesini bırakıp, minderinden inmiştir ve İçişleri Bakanlığı adına hane saymakla uğraşmaktadır. Topladığı rakamlar daha sonra devlet istatistikleri olarak yayımlanır ve Modern Türkiye konusunda ödev yapan bir üniversite öğrencisinden, bu ülke ile ticaret yapmak isteyen yabancı bir iş adamına kadar birçok araştırmacı tarafından başka raporlar yazılmak üzere kullanılırlar."

Ne ilginçtir ki bu mektup Ernest Renan tarafından 1883'de verdiği bir konferans sırasında da kullanılmış ve Modern Araştırmacı'ların "elinde nargilesi minderinde oturan (cahil ve tembel) bir Türk" (The Turkish official of today has dropped his hookah, leaped from his coshion) tasvirini yapmalarına sebep olurken, garib bir biçimde Renan da Musul Kadısı'nın, "tevekküle dayanan bir cehalet içinde sırtüstü yatıp dinlendiğinden" (le but de l'humanité, ce n'est pas le repos dans une ignorance résignée) söz etmiştir.

"Bilimadamı" kılığındaki istihbarat elemanlarının Osmanlı topraklarında cirit attıklarını ve "arkeolojik araştırmalar" adı altında stratejik (!) değer taşıyan bilgiler topladıklarını bilen Musul Kadısı gibileri bütün zorluklara rağmen onları başlarından savmaya çalışıyorlardı. Batı medyası da her türlü yalana başvurarak Musul Kadısı gibi dürüst insanları "bilim'e karşı olmak"la suçluyorlardı. (II. Abdülhamid Batılılar kendilerinden bu tür izinler istediklerinde mecburen karşı çıkamaz ve fakat el altından da bölgenin idarî sorumlularına gerekli uyarıları yapardı.)

Dün Güneydoğu'da, bugün Karadeniz'de araştırma yapan bilimadamlarının "Nuh Tufanı" bahanesinin arkasına sığınması ve bu vesileyle kamuoyunu heyecanlandıracak flaş haberlerle dikkatlerin başka taraflara çekilmesi, işte bu nedenle bana Musul Kadısı'nın hikâyesini hatırlattı.

Musul Kadısı bugün yaşasaydı, muhtemelen şöyle derdi: "Evlâdım, böyle boş işlerle uğraşmayınız, hadi evinize dönün de bizleri daha fazla meşgul etmeyin!"

Niçin kimse bu "Nuh Tufanı" işini ciddiye al(a)mıyor dersiniz?


2 ŞUBAT 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Dücane Cündioğlu

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...