T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Habur ve Kars kapısı yetmez kapatın bütün kapıları...

Türkiye Barzani'ye çok kızdı ve Habur sınır kapısını kapattı. Sebep: Orada bir Kürt devleti tezgahlama ihtimali var.

Devlet hızını alamadı, şimdi de eylül ayının başından itibaren mazot ticaretini durduracak.

Böylece geçiş parasından mahrum kalacak olan Barzani'ye zarar vermiş olacak.

Barzani de bu baskılar karşısında yola gelecek!..

Öte yandan, çoğu Güneydoğulu yüzbinlerce vatandaş iyi kötü bir geçim kaynağı olan bu ticaretten mahrum kalacak.

Ekonomik krizlerle iyice yoksullaşan bölge insanı yine göç etmek için yollara düşecek.

Bu işten kimin daha fazla zarar göreceği ortada.

Devlet bir gösteri uğruna kendi insanını bir kere daha harcıyor.

Gerekçe her zamanki gibi güvenlik.

“Türkiye, kendi güvenliği için sınırlarının ötesinde bir Kürt oluşumuna müsaade edemez” mantığı sonunda bir bumerang gibi geri tepiyor.

Bu manasız politikanın zararını Türkiye'ye ve Türkiye insanı çekiyor.

Türkiye, Kuzey Irak'taki Kürt oluşumuna şimdiye kadar niye engel olamadı?

Kuzey Irak'taki Kürt bölgelerinin gelişmesi, oradaki yönetimlerin organize olmaları, refah seviyelerini iyileştirmeye başlamaları yeni değil ki.

Yıllardır devam eden bir süreç bu... O bölgede yaşayan 4-5 milyon Kürt, Saddam'ın baskısından uzakta, ABD'nin ve uluslar arası camianın desteğiyle bir yandan gelişiyor, bir yandan da Saddam sonrası için kendi geleceğine ilişkin güvenceler arıyor.

Türkiye, Kuzey Irak'ın ABD'nin desteği ile ayakta durduğunu ve ABD'nin bu bölgenin gerek Bağdat yönetimince, gerekse bölgedeki diğer yönetimlerce tehdit edilmeyecek bir yapıya kavuşmasını istediğini bilmiyor mu?

Elbette biliyor.

Öyleyse şimdi Barzani pasaportlara Kürdistan damgası basınca, Kerkük ve Musul'dan sözedince mi Türkiye için bir tehlike oluşturuyor?

Elbette Türkiye'nin son tepkisi yine göstermelik olmaktan öte değil. Türkiye Ermenistan'a da çok kızıyor. Kars ve Iğdır'daki iki kapıyı da kapalı tutuyor.

Amaç Ermenistan'ı yola getirmek.

Doğru. Ermenistan, bir çeşit blokaj uygulaması olan bu politika nedeniye her yıl yüzmilyonlarca dolar zarara uğruyor.

Ya Türkiye'nin ve Türkiye insanının uğradığı zararlar. Seçim safarisine çıkan gazeteciler yine bir gerçeği keşfetmişler.

Yıllardır kapalı olan Ermenistan kapılarının kapalı olduğunu yazıyorlar.

Amaç yine güvenlik. Amaç yine güç kullanarak, baskıyla bir devleti dize getirmeye çalışmak.

Türkiye, Azerbaycan'a hoş görünmek için Ermenistan'ın Karabağ'daki işgalini gerekçe olarak gösteriyor. Oysa iki ülke, bu meseleyi halletmek için görüşmelere başladılar bile.

Ermenistan'ın bir kabahati daha var.

'Sözde Ermeni katliamı'ndan bahsediyor. Öyleyse kapatalım kapıları...

Zararını kendi insanımız çekermiş, sınır illerinin bu sınır ticaretine çok ihtiyaçları varmış, kimsenin umurunda değil.

Türkiye'nin sınırdaş ülkelerle ticaretinin devede kulak oluşunun da bu anlayış içinde bir yeri bulunmuyor. Varsa yoksa göstermelik bir güvenlik anlayışı.

“Kapatın, kapatın kapıları, her tarafımız düşmanlarla cevrili.”

Ermenistan ve Kuzey Irak kapıları kapalı da diğerleri normal mi çalışıyor? Ne gezer? İran, Suriye kapıları da sorunlu. Oralarda da sağlıklı bir ticaret akışı yok.

Devlet bu ülkelerle türlü nedenlerle ticaretini geliştirmiyor ama, bölge halkının da sınır ticareti yaparak üçbeş kuruş kazanmasına müsaade etmiyor.

“Yoksulsun sen, yoksul kal” anlayışı güvenlik gerekçesine bağlanıyor. Heyetler gidip geliyor, bakanlar, yetkililer görüşüyor. Bir sonuç yok.

İran'la ticaret hacmimiz bir milyar dolar. Belki Suriye ile o kadar bile değil.

Neden? Milli Güvenlik Kurulu güvenlik endişesi ile frene basmış bir kere.

Bu ülkeler düşmanımız olarak ilan edilmiş.

Bütün Avrupa İran'la alış veriş yapıyor, Suriye İMF sürecine girip hızla Batı ülkeleri ile ticari ilişkileri geliştiriyor olsa da farketmez.

Bu politika kolay kolay değişmez.

Ya Kuzey Irak...

Hemen her türlü tüketim malı Türkiye'den gidiyor. Bu bölge'nin Türkiye'den başka dünyaya açılma noktası yok gibi.

Kürt liderler bile dış gezilerine, yakınlığı nedeniyle Diyarbakır Havaalanı'ndan başlıyorlar.

Öyleyse bu düşmanlık niye.

Türkiye yanıbaşında, kendisine bu denli bağımlı ve her zaman yakın olmaya hazır bir Kürt oluşumuna şimdiden sıcak bakıp, onunla ekonomik ve diplomatişk ilişkilerini geliştirmeye çalışırsa bundan kazançlı çıkar.

Kaldı ki, orada yaşayan Kürtlerin bir bölümün akrabaları sınırın ötesinde, Türkiye'de yaşıyor.

Kuzey Irak'ta yaşayan Kürtlere düşmanca davranmak, sonuçta sınırlarımız içinde yaşayan Kürtler'e yönelik tavrı da belirliyor.

Düşmanlık ve kuşkulara dayalı bir güvenlik anlayışı belki soğuk savaş günlerinde geçerliydi. Ama günümüzde, iletişim, serbest ticari ilişkiler ve insanların birbiriyle temasına dayalı bir anlayış geçerli.

Türkiye kapılarını sadece Avrupa'ya değil, Doğu ve Ortadoğu'ya da açmalıdır.

Güçlü devlet olmanın yolu kuşku ve korkulardan arınmaktan geçiyor.


19 Ağustos 2002
Pazartesi
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED