T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Rodos'ta konuşulmayanlar...

Ertuğrul Özkök haklı, 'komplo' kurmak için gözlerden ırak bir yere gitmek yeterli; Frankfurt'a veya Rodos'a kadar zahmet etmeye gerek yok... “Özer Çiller ile Türk politikasını etkileyecek bir kumpas kurmak için Rodos'a gitmek” ithamlarına karşı savunmasını dinledim Özkök'ün önceki gün ve kendisine hak verdim... Bazıları, gerçekten de, olayları haddinden fazla büyütüp esrarengizlikler katarak, ülkemiz kültür, sanat ve iş dünyasına katkıları bulunan insanları yıpratmaya çalışıyorlar...

DYP liderinin eşi Özer Çiller, öyle dört gün bir yatın güvertesinde oturup pazarlık yürütecek bir insan da değil üstelik. İçi içine sığmayan, tez canlı biri Özer Bey; lâfın fazla uzamasından hoşlanmadığını da biliyorum. Bir başka özelliği ise “Leb” denilmeden “Leblebi” diyebilmesidir... Bu sebeple, Rodos'ta, bazılarının sandığı gibi, “Eşine söyle ANAP'la ittifak yapsın, biz de DYP'yi seçimde destekleyelim” türü bir teklife mâruz kalacak duruma düşürmez kendini Özer Çiller... Kaldığında da, bunu, 'ahlâksız teklif' olarak reddeder...

“Rodos'ta ittifak pazarlığı” senaryosu yazanların yanıldığı bir nokta da şu: Gündemde ANAP ile DP arasında 'ittifak' oluşturulması gibi bir madde yok bugün; o yarının gündem maddesi... Daha âcil olan konu, 3 Kasım erken seçim sürecinin durdurulmasıdır... Senaryo yazanlar, bugünün âcil gündem maddesi ile, o maddenin gereği başarıyla yerine getirildikten sonra 'en uygun zamanda' yeniden pişirilecek bir seçim öncesinde söz konusu olacak 'ittifak'ı karıştırıyorlar...

Rodos'ta, yapmamışlardır ya, Özer Çiller ile Aydın Doğan arasında bir 'pazarlık' geçmişse, bu, 'ittifak' değil, 'seçimi erteletmekle sonuçlanacak yeni bir iktidar' arayışı üzerinde olmuştur...

Rodos günlerini, “Yüzdük, güldük, eğlendik” diye özetleyen Ertuğrul Özkök'ün ve “Burada ne kararlar aldığımızı artık sütununda okuruz” diye beni tahrik eden Milliyet yönetmeni Mehmet Yılmaz'ın, o dört gün boyunca 'sağlık kürü' yaptıklarından ben de eminim. Aydın Doğan'ın 'genişletilmiş ailesi' içerisinde yer alıyor onlar; Aydın Bey her işine 'genişletilmiş aile' fertlerini sokmaz... Olmamıştır, ama olduysa, pazarlık Özer ve Aydın beyler arasında olup bitmiştir...

“Olmamıştır” dememin sebebi, pazarlığın, ancak iki siyasetçi arasında geçtiğinde bir anlam taşıması... Özer Çiller DYP liderinin eşi olabilir, ama DYP, liderinin eşine partiyi ilgilendiren konularda pazarlık yapma yetkisi tanımış mıdır bakalım? Sordurdum, DYP çevreleri, “Böyle bir şey olamaz” cevabını verdiler...

Hadi, Özer Çiller'in 'eşi adına' böyle bir pazarlığa taraf haline geldiğini bir an için düşünelim, ülkemizin en büyük medya grubunun patronu olan Aydın Doğan politikacı değil ki? Star gazetesinin iddiası, Rodos'ta 'DYP ile ANAP arasında ittifak' konusunun pazarlık edildiği... Af edersiniz ama, Aydın Bey ANAP'ın nesi oluyor? Böyle bir pazarlığın Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz, veya aile fertleri eliyle yürütülecekse, Özer Çiller ile Turgut Yılmaz arasında yapılması gerekmez mi? Aydın Doğan'ın işi yok da, Mesut Yılmaz adına pazarlık yürütecek... Yok canım, daha neler...

O yüzden, ben, “Pazarlık yapılmadı” diyen Ertuğrul Özkök'e hak veriyorum...

“Bugünün gündemi ittifak değil seçimin ertelenmesi” dedim ama, Hürriyet yönetmeninin savunmasını dinledikten sonra artık o konuda da kendime güvenim kalmadı. DYP kaynakları, “Bizim partimizin oyu yüzde 21” deyip duruyorlar. Oyunu bir misli artırıp Meclis'e birinci parti olarak girmeyi elinin tersiyle neden itsin DYP lideri?

“Seçim başarısından bu kadar emin olan bir parti, 'Kamuoyu yoklamasında bizi baraj altı gösterdi' gerekçesiyle bir anket şirketi aleyhine dâvâ açmazdı herhalde” diyenler de var... Ancak, ben, her söylenene inananlardan olduğum için, tıpkı “Rodos'ta yalnızca yüzdük, eğlendik” diyen Ertuğrul Özkök'e inandığım gibi, DYP'nin seçim başarısı iddiasına da hak veriyorum...

Bu durumda, Rodos'taki tatili yakından izleyen ve görüşmelerde neler konuşulduğunu bana aktaranların verdiği bilgilere itibar etmem mümkün olamıyor. Kusura bakmasınlar. Onlara göre, Rodos'ta, Özer Çiller ile Aydın Doğan arasında, seçimi erteletme yönünde başlatılacak girişimleri “Türkiye'nin yoğun gündeminin altından kalkacak yeni bir hükümet formulü” kisvesine büründürmek amaçlı bir pazarlık yapılmış... Güya, “Mesut Bey'i Tansu Hanım'ın başbakanlığını kabule biz ikna edelim; DYP ve ANAP'a İsmail Cem'in YTP'sini de ekleyerek kurulacak hükümeti, seçimi hiç istemeyen bir partiyi de dışarıdan destek vermeye yönlendirerek güvenoyuna kavuşturalım” demiş Aydın Doğan...

İnanmadığımı söyleyegeldiğim için senaryoyu biraz daha açmamda mahzur olmaz herhalde; neticede, Mehmet Yılmaz ve Ertuğrul Özkök'le birlikte sizler de gülersiniz: Rodos'taki buluşma genel hatlarıyla mutabakatla bitmiş. Tek dikenli konu Kemal Derviş'in Tansu Çiller'li yeni hükümette eski koltuğunu koruması olmuş... Taraflardan biri buna itiraz etmiş... Bir de, Özer Bey, “Ya, erken seçime şartlanan toplum aşırı tepki gösterirse...” diye bir itirazda bulunmuş... Karşı taraf, “Biz bunu hallederiz” demiş... Hürriyet yönetmeninin “Olmadı” dediği pazarlık bu haftadan itibaren uygulamaya konulacakmış...

Siz de benim gibi yapın, Ertuğrul Özkök'e hak verin...


19 Ağustos 2002
Pazartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED