T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Vay canına!..Demek bu kadarı da oluyormuş!

İlginç bir bor macerası... Prof. Dr. Nuri Saryal ODTÜ eski rektörlerinden. Aşağıda anlattıkları çok önemli. Anlattığı olaylar, onun rektörlüğü zamanında cereyan etmiş

Prof. Dr. Nuri Saryal, 28 Mayıs'ta, Nuri Akkaş'a gönderdiği mektupta gerçekten "çok ilginç" gelişmelerden bahsediyor. Mektup şöyle:

"Sevgili Adaşım,

"Scientific American"da çıkan yazıyı okumuştum ve sana yazmak niyetinde idim, artık farz oldu. 1979 Mayıs ayında, yani yirmi üç yıl önce Azerbaycan Bilim Akademileri Başkanı Hasan Abdullayev tarafından Azerbaycan'a davet edilmiştim.

Yapılan araştırmaları gösteriyorlardı, bir ara "şimdi göreceklerinizin fotoğrafını çekmemenizi ve soru sormamanızı, anlatılanlarla yetinmenizi rica ediyoruz" dediler. Yüksekçe duvarlarla çevrili bir avluya girdik. Ortada yaklaşık 3 metre çapında parabolik bir ayna, odak noktasında tek parça silisyum kristali olduğunu söyledikleri yaklaşık otuz santimetre çapında karmaşık yapıda bir cisim. Aynayı, güneş ışınları kristal üzerinde toplanacak şekilde çevirdiler. Bir anda kristal göz kamaştıracak kadar aydınlandı. "Bakın" dediler, "bu kapta saf su var, bu ince boru ile kristale pompalanıyor, kristalde sıcaklık 3000 santigrada yakın, su hidrojen ve oksijene ayrışıyor, yüksek hızla dönen gazlar merkezkaç kuvveti ile birbirinden ayrılıyor. Ortadan hidrojeni alarak gördüğünüz gazometreye dolduruyor, kenarda kalan oksijeni atmosfere salıyoruz. Hidrojeni BOR ile birleştirip "bor hidrür" elde ediyoruz. Bunu otomobil yakıtı olarak kullanmak amacındayız." Çok heyecanlanmıştım.

Ankara'ya gelir gelmez ODTÜ Kimya Bölümü'ndeki arkadaşlardan bu konuda yararlı bilgiler aldım. Ertesi gün aksam üzeri bir subayın benimle görüşmek istediğini söylediler, kendisini kabul ettim. Benden Bakü'de gördüklerim hakkında ayrıntılı bilgi istedi, anlattım. Hafta geçmemişti, Almanya Federal Cumhuriyeti Büyükelçisi beni "bir bardak şampanya içmeye" sefarete çağırdı, gittim. Biraz sohbetten sonra, Bakü'de gördüklerimi anlatmamı rica etti. Haberin ne çabuk yayıldığına hayret ettim, anlaşılan konu çok önemliydi.

Daha önce Moskova Büyükelçimiz'in "davete karşılık vermeniz protokol gereğidir" telkinine uyarak, Hasan Abdullayev'i Ankara'ya, ODTÜ'ye davet ettim, kabul etti, geleceği Aeroflot uçağını bildirdi. Esenboğa'ya araba gönderdim, uçaktan çıkmadı, daha sonraki iki uçaktan da çıkmadı ve bir daha da kendisinden haber alamadık. Aylar sonra, Türkiye'ye gelen bazı Azeriler'den, Abdullayev'in Türkiye'ye hareketinden bir gün önce, oğlu gibi sevdiği damadına, bir otomobilin çarparak öldürdüğünü, kazanın tertip olması ihtimalinin bulunduğunu, bunun KGB'nin sıkça uyguladığı bir yöntem olduğunu, kendisinin bütün görevlerinden istifa etmeye zorlandığını ve inzivaya çekildiğini öğrendim. Bir sure sonra da vefat ettiği haberi geldi.

Bakü'den döndükten iki ay sonra, Temmuz ayında kendi arzumla rektörlükten ayrılıp önce Stuttgart Teknik Üniversitesi'ndeki yakın dostum Prof. Hane'nın enstitüsüne gittim. Geldiğimin henüz haftası dolmamıştı, dostum bana, "Sen Baku'de Borhidrur ile otomobil yakıtı yapılmasına yönelik çalışmalar görmüşsün, bu yeni bir şey değil, şu anda Stuttgart caddelerinde tam altı Mercedes araba demir hidrürle deneme seferleri yapmakta" dedi ve elime bir de Mercedes Firması'nın bu konudaki bir broşürünü verdi. Yirmi uç yıl önceki olaylar sanırım konunun önemini fazlası ile vurgulamakta.

ODTU Kimya Bölümü'müzde Sayın Kızılyallı'nın ve diğer arkadaşlarımızın konu üzerinde çalıştıklarını duymak beni memnun etti. Bakü'deki çalışmalardan, acımasız Moskova yönetiminin müdahalesinden sonra ne kaldı, bilmiyorum ama Azerbaycan'la yapılacak bir işbirliği, bana sorarsanız çok verimli olur, zira bizden bir şey gizlemiyorlar, acık kalplilikle iş birliğine her zaman hazırlar.

Son bir not:

Akkaş adaşımın belirttiği gibi, yakıt bugün pahalı olabilir ama yakın gelecekte yeni yöntemlerle çok ucuzlayacaktır. Bor, Türkiye'yi geleceğin Arap Yarımadası yapabilir (aklımızı kullanırsak). Hidrojen elde etmek için gerekli enerji kaynağı ise, otuz beş yıldır bilinen, Almanya'da Julıch'de geliştirilmiş olan ancak "yeni teknoloji" diye satılan helyum soğutmalı küresel yakıtlı nükleer enerji santralleri olacaktır. Selam ve sevgiler.
Prof ..Dr. Nuri Saryal"


18 Haziran 2002
Salı
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED