AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
||
|
|
HALE KAPLAN ÖZ
Türkiye'de zaman zaman gündemden düşse de hiçbir zaman güncelliğini kaybetmeyen bir konu deprem. Ben oyunu izlerken asıl konunun, özelde deprem ama genelde tüm korkularımız olduğunu gördüm. Oyun sizce temelde neyi tartışıyor? Oyunun ana temasının güvenlik sorunu olduğunu düşünüyorum. İnsanların korkularını giderebilmek, güvenli bir yaşam sağlamak uğruna aldıkları önlemlerin gülünçlügünü sergilemek. Kendilerini göstermek, bir anlamda ayna tutmak. Bu ana temanın yanısıra pek çok ikincil tema var: İnsanların yalnızlığı, sevgisizliği, iletişimsizliği, bencilliği, sadece kendini, yakın çevresini kurtarmaya çalısması.. Bir de insanlararası ilişkilerdeki deprem var tabii. Ailenin sarsılması, ailedeki fayın yırtılması. Oyundaki depremin her sarsıntısı, insanın kendi içinde sarsıntıya yol açıyor ve yüzleşme sürecini başlatıyor diyebilir miyiz? Doğru. Asıl deprem insanların içinde oluyor. İnsan ilişkilerinde oluyor. Ölümle burun buruna gelmenin doğurdugu panik çaresiz bir çırpınışa neden oluyor. Geçmişle ilgili bir hesaplaşma ve geleceğe dönük bir yeniden başlama, kendini yenileme isteği doğuyor. Yazarın bütün bu çelişkileri çok ustaca dile getirdiğini düşünüyorum. Oyunun türü, daha doğrusu olaylara mizahi yaklaşımı, insanların deprem gibi çok ciddi, çok ürkütücü bir olaya, paniğe kapılmadan, biraz eleştirel bir bakış açısıyla bakmasını sağlıyor. Oyunda seyirci kendini görsün, kendiyle hesaplaşsın, nerede yanlış yaptığını farketsin ve belki bundan böyle daha başka türlü davranmaya yönelsin istedik. Modern insanın, korkularının ardında aradığı ve komplo teorileri üreterek oluşturduğu antisemitik kuşkuları oyunda yer buluyor. Acaba bu "yeni tür korkak" insanın üretiminin ardında da ABD ve İsrail mi var? Bütün kötülüklerin ardında ABD ve İsrail'i aramak, kendi suçunu gizlemek, başkasının üzerine atmak gibi hastalıklı bir davranış biçimi olabiliyor. Bu konunun bu oyunla fazla bir ilgisi yok. Tek cümleyle değiniliyor sadece. Fay Hattı'ndan medya ve fısıltı gazetesi de payını alıyor. İnsanların panik, depresif, kendi içine kapanmış sorgulamadan uzak halinin oluşumunda medyanın payı nedir? Medya genelde insanları uyuşturmaya, hosça vakit geçirtmek adına insanların kafalarını boşaltmaya, önemli sorunlardan uzaklaştırmaya çalışıyor. Dinin kitleleri uyuşturmaya yönelik afyon oldugu söylenmişti. Çağımızda bu görevi medya mı üstleniyor acaba? Bugünün insanının iç huzura varması bu ortamda zor görünüyor. Sizin bunu sağlamak için tavsiyeleriniz nedir? Araştırmak, sorgulamak, ezbercilikten kaçınmak, insan aklının gücüne inanmak, sürekli kendini geliştirmek, kendi küçük sorunlarını bir kenara koyup toplumu düşünmek, kendi mutluluğunu toplumun mutluluğu içinde aramak... Mutlak bir iç huzuru olamaz zaten. Kimi zaman huzursuzluk daha üreticidir. İnsanı daha ileri götürür. Daha doğurgandır. Tarih boyunca kültür ve sanat ortamına bakarsak en büyük sanat eserlerini en huzursuz sanatçıların yaratmış olduğunu görürüz. KÜLTÜR HARİTASI
Prof. Mehmet Bekaroğlu'nun Türkiye'de İnsan Hakları Sorunu semineri saat:10.00'da Mazlumder İstanbul Şubesi'nde.
Salih Tuğ, M.Akif Aydın, Hayrettin Karaman ve İsmail Kara'nın katılımıyla İslami Araştırmalar ve Prof. Muhammed Hamidullah adlı panel saat: 11.00'de İRCİCA'da. Tel: 0212 2591742
Şemseddin Özdemir'in Değişim Sürecinde Müslümanlar semineri bugün ve her cumartesi Araştırma ve Kültür Vakfı'nda. Tel: 0212 6311385
Hüseyin Goncagül'ün çocuklara Teneffüs'ü 11:00'de Muammer Karaca'da. Tel: 0212 2524456
|
|
|