AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Saddam'ın sarayında Hanuka

Türkiye’de ve başka ülkelerde epey Musevi dostum var, ama uyaran olmazsa dinî bayramlarını kutlamak aklıma gelmiyor; kabahatliyim... Buna karşılık, İstanbullu bir Musevi dostum, Ramazan ve Kurban bayramlarında hiç aksatmadan benim bayramımı kutluyor. Her seferinde mahçup ediyor beni...

Musevilerin en kutsal bayramlarından Hanuka’yı kutlamakta olduklarını Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in yayımladığı mesaj sayesinde öğrendim. Haber bir tek Zaman gazetesinde yer aldı. İsterseniz haberin bütününü oradan aktarayım:

“Cumhurbaşkanı Sezer Musevilerin Hanuka Bayramı’nı kutladı: / Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Musevilerin Hanuka Bayramı dolayısı ile bir kutlama mesajı yayınladı. Sezer, mesajında Türk Musevi toplumunun bayramını kutladı. / Bayramların insanları birbirine yaklaştıran, günlük sıkıntılardan uzaklaştıran, topluma umut veren özel günler olduğunu belirten Sezer, Musevi vatandaşların Hanuka Bayramı’nda yaşadığı coşkuyu paylaşmaktan sevinç duyduğunu ifade etti.

“Museviler her yıl 21-29 Aralık arasında geçen 8 günü Hanuka (Hanukkah) Bayramı olarak kutluyor. MÖ 167 yılına uzanan bayram, o dönemde Yahudilerin Kudüs’ü ele geçirerek, daha önce kapatılan Büyük Mabed - Bet Amikdaş’ı kurtarması sırasında yaşanan bir olaya dayanıyor. Mabette devamlı yanması gereken altın ‘Menora’ kaybolunca yerine başka bir madenden yapılmış Menora kondu. Menora’da yakılacak yağın hazırlanması için sekiz güne ihtiyaç vardı. Mabedin bir köşesinde bulunan yağ ise Menora’yı bir gün yakacak kadardı. Ancak o bir günlük yağ 8 gün boyunca yandı. Bu olaydan sonra her yıl 21-29 Aralık arasındaki 8 gün Yahudilerce ‘Hanukiya Bayramı’ olarak kutlandı.”

Tarihte yaşadıkları zorluklar, katlandıkları meşakkatler Museviler için olağanüstü önemli; zaten bayramlarının büyük bölümü o günlerin yâdıyla ilgili. ‘Masada’ türü efsanelerin mânevî yapıları üzerinde derin etki yaptığı dinî bir topluluk Museviler; bilinç altları, “Az kalsın yok olacaktık” hissini sürekli yaşatıyor onlara... Asırlar boyunca, “Gelecek yıl Kudüs’te” diyerek büyüttüler çocuklarını ve epey bir süreden beri de Kudüs merkezli bir devletleri var...

Nereden aklıma geldiyse, “Acaba” diye düşünmeye başladım, “Amerikan işgal güçlerinin bir parçası veya geçici yönetimin üyesi olarak Irak’ta bulunan Museviler Hanuka bayramlarını nasıl kutluyorlar?”

Öyle ya, Amerikan ordusunda dinî ayrımcılık yok; “Bir Arap ülkesidir, itiraz ederler” düşüncesiyle silâh altındaki Amerikalı Musevilerin Irak’a gönderilmemesi düşünülemez. Birinci Körfez Savaşı (1991) sırasında, Amerikan ordusu, çadır kiliseyle birlikte sinagog da taşımıştı bölgeye... Suudluların itirazlarına rağmen, o ülkedeki askerî üslerde de Museviler için ibadet yerleri bulunuyor...

Merakımı gideren haberle ‘Jewish Week’ gazetesinde karşılaştım: Hanuka Bayramı Irak’ta da kutlanmış bu yıl... Hem de çok sembolik bir yerde: Saddam Hüseyin’in en çok kullandığı sarayda... Dahası, Saddam Hüseyin’in tahtının bulunduğu odada... Hanuka Bayramı’nın sembolü olan Menora kandilini New York’tan Bağdat’a kadar, Irak Geçici Yönetimi’nde (IGY) hukuk danışmanı olarak çalışan bayan avukat Carole Basri götürmüş... 20 kg ağırlığındaymış dokuz kollu kandil. Saddam’ın sarayı, Bağdat’ın düşüşünden sonra, IGY’nin merkezi üssü görevini ifa ediyor...

‘Hanukiyah’ da denilen Menora kandili Hanuka bayramının simgesidir. Kısa bir süre New York’un Brooklyn semtinde kalmıştım; Hanuka günlerinde evlerin çoğunda dışarıdan görülecek biçimde yakılırdı dokuz kollu kandil... Kandilde, sekiz gün süren Hanuka’nın her günü için bir kol bulunur, ortadaki dokuzuncuya da Şamaş denir. Önce Şamaş yakılır, onunla da diğer kandiller... Bayağı önemli bir ritüeldir bu...

Bağdat’a götürülen dev Menora kandilini halen New York ve Yafa’da hayatını sürdüren Oded Halamy adlı heykeltraş yapmış; Halamy, Irak’ta doğmuş, ailesi 1951 yılında İsrail’e göçmüş bir Musevi sanatçı... Kandili Bağdat’a götüren Carole Basri’nin büyük dedesi de vaktiyle Bağdat’ın başhahamıymış... “Saddam’ın kendisi için inşa ettirdiği kraliyet sarayında Iraklı bir Musevi tarafından yapılmış kandilin yanması çok sembolik bir olay” diyor Bn. Basri... O kandili, zahmete katlanıp Bağdat’a kendisinin götürmesi de ayrıca sembolik bence...

Şu sıralarda olan-biten bir çok gelişme sembolik. Bn. Basri’den kandili Bağdat’a getirmesini rica eden kişi Saray’ın en üst dinî yetkilisi Albay Frank E. Wismer III, heykeltraş Halamy’e yazdığı mektupta bunu açıkça belirtmiş zaten: “Makabîler Kudüs’ü yeniden fethedip mâbedin kutsallığını bozanların pagan ibadetine son verdiklerinde Museviler ne yaşamışlarsa, bugün sarayda çalışan personel de, şu sırada, aynısını yaşamakta... Hanukka bizim kurtuluşumuzu hatırlamamıza yarıyor, ama ortak deneyimimiz burada, Bağdat’ta gerçekleşiyor...”

‘Hanuka’ sözcüğü, İbranicede, ‘adamak’ veya ‘sadakat’ anlamlarına geliyor. Bir Musevi kaynak, “Yahudiler bir kez kendilerini inanç ve eylem yoluyla yüksek dinî ve beşerî ülkülere adadılar mı, Musevilik güç kazanır; dinimizi ve halkımızı güçlü kılma zorunluluğu her zaman için gereklidir” diyor...

Saddam’ın sarayında bugün dördüncü Hanuka kandili yanıyor olmalı.


22 Aralık 2003
Pazartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED