|
|
ÖMER ÇAKKAL
Kürtçe parça okumak, solo albümlerimde bir gelenek değil. Kürtçe benim anadilim değil zaten. Dolayısıyla tam diyalektiğiyle Kürtçe kullanımım hiç söz konusu olmadı. Grupta ise arkadaşlar tarafından çalıştırıldıktan sona Kürtçe okuyordum. Çünkü bu benim politik duruşumla ilgili birşeydi. Şimdilerde Kürtçe müziğin önündeki engeller büyük ölçüde kalktı. Kürtçe bilen sanatçılar bunu zaten yapıyorlar. Yani bu konuda benim misyonum tamamlanmış gibi. Önce Yorum'da, 1990'dan itibaren ise Kızılırmak Grubu'nda hep bir ideolojinin ya da kitlenin sesi oldunuz. Bir kesim tarafından dinlenilme, oraya hapsolma korkusu yaşamadınız mı hiç? Hayır öyle bir korku yaşamadık. Duruşumuz belli çünkü. Şarkılarımıza da daima o pencereden baktım. Başlangıçta bizi, daha çok bizim gibi düşünenler dinledi. Ama zamanla bizim gibi düşünmeyenler de Kızılırmak ya da İlkay Akkaya dinlemeye başladı. Bu da güzel birşey tabiî. Bu açıdan öyle bir kaygı yaşamadım hiç. Sonuçta biz kendimizi böyle ifade ediyoruz. 'Beni başkaları da dinlesin' endişesi de gütmediniz mi? Hayır. Öyle bir endişem olsaydı, bu kez onlara hitap etmek için ne yapayımın derdini güderdim. Bu, benim çizgimden sapmam anlamına gelirdi. Ve de hiç dürüstçe olmazdı. Bizi başkalarının dinlemesi, kendiliğinden gelişen bir süreç. Toplumların birbiri içinde erimeye yüz tuttuğu son yıllarda, ülkemizde de ideolojiler bir kenara bırakıldı. Yorum ya da Kızılırmak'ın geçmişteki eylem havasında geçen konserleri yok artık. Bu sonuç, sizi ya da müziğinizi bir kenara itti mi ve buna karşılık siz, çevreden merkeze yaklaşma yolunu tercih ettiniz mi? Her insan dönüşüyor tabiî. Hani bir söz var, Âşık Daimi'nin: 'Cahiller kendini aklar, kamiller özünü yoklar.' Olaylara böyle baktığınız zaman daha insancıl oluyor. 'Kendimle barışığım ya da hiçbir şeye pişman değilim' diyenlere inanmıyorum ben. Bu konuda genel olarak bakış açım bu. Konserlere gelince, hâlen o ses getiren konserler sürüyor. Bu konserlerin basına yansımaması, eski havanın dağıldığına işaret olmamalı. İdeolojiler konusunda şöyle düşünüyorum: Tüm dünyada sisteme karşı gelme iddiasındaki tüm hareketler, fikirlerini ciddi temellere oturtmak zorundalar. Bir de günümüzde haktan, hukuktan, adaletten bahsetmek çok demode oldu. Bunlardan söz etmeye başladığınızda size 'Bırak şimdi bunları' diyorlar. Artık yükselen değer hazcılık. Ve bu dünyanın sonunu getirecek. Toparlayacak olursam, biz merkeze yaklaşmadık, merkez bize yaklaştı. Ben özgürlük dediğim için, Kürtçe okuduğum için ceza alıyordum. Şimdi yine aynı şeyleri yapıyorum ama bunlar suç olmaktan çıktı. TRAVMALAR SEVGİ DOĞURDU Sizi hayranlıkla takip eden büyük bir kitle var. Aralarından bazıları oldukça fanatik. Dinleyici kitlenizle kurduğunuz bu iletişiminin temelleri nasıl atıldı?
Kızırlırmak'ın kuruluşu sırasında Doğu'da bir çatışma hali vardı. Bu süreçte biz durduğumuz nokta itibariyle, çok rahat çalışamadık. Konserlerimiz birçok defa engellenmeye çalışıldı ya da engellendi. 8 yıl böyle geçti. Dinleyicilerimizin albümlerimizden haberdar olması bile, bir fısıltı yoluyla oldu. İşte bu toplumsal travmaların yaşandığı dönemde konserlerde bir araya gelemesek bile, bizi takip eden insanlarla gerçek bir dost ilişkisi oluştu aramızda. Ben bu sevgiyi ona yoruyorum.
|
|
|