AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Sabah sabah...

Saat sabahın 07.00'si, elimde Pazar gazeteleri televizyon ekranının karşısındayım. Ekranda bir İngiliz televizyonunun canlı yayını var. İngiliz askerleri Umm-Kasr'da üç beş ağaçla çevrili bir evi hedef alarak ateş düzenine geçmişler. Canlı yayın ekibi de aralarında. Kamera arada bir epeyce uzakta olan bir araca dikkatimizi çekiyor. Arkasından şuna benzer yorumlar: "İngilizler aracın dost kuvvetlere ait olup olmadığını araştırıyorlar." Muhabir, bıraz önce yoluna devam eden İngiliz askerlerine üç beş ağaçla çevrili uzaktaki evden ateş açıldığını söylüyor. Saat 07.30'u geçti, bekliyoruz.... Ufukta birkaç askerî araç ve hemen ardından bir tank belirdi. Saat 08.00 oldu, ikinci bir tank da burnunu gösterdi... Canlı yayın ekibi tanklar hakkında bilgi veriyor; "Abrams" markalı tanklarmış bunlar... Saat 08.30'u geçti; bilmem kaç milyon dünyalı bir Pazar sabahı işin nasıl sonuçlanacağını bekliyoruz. Nihayet, dakika dakika izlediğimiz bir tank atışına şahit olacağız... 1,5 saatten fazla bir zaman geçti, muradımıza halen eremedik... Anlaşıldı bu iş çok uzayacak. Televizyonun sesini kısıp gazetelere gözatalım...

Umm-Kasr'daki operasyonun nasıl sona erdiğini kaçırdım. Ama öğleye doğru okurlarımızdan Rezmi Rahmanlı'nın e-postası düştü. Rahmanlı, "CNN, NTV ve kısmen STV ekranında Umm-Kasr'daki yıkılan binaya giren Amerikan tankının teslim bayrağı çeken iki Irak askerinin üzerinden geçtiği görüldü. İkinci tank da üzerinden geçti. Üçüncü tank ise perdeleme yaptı. (...) Katilliği ifşa ediniz!" diyordu.

Söylediğim gibi ben "operasyon"un sonunu kaçırdığım için bu sahneleri gözlerimle görmedim. Ama okurumuz olayın böyle sonuçlandığını söylüyor....

* * *

Gazete 23 Mart tarihli sayısına "Tam gaz Bağdat" manşetini uygun görmüş. Altında hemen bir fotoğraf; binlerce zırhlı araçtan oluşan "Öncü Amerikan Birlikleri" direksiyonu Bağdat'a kırmış çölü aşıyor... Gazete ziyadesiyle memnun; "zafer" belki yarından da yakın...

* * *

Gazetenin açıkça gözlenen memnuniyeti 16. sayfaya gelince "şımarık" bir hal de almış: "Bağdat'a ezan sesi altında bombardıman". Gazetenin Bağdat muhabiri bildiriyor: "Saddam'ın saraylarının hedef alındığı önceki günkü bombardımandan sonra dün akşam saatlerinde Bağdat yine bombalandı. Bu sırada camilerden ezan sesleri yükseldi ve ardından felaket hallerinde okunan teşrik tekbiri verildi." Olsun, ne mahzuru var... İlk hedefimizi ilan etmedik mi: "Tam gaz Bağdat".

* * *

"Ezan sesi altında bombardıman"ı okuyunca aklıma son Cuma namazından sonra atılan şu pek yerinde slogan geldi: "Savaşa karşı küresel intifada". Bu slogan çok yerinde bir slogan, çünkü madem ki artık çağ "küreselleşme" çağıdır, o halde intifada da küreselleşme! Hep güçlüler küreselleşecek değil ya...

* * *

Gazete utanmadan "Savaş filmi gibi" diyor... Ballandıra ballandıra anlattığın "bütün bombaların anası" başında patlasa ben görürdüm senin "savaş filmi gibi"ni....

* * *

Zararlı bir televizyon kanalı var. Allahtan zararı sadece "kablolu" alıcılarına... Bu malûm kanal habercilikte iddialı olmadığı için şu zor zamanda kendisine "kışkırtıcılık" rölünü uygun bulmuş. Stüdyoda gevezelik sürerken ekranın altından da şu laflar geçiyor:

"Manken- İslamcı- Solcu koalisyonundan etkilenen Ankara yanlış karar aldı.
"Ankara'nın beceriksizliği nedeniyle Kuzey Irak'taki kontrolümüzü kaybediyoruz.
"Devlet makamları hükümetin yanlışlarının yarattığı paniği yaşıyor.
"Kuzey Irak'ta bir Türk-Amerikan çatışması kaçınılmaz hale geliyor.
"Manken-İslamcı-Solcu koalisyonu Cumhurbaşkanı Sezer'i de yanılttı.
"Kamuoyunu yanıltan Manken-İslamcı-Solcu koalisyonuna büyük tepki var.
"Habertürk'ten başka hiçbir medya organı bu basiretsizliği eleştiremiyor."

* * *

Gazete iki fotoğrafı birlikte kullanıp üzerlerine şu etiketleri yapıştırmış: "Şükür duası", "...ve beyaz bayrak". "Şükür duası" etiketinin altında ellerini kaldırıp Allah'a yakaran ortayaşın üzerinde Iraklı bir kadın görüyoruz. Gazete bu fotoğrafı şöyle açıklamış: "Saddam'dan kurtulduğu için dua eden Iraklı bir kadın". Nereden belli? Iraklı kadın belki de bu fotoğrafını kötü emelleri için kullanacak olanlara beddua ediyordur...

* * *

Demek "Böyle karşıladılar"? Üstteki fotoğrafta "Teksaslı deniz piyadesi Pepe Ramirez", Irak'ı işgal ettikleri için Iraklı bir ailenin tebriklerini kabul ediyor... İkinci fotoğrafta genç bir Iraklı önünden geçen Amerikan birliklerini selamlıyor...

* * *

Hürriyet'in "Atıf Hoca"sının dediklerine de bakalım: "Bu dönemde duyacağınız, okuyacağınız, izleyeceğiniz her haberin, her görüntünün kaynağı konusunda uyanık olun, gerçekleğinden şüphe duyun."

Lafı mı olur? İletişim profesörünü mü kıracağız? Biz de zaten öyle yapıyoruz....

* * *

İsterseniz bu tatsız konuyu, yine Hürriyet'ten bir küçük alıntıyla kapayalım: İngilizlerin Irak'ta uzun yıllar hizmet vermiş (bu arada Faysal'ın tahta çıkmasına büyük emeği geçmiş) ünlü casusu Gertrude Beli adındaki kadın, Deniz Bayramoğlu'nun aktardığına göre zamanında bakın ne demiş: "Bu sabah tüm vaktimi Bağdat'taki ofisimde Irak'ın güney sınırlarını belirleyerek geçirdim. Çok güzel bir sabahtı."

Çağdaşlarına da "İyi sabahlar!"


24 Mart 2003
Pazartesi
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED