AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

G Ü N D E M

Şapkalarındaki tavşanları yiyerek yaşıyorlar!

Olacak iş değil ama oluyor; tarih boyunca nice mistik öykülere, masallara ve sıradışı kahramanlara ev sahipliği yapmış Anadolu toprakları, günümüzde ise topu topu bir kaç düzine sihirbaza hünerlerini huzur ve keyif içinde icra etme şansı tanımıyor. Üstelik, bu alanda aralarından Zati Sungur gibi efsanevî bir ismi çıkarmış olmalarına karşın!
Hiç bir resmî meslek örgütleri bulunmayan sihirbazlar, ulusal ve uluslararası platformda ne yapıyorlarsa kendi imkânlarıyla yapmaya çalışıyorlar. Bunun en son ve trajik örneği ise "Dünya Sihirbazlar Şampiyonası"na davet edilen Türk ekibinin gösterilerde başarılı olamamaktan değil, "otel masraflarını karşılayamamaktan" korkması!

  • ALİ MURAT GÜVEN
    "Hayâl kurmaktan yoksun bırakılan bir milletin hayat damarlarından bir diğeri daha kopmuş demektir."

    Mustafa Kemal Atatürk, Zati Sungur'un kişiliğinde övgüler yağdırdığı Türk sihirbazlık sanatının günümüzde düştüğü içler acısı durumu görebilseydi, vaktiyle sanattan yoksun kalmışlığı tanımlamak için sarfettiği o ünlü vecizesini herhalde bir kez de bu biçimiyle dile getirirdi.

    Olacak iş değil ama oluyor; tarih boyunca nice mistik öykülere, masallara ve sıradışı kahramanlara ev sahipliği yapmış Anadolu toprakları, günümüzde ise sayıları topu topu bir kaç düzineye inmiş Türk sihirbazlarına ayakta kalma, hünerlerini huzur ve keyif içinde icra etme şansı tanımıyor. Üstelik, bu alanda aralarından Zati Sungur gibi efsanevî bir ismi çıkarmış olmalarına karşın! Batıdaki meslektaşları sırtlarını ünlü markaların sponsorluğuna yaslamanın rahatlığı içinde dünyayı birbirine katan sahne şovlarına imza atıp son derece yüksek hayat standartlarında yaşarken, sayıları artık kelaynaklardan bile daha az olan Türk sihirbazları ise yalnız, çaresiz ve moralsiz...

    Devletçe tanınmış hiç bir resmî meslek örgütleri bulunmayan sihirbazlar, ulusal ve uluslararası platformda ne yapıyorlarsa kendi imkânlarıyla yapmaya çalışıyorlar. Bunun en son ve trajik örneği ise, 21-26 Temmuz 2003 tarihinde Hollanda'nın Lahey kentinde düzenlenecek "Dünya İllüzyonistler Şampiyonası"na davet edilen Türk ekibinin gösterilerde başarılı olamamaktan değil, üç-dört günlük otel masraflarını karşılayamamaktan korkması!

    Yükseköğrenimli sihirbazlar

    İzmir sahnelerinde "Tora" adıyla ünlenen Özlen Tuncer 18 yıllık bir sihirbaz olmasının yanısıra, aynı zamanda Ege'deki çeşitli yerel televizyon ve gazetelerde de yıllarca habercilik yapmış deneyimli bir medya mensubu. ÖDTÜ mezunu olan Tuncer, 1989 yılında henüz öğrenciyken üniversitesinde bir "illüzyon kulübü" kurmuş. Çalışmaları sırasında Karadeniz Teknik Üniversitesi mezunu İlkay Tercan ile tanışıp mesleki işbirliğine giden başarılı sihirbaz, partnerinin bu alanda olağanüstü bir potansiyel taşıdığını belirtiyor. Tercan da tıpkı Tuncer gibi bir dizi sihirbazlık ödülüne sahip. 2000 yılında kazandığı "Balkan Manipülasyon Şampiyonluğu" bunların en önemlilerinden biri.

    Her iki sihirbaz da anadilleri düzeyinde İngilizce konuşabiliyor, bunun da dış ilişkiler açısından çok büyük avantaj olduğunu özellikle vurgulamaktalar. Tüm gayretlerine rağmen Türkiye'de uluslararası gösteri ve yarışmalar için en temel masraflarını üstlenecek bir sponsor bulamadıklarını belirten Özlen Tuncer, Lahey'deki organizasyona kayıt yaptırmayı nasıl başardıklarını ise şu ibret dolu sözlerle açıklıyor:

    "Yarışmaya, dünyanın en büyük sihirbazlık organizasyonu olan International Brotherhood of Magicians'ın (Uluslararası Sihirbazlar Kardeşliği) genel başkanının kefaletiyle katılabiliyoruz. Kendisi benim ve İlkay'ın bu sanatta ulaştığımız düzeyi yakından takip ediyor. Bu yüzden de bizzat kefil oldu ve ikimiz için 1900 Euro katılım parası ödedi. Bu, dünya sihirbazları arasındaki dayanışmayı göstermesi açısından duygulandırıcı olmakla birlikte, ulusal onurumuz açısından çok rahatsız edici bir destek. Gönül isterdi ki bizim de arkamızda güçlü bir federasyon olsun, Lahey'e giderken dikkatimizi yol ve konaklama paralarına değil, yapacağımız gösteriye yoğunlaştıralım. Ancak ne yazık ki Türkiye'nin illüzyon arenasındaki durumu bu."

    "Sayın Mumcu, duy sesimizi!"

    Türk sihirbazlık sanatının üzerindeki ölü toprağının silkelenip yeniden şahlanışa geçmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın anahtar kurum olduğunu belirten Tuncer, "Sayın Erkan Mumcu sanatın bütün dallarına ve Türkiye'nin uluslararası plandaki tanıtımına katkıda bulunacak her türlü aktiviteye pozitif yaklaşımları olan aydın bir insan. Binlerce yılın mirası olan illüzyon sanatı bugün Türkiye'de son derece güç koşullarda varlığını sürdürürken, Avrupa ve Amerika'da ise en saygın gösteri dallarından birine dönüşmüş durumda. Sihirbazların sendikaları, son derece etkin meslek birlikleri ve gösteri dünyasında çok ciddi ağırlıkları var. Dünyanın bir numaralı eğlence kenti Las Vegas'taki o görkemli salonlar neredeyse tümüyle illüzyon gösterileri üzerine dönüyor.

    Sihirbazlar kanaatkâr insanlardır. Devlet bu alanda çalışmalar yapanlara bir parça liderlik etsin, onlara bir üst çatı kurumu oluşturup yurt içi ve dışında bazı temsil olanakları sağlasın, gerisi zaten çorap söküğü gelecektir. Vaktiyle dünya sihirbazlar kralını çıkarmış bir ulus olarak bu alanda bir sürü Türk David Copperfield'leri yetiştirmeye tâlibiz. Yaklaşan dünya şampiyonası öncesinde sayın bakanımızın dostluk ve ilgisini bekliyoruz. Türk sihirbazlık sanatının son temsilcilerinin şapkalarındaki tavşanları yiyecek duruma düşmelerine engel olalım. Düşününüz ki oraya kendi imkânlarımızla Türkiye'yi temsil etmeye gideceğiz, ama ama konut fonu ödemesinden dahi muaf değiliz. Buradan tüm sponsor adaylarına da garanti veriyorum, bizlere verilecek her türlü destek Türkiye'nin uluslararası tanıtımında gözkamaştırıcı başarılar olarak mutlaka geri dönecektir."

    En ünlü Türk sihirbazı: Hasan Zati Sungur (1898-1981)

    Hasan Zati Sungur, günümüzde yalnız Türk illüzyon sanatının değil, tüm bir sihirbazlık tarihinin en saygın isimlerinden biri olarak hatırlanıyor. Aslen Almanya'da denizaltı eğitimi almış bir ordu mensubu olan Sungur, sihirbazlık kariyerinin en büyük sıçramalarını Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra gittiği Latin Amerika ülkelerinde gerçekleştirmişti. "Kont Sati Von Richmond" takma adıyla Arjantin ve Brezilya gibi ülkelerde tam 14 yıl yaşayıp sahne gösterileri yapan sanatçı, 1936'da Türkiye'ye döndüğünde şöhreti batı ülkelerinde çoktan yayılmıştı bile.

    Atatürk'ün huzurunda da pek çok gösteri yapan Zati Sungur'un bir defasında herkes kendisini merakla beklerken "altı ayrı insana dönüşüp Çankaya Köşkü'nün bütün kapılarından aynı anda içeri girmek" gibi akıl ve mantık sınırlarını zorlayan bir numaraya imza attığı anlatılır. Ayrıca, gündelik hayatında bakkal ve manav gibi yerlerde alışveriş ederken tezgâhlardaki meyveleri kendi kendine yürütüp esnafları korkutması da halk arasında yıllarca dilden dile dolaşan muziplik öyküleri arasındaydı. Atatürk'ün "Kendi sahasında büyük bir üstat" olarak görüp yeteneğini övdüğü sanatçı, eski sihirbazlardan devraldığı geleneksel sahne gösterilerinin yanısıra ilerleyen yıllarda patenti kendisine ait özgün numaralar üzerinde de çalışmıştır. Sungur, 1957 doğumlu öğrencisi Ahmet Sermet Erkin'i kendisine veliaht seçerek bildiği pek çok hüneri ona aktardı. Sabırla ustasının izinden giden Erkin de halen profesyonel olarak bu sanat ile uğraşıyor.

    1970'lerde Çekoslovakya'nın Karlovy Vary kentinde düzenlenen Uluslararası Sihirbazlık Şampiyonası'nda birinci olan Sungur, 1981 yılında yine aynı kentte toplanan Uluslararası İllüzyonistler Kongresi'nde de vefatından çok kısa bir süre önce "dünya sihirbazlar kralı" seçilerek adını unutulmazlar arasına yazdırdı.

    Günümüzde dünyanın en popüler sihirbazı olarak tanınan David Copperfield, aynı zamanda sihirbazlık tarihinin dönüm noktalarına ilişkin anı eşyalarını büyük paralar ödeyerek toplayıp biriktiren sıkı bir koleksiyoncu olarak da tanınıyor. Copperfield, geçmiş yıllarda kendisiyle yapılan bir söyleşide, ABD'deki müze-evinde Zati Sungur'un gösterilerine ilişkin pek çok tarihî poster, afiş ve araç-gereç bulunduğunu belirtmişti.

    Dünya sihirbazlarının en büyük gövde gösterisi: FISIM

    Bu yıl 21-26 Temmuz 2003 tarihleri arasında Hollanda'nın Lahey kentinde yapılacak olan Uluslararası Sihirbazlık Şampiyonası, kendi alanında dünyanın en büyük gösterisi olarak kabul ediliyor. Üç yılda bir değişik dünya kentlerinde düzenlenen şampiyonada, yarışmacıların yatırdıkları giriş harcının yanısıra organizasyona izleyici sıfatıyla katılanlar da kişi başına 475 Euro (yaklaşık 825 milyon TL) bilet ücreti ödemek zorundalar. Toplanan bütün bu gelirler ise yine yarışmanın organizasyonu ve sihirbazların ihtiyaçları için harcanıyor.

    Yarışma yedi dalda yapılmakta ve bu yılki rezervasyona göre toplam 2150 kişi gösterileri izleme fırsatı bulabilecek. Bunlardan 200 kadarının ise uluslararası üne sahip büyük gösteri organizatörleri olması bekleniyor. Yarışmalara 100'ün üzerinde ülkeden toplam 150 dolayında yarışmacı katılacak, bunların en az yarısının diskalifiye olacağı şimdiden kesin. Yarışmanın büyük jürisi ise sihirbazlık dünyasının en kıdemli ustalarından oluşuyor.

    Çok katı kurallar uygulanan yarışmada, bir yarışmacı kendisine tanınan on dakikalık süreyi aşarsa ya da böyle bir yarışmada finalist olmak için gerekli üst düzey bir gösteri sunamazsa, jürinin kararıyla sahneye siyah bir perde iniyor ve gösteri yarıda kesiliyor. Diskalifiye olanlar bu kez de katılım ücretinin iki katını "ceza" olarak ödemek zorundalar.




  • 31 Mayıs 2003
    Cumartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED