T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
D Ü Ş Ü N C E   G Ü N D E M İ 31 ARALIK 2005 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

YÖNETEN:
Yusuf KAPLAN


RUHUNU YİTİRMEK, ZAMANINI ŞAŞIRMAK...

Yılbaşı kutlamaları, Kuzey Avrupalı pagan (putperest) halklara ait bir gelenektir. Ama yılbaşı'nın 31 Aralık-1 Ocak'ta kutlanması, yeni bir olaydır.

Bugün Avrupa'da Noel olarak, Anglo-Sakson dünyada ise Christmas olarak kutlanan şey, Hz. İsa'nın doğum günüdür: Bu da 1 Ocak değil, 25 Aralık tarihidir. Türkiye'de bizim Noel'i kutlamamızdan daha abes bir şey olamaz.

Gerek Noel veya Christmas, gerekse yılbaşı kutlamaları, artık paganlaştırılmış, dolayısıyla sekülerleştirilmiştir. Bütün Batı ülkelerinde insanlar, bu gece çılgınca eğlenirler; ama hiçbir Batı ülkesinin televizyonları, Türkiye'de olduğu gibi "vur patlasın, çal oynasın" ilkelliğine izin vermezler! Yeni yıla başpapazların duaları ve mesajlarıyla girerler.

Yılbaşı'nın da, Noel'in de bizim kültürümüzde hiçbir karşılığı yoktur; ama bütün televizyonlarda, özellikle de dizilerde yılbaşı ve Noel çılgınlığı şirazesinden çıkarılarak işleniyor. Bu, ruhunu yitirmek ve zamanını şaşırmak değil de nedir?

Oysa bu topluma ruh ve dinamizm veren, bu toplumun dayanışmasına, yardımlaşmasına, kaynaşmasına, bütün zorluklara göğüs germesine imkân tanıyan Ramazan ve Kurban bayramlarımız, ya tümüyle sekülerleştiriliyor; ya da televizyonlarda konu edildiği zaman, sadece alay konusu ediliyor. Bu duruma derhal müdahale edilmesi gerekiyor.

Bugün düşünce gündemimize yılbaşı sorununu, zaman, takvim ve tarih algısı üzerinden irdeleyen nefis bir makale alıyoruz. Yeni düşünür tipinin, en çalışkan ama en mütevazi temsilcilerinden Kemal Ersözlü, bizi, bu konuda gerçekten öğretici ve zihin açıcı bir yolculuğa çıkarıyor.
(YUSUF KAPLAN)


Güneş'in ve Ay'ın günleri

  • KEMAL ERSÖZLÜ
    Kitâb-ı Kerîm'de muhtasar bir mealle söylersek "ayların sayısı ezelden beri onikidir" buyrulur. Neredeyse bütün hadarat (="medeniyetler") tarihinde gözlemlenebilir bir beyandır bu. Dünya Semamızın iki büyüğünün gök kubbemizdeki raksının "şeb-i arus"una "Nevruz" demişiz: Yeni Gün. Şimdilerin Silvester'den mülhem nev-zuhûr ağzıyla, Yılbaşı...

    DOĞU VE BATI'DA TAKVİM

    Bu iki niteleyici kelime, sadece ses olarak değil, doğu ve batı yarımkürenin tarih-âlem algısı üzerinden de ayrışır. Her ikisi de 365 günlük zaman kesitine sığdırdıkları 12 aylık Şemsî takvime, farklı bir ezelî ve devrî milad takdir ederler. Batı'nın ezel'i, sonradan benimseme iddiasında bulunduğu Mesihî Mesaj'la sıfırlandı. Roma 'Yeni Ahid'le vaftizini, Tanrı'nın Meryem'in Oğlu'nda inkarne oluşu iddiasındaki sembolizmiyle tarih'in idrakine kazıdı. Med-Pers-Sasanî mirası için ezelî milad, Güneş İmparatorluğu'nun 2500 yıl önceki doğuşu demekti. Roma, devrî milad (sene başı) için kendi hars'ından beslenerek pagan çağlarından beri Şemsî festival günleri olan bir tarihi seçti. Kilise'nin doğu ve batı yakasının 24 Aralık ve 6 Ocak olarak yâd'a mahzar kıldığı Teslis'in Oğul Tanrısı'nın doğum tarihinin ortalamasını... Doğu coğrafyasının devrî miladı ise, mevsimleri mitoloji ile ortasından bölme yerine, ilm-i nücum'un işaretliği tarihe bir mitoloji giydirmeyi tercih etmiş: Gece ve Gündüz'ün eşitlendiği baharın ilk günü: 21 Mart.

    İKİ MİLAT, TEK MÜJDE

    Onların sandığı gibi değil, ama doğrudur; İsâ Mesih'in doğumu gerçekten bir milat'tır. Nasslardan beslenen müslüman tasavvurunda o Nebî-i Muhterem, "bir âhir zaman' alâmeti" olarak resmolunmuştur. O, İbrâhimî Yürüyüş'ün İshâkî sulbünün imametinde bir hatemiyet gerçeği; İsmâilî-kureyşî intişârında kable'l-vuku Ahmedî (=Muhammedî) müjdenin de mübâşiridir: İncil.

    Müjde, 1. Milad'ın 570 yıl sonrasında ete kemiğe bürünen meyvesini verdi: Mekkeliler'in Fil Yılı olarak andıkları sene, Fahr-ı âlem efendimiz dünyamıza teşrif buyurdular: 2. Milad. Tarihe damgasını vuracak iki Ahir Zaman Nebisi için iki büyük "Ayet" refâkat etti. Biri babasız doğdu, beşikte ilan etti Abdulah oluşunu; diğeri ebabil kuşları'nın tehacümü ile doğum tarihini insanlık havsalasına kazıdı.

    TEVHİD'İN ZAMAN'I FETHİ

    Kitâb-ı Kerîm'de söylendiği gibi oldu: Romalılar Sasaniler'i yendi. Önce Teslis'in Kalesi Tesniye'yi galebe çaldı, sonra "Fil Yılı"nın Müslüman Kureyş'i, Medâin'i Medeniyet'inin bilâdına kattı. Hurşid [İranlılar], Tevhid'e secde etti. Sasanî Hinterlandı'nın sadece gayr-i menkulü değil, harsı da Şems-i Hakikî'nin siperinde semâ etmeye başladı. Başlayan Fars Dili'nin asıl nevruzu'ydu. Belhli Zerdüşt'ün dilinde, 1700 yıl sonra dünyaya gelen Belhi Celaleddin Tesniye'den arındırılmış Mesnevî'yi üfledi Ney'e... Rumî nisbetli Mevlânâ ve Sasânî Dili'nde Tevhid.. Harslar nasıl fetholunur, Güneş ve Ay nasıl Yusuf'a secde eder'in mücessem timsali adeta.. Takvimler Silvester'e 2 hafta kala başlayan "Mevlana Etkinlikleri" ile kesişen tarihleri ile ne muazzam bir sembolizmle doludur! Tebriz'in Şems'i ile Konya'nın Mâh'ı cemolduğunda durur zaman. Fars'ın Hasr'ı ile Rum'un Beldesine hükmetmiş tarihin evladı olma, sırtı çatırdatan bir ağırlıktır. O iklimin haftasında dâr-ı bekâ'ya irtihal eden Şair, onun için "bastığı yerleri toprak diyerek geçememiş"tir.

    PAGAN GELENEĞİN DİRİLTİLMESİ: YILBAŞI

    Zenadıka'nın zararını sedd için nevruz aleyhine nakşolmuş medrese ilamların farsî (doğu kültürünü) fetih yürüyüşü içinde mesnuh hale geldiğine tanık oluyoruz. Teslis Roması'nın pagan (putperest) Aralık'ına yaptığı müdahale'nin Müslüman Sasânî'de karşılığı Nevruz'da oldu. Öyle midir bilinmez; ama kitleler Allah'ın Arslanı'nın doğduğu günün Şemşî karşılığı olarak kabul ettiler Bahar'da Gece ve Gündüz'ün eşitlendiği günü.. Mezar'ını bilmedikleri nebilere, velilere makam ihdas eden, ervâh'ı heykellerde değil fenânın sembolizmi olan makber'de makam'la yâd'ın yolunu keşdetmiş bir zekanın tarihe uyarlanışı da böyle olmuş. Sorun, Pagan Roma'nın bir tarihini, daha hayırlı bir olayın anışına tahsis etmede değil; Roma'nın Hz. İsa'ya giydirdiği yanlış imajda.. İsa'yı yâd'a evet, Anti-Krist'i Takdis'e, sapkın gelenekle ihtilatın sârî semptomlarına hayır.

    OSMANLI TAKVİMİ: ŞEMSİ-HİCRİ TAKVİM

    Nevruz'a giydirilen temiz elbise ile medeniyetimiz Şemsî takvim'in devrî milad'ına 31 Aralık gibi 1 Ocak'la arasında hiçbir farklılık olmayan itibarî bir günden daha anlamlı bir referans bulmuş. 1800'lü yıllarda Türkî Hükümet'in Batı Yakası (Osmanlılar), Mart başında başlattığı bu yeni ıstılahına hiçbir kompleks içinde olmadan "Takvim-i Rumî" demiş. Kayzer-i Rum'un Evlâd-ı Fatihân'ı için elbette Şemsî takvim içinde ezelî milad, kamerîsinde olduğu gibi Hicret'le kesişti. Anlaşılabilir nedenlerle Dersaadet, Türkî Hükümet'in Doğu Yakası'ndaki Islahat'la arasına yine de bir fark koymayı tercih etmiş. İran'ın Yenigün'ünden bir hafta önceye, bugünkü takvimle söylenirse 14 Mart'ta vize vermiş. Osmanlı Rumî Takvimi (Şemsî-Hicrî) bugünden sonrası için ilgili göründüğünden ve ona seküler olan'da hayat verdiğinden olsa gerek, geriye doğru işletmeyi denemez. Aradan geçen bir asırdan fazla süre bu nedenle kamerisi ile şemsisi arasında 5 yıllık bir artık yılı ancak üretiyor. Şemsî Takvim'in Farsî versiyonu ise, ezelî milad bildiği Hicret'ten itibaren tarih kullanımına açar. Bu nedenle daha kullanıma şâyandır. Bu doğal-rasyonel gelişimi, İran'da bir kültür devriminin Anadolu'daki boyutlarda yaşanmamışlığında da aramak lazım.

    Kitâb-ı Kerîm, Güneş'in de Kamer'in de bir felekte tesbih'inden bahseder. Tesbih bir hüsban iledir. Yevmü'l-Hisab'a dek sürer deverân bir hesab üzre. Kitablarının iyi ayrı sûresine isim kıldıkları şems ve kamer'in onlara hesabta bir anahtar olsun için alamet olduğunu bilen bir tarz-ı hayat'ın sahipleri, hayatlarını bu muhasebe şuuru içinde bulmuşlarsa bundan daha tabiî ne olabilir? Hayatın zarurâtı da bediyyâtı da Medine'de bir asıl bulacak furuatta çiçeklenir. Gövdeye eklenecek her dal, bu nedenle aşı tutmak zorunda değildir. Kök kurusa bile toprağa düşen bir çekirdek yeni şıvgınlar verecektir.

    YENİ BİR TAKVİM ÖNERİSİ

    Devr-i Fetretimizi izleyecek muhtemel ve matlub bir Asr-ı Sani, Mağrib'e doğru yol alırken Hicrî-Kamerî Takvimimize refakat edecek Şemsî Miladımız için "Fil Yılı"nı neden düşünmeyelim. Hicret'i kamerî hisabta yaşatırken, şemsî tarih yazımımıza Rasul-i Ekrem'in biyografisini ortadan bölmeyen, o mucizevî olayla kevnî bir âyete dönüşmüş bulunan, onun hayatında kavmi ile bir süre tarih başlangıcı olarak da kullanmış olduğu Fil Yılı'nın Nevruz başlangıçlı bir Takvimle ihyası, coğrafya ve tarihle çok çabuk buluşabilecek bir ıslahatı ateşleyebilir. 21 Mart 570 Tarihi'nden bu yana 1435.yılında olduğumuz bir Şemsî takvim ile 1 Muharrem 632'den bu yana 1426.yılında olduğumuz bir Kamerî takvim. Hicrî takvim'in Halife Ömer'in hilafetinde, Hicret'ten 17 yıl sonra keşfinin Kâşif'i İmam Ali'ye Şemsî Takvim üzerinden armağan edilen bu Makam-Gün, Müslüman Coğrafya'yı da Türkçe'nin Dünyası'nı da birleştirici çimentonun karışımında yer alabilir.

    Kitâb-ı Kerîm, Şems'in ve Kamer'in cemolacağı gün(ler)den bahseder. Her iki takvim de binlerce yıldır yan yana kullanılabilirliğini ve bir ihtiyaca cevap vermekte olduklarını göstermiştir. Her ikisi de bünyesinde 12 Ay barındırmakla beraber Kamerî olanı gerçekten tam 12 ay'ı muhtevi iken, Şemsî olanı, astronomik izdüşerliği gerçekleştirebilmek için yaklaşık 10 gün artık verir. Ve bu artık günler 33 yıl'da bir ayla güneş yıllarını cem eder, artık 1 yıl'ı tevlid eder. Her Yüzyıllık (Miete âmin) kesitte, 3 artık yıl. Sûre-i Kehf'te 300 yılın üzerine 9 artık yılı eklerken buluruz kendimizi. Musa Nebi, Rabb'i ile 30 gün için sözleşmişken bir de ona 10 gün ekletilir. Muharrem'de ilk 10'u saydığımız gibi, 12. ay Zilhicce'nin 10'unu da Hacc'la taçlandırırız. Fecr Sûresi 10 Gün'e yemin eder, Ramazan'ın son 10'u çok özel anlamlıdır bizim için. Şems'in ve Kamer'in feleklerindeki deverânı ile, Nev-ruz (Yılbaşı) gibi 12 ayda bir değil, her Ay'ı gözetleterek (Ruyet) hergün alakalıyızdır. Dinî-dünyevî ritüellerimiz, sevinçlerimiz ve tasalarımıza iştirak ettiririz varlık âlemini, onların bize teshir'ini duyumsar, Rabbimize ubudiyetimizi perçinleriz. Bu Tarih'in Müslümanlarla birlikte akışı böyle sürer.

    "VAKT'İN ÇOCUĞU" OLMAK...

    Güneş Kusuf'ta, Ay Husuf'ta.. Karanlığın izalesi için Salat'tayız. Belki bir 300 yıl sürecek uykunun nâimleri.. Belki Kaç seherdir kulaklarımıza değiyordur 'es-Salatu hayrun mine'n-Nevm'. Her Ezan'da 'Felâh'a, Salat'a hadi diyen ses, içimizden bir Münâdi'nin sesi.. Bu 'üzerlerine ölü toprakları' serpilmiş, kaç hakiki Müslüman varsa, hepsinin makber'de olduğu bir zamanda ibnu'l-vakit (vakt'in çocuğu) olmaya niyet etmişlerimizi taciz edecek görüntülerin sıklaştığı günlerdeyiz. Ne garabetlere tanıklık ettik, daha neleri sırada bekliyor bizi.

    Santa Nicolas'a guslettirdik, kırmızı esbablarla çocuklara tacizden sanık mümessilleri üzerinden sorgulanan Noel, Nail oldu, adına dernekler kurduk, anıtlar diktik. Mevlana'ya katlettirdiğimiz Hoca Nasreddin'le arkadaş ettik Baba'yı. Şeker'e dönüştürdüğümüz bayramdan şeker tadı alamayanlarımız Kurban vahşeti(!)nden kaçarak 9 günlük tatil bayramında huzura erdiler. Gelecek yıl, hindi kesme günü ile kesişecekmiş koyun kesme günleri.. "Şarlo-ilahiyatcılar"a medya şovları için Pazar açılacak demek ki. Milenyum'un Arefesinde Kadir Gecesi ile dansözlü programları aynı güne nasıl sığdırılabileceklerinin provasını yapmıştı kanallarımız. Hilkatında olanı şakırmış şekavet arzedeyim derken "Garibe"..

    Asıl "Garibe" olan öte yakanın çirkefliklerini temâşa etmek değil, beridekilerden gelen güller. Onlar yaralıyor içinden geçtiğimiz sürecin ne'liği üzerinde dertleri olanları...

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi