AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Ne oluyor?

Hangisi hangisini tetikledi, bugün bilmek mümkün değil, ancak etkili bir ağızdan "Türkiye'yi Filistin'e döndürmek isteyenler var" cümlesi çıktığından beri, televizyonlar, her akşam, Türkiye ile Filistin arasında kolayından benzerlik kurulabilecek görüntüleri ekranlarına taşıyorlar. Ülkeye dışarıdan bakan birinin, "Türkiye'de ne oluyor?" diye düşünmemesi imkânsız görüntüler bunlar...

Gerçekten de ne oluyor?

Türkiye çoktandır hasret kaldığı istikrarlı bir siyasî çizgi yakaladı; bunun yararlarını da her alanda devşiriyor. Hâlâ sorunlu alanlar yok değil, ancak o sorunların ortadan kalkacağına dair umutlar hep ayakta. O umut sayesinde, insanlar, geleceklerine daha güvenle bakabiliyorlar. Dışarıdaki gelişmeler ülkenin güç ve itibarını artırıyor, ekonomide bugünden yarını hesaplamak çok kolay artık, Avrupa Birliği ile ilişkilerde ise son dönemeci almaya bir aydan daha az bir süre kaldı.

Tedirgin olmak için değil pembe tablolar çizmek için çok sebep var Türkiye'de... Zaten bu yüzdendir ki, insanlar, "Ne oluyor?" diye sorma ihtiyacı duyuyorlar.

Yine de zihinler karışık. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın birkaç ay önce sarfettiği "Düğmeye basıldı" sözü bugün hatırlanıyor; devlet dışı güçlerin mahallelerde örgütlenmesi ile başlayıp çok büyük şiddet eylemlerinin hassas bölgelerde sahneye konulacağına dek pek çok senaryo gazetelerde kendine bu havada yer bulabiliyor.

Üstüne üstlük, pek bilinmeyen bir örgütün geçen cuma günü cami önünde 'hilâfet' gösterisi yapması yetmezmiş gibi, 1999 şubat ayından beri orada ikamet ettiği halde Abdullah Öcalan'ın İmralı adasında olduğunu bugünlerde hatırlayıp ortalığı karıştıranlar da şimdi çıktı. Doğu ve Güneydoğu'daki kentlerde başlayıp ülkenin her tarafına yayılma istidadı gösteren eylemler ve karşı-eylemler, kulaktan kulağa fısıldanan senaryolara daha fazla kulak verilmesine yol açıyor.

Böyle ortamların kendi kendini besleme özelliği vardır. Eylemler senaryolara hız katar, daha cesaretlenen senaryo yazarları eylemcileri teşvik edecek ayrıntılarla zenginleştirirler etrafa saldıkları zehirli havayı. O zehirli havanın meydana geldiği dönemlerde ülkenin başına neler açtığını ise hepimiz biliyoruz.

Bu defa da istenen aynı. Ancak, Türkiye bugün istikrarlı bir çizgiye sahip, dış ve iç konjonktür de o istikrarın devamından yana. Özgürlük alanını kısıtlamayı, demokratik kanalları daraltmayı hedefleyen hesaplar ve o hesaplar üzerine oturan senaryoların başarılı olma şansı hemen hiç yok. Türkiye, bugünkü karmaşa ortamından, özgürlükleri özümsemiş insanlarıyla demokrasisi daha da güçlenerek çıkacaktır. Hükümetin, "Daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlükler" söylemi her bakımdan doğru.

"Türkiye mi, Filistin mi?" sorusunu sorduran eylemlerin tek bir sebebi var: Türkiye'nin AB yolculuğunun önünü kesmek... Türkiye'nin içini karıştırarak önünü kesme çabaları, AB ile müzakerelerin başlayacağı 3 Ekim tarihi yaklaştıkça, daha da artıyor. Terör görüntüleriyle birlikte demokrasi-dışı formül arayışları da daha yüksek sesle ifade ediliyor. Bu paralel gelişmeyle amaçlanan, hükümetin tereddüde düşerek yanlış yapması, böylece sivil siyasetin çözüm üretmediği izleniminin yaygınlaşmasıdır...

Bu, hep bildiğimiz gibi, daha önce başarılı olmuş bir senaryo, ama bu kez sonuç alamayacağını yine hep birlikte göreceğiz. Türkiye bırakın Filistin'e benzemeyi, Filistin'i kendisine benzetme potansiyelini içinde barındıran güçlü bir ülke.

Türkiye ile Filistin arasında benzerlik kuran etkili kişi, "Filistin Türkiye'ye benzeyecek" demiş olmasın?


« Geri Dön

7 Eylül 2005
Çarşamba
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED