T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 19 MART 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Savaşın 3. yıldönümü

Bazı eklıevvellerin 1 Mart tezkeresine ve 'Neo-Con' projeye hâlâ sahip çıkmalarına aldırmayın; Irak'a açılan savaş muazzam bir yanlışlıktı. Aradan geçen üç yıl, üzerlerinde hiç eksilmeyen bir psikolojik baskı uygulanmasına rağmen, Amerikan halkını bile pişmanlık noktasına getirdi.

Savaşla ilgili Gallup şirketinin son anketi yeterince göz açıcı: İşgalin akabinde yapılan (2003) bir ankette, Amerikan halkının yalnız yüzde 29'u "Savaş gereksiz" derken, bugün bu oran yüzde 60. İşgali ahlâken savunulabilir bulanlar (2003: yüzde 74; bugün yüzde 47) giderek azalıyor. Süpergücün karizmasını çizdirmesi daha önemli. Üç yıl önce "Biz bu savaşı kazanırız" diyen Amerikalıların oranı yüzde 69 iken, bugün yüzde 22; 2003'te "Kazanamayız" öngörüsünde bulunan yüzde 4'lük küçücük azınlık büyüyüp bugünkü yüzde 41'lik umutsuz kitleye dönüştü.

Bush yönetimi, yararlı işlere ayırabileceği yüz milyarlarca doları savaşa harcadı; savaş yüzbinin üzerinde Iraklı'nın, 2500 kadar Amerikalı'nın hayatını kaybetmesine yol açtı. Reuters Haber Ajansı'nın görüştüğü Iraklıların büyük çoğunluğu, "İşgalden önce hayatımız çok daha iyiydi" görüşünde. Petrolün üstünde yüzen Irak'ta bugün benzin sıkıntısı çekiliyor; elektrik kesintileri Saddam dönemini aratıyor. En önemlisi can pazarı; herkes her sabah evinden ailesiyle vedalaşarak çıkıyor. Bir Iraklı, "Eskiden zulüm ve işkence gizli yapılırdı, şimdi alenileşti; o alanda tek fark bu" demiş ajans muhabirine...

Amerikalılar bu yolun çıkmaz sokak olduğunu nihayet görmeye başladılar. Şu anda Irak'ta 130 bin Amerikan askeri görev yapıyor. Pentagon'un hesaplarına göre, seçim yapılıp sivil yönetim kurulduğunda, bu rakam 30 bine düşecekti; seçim oldu, sivil yönetim işbaşında, ama Amerika'nın asker sayısını her gün biraz daha artırması gerekiyor... Gallup anketine göre, halkın yarıdan fazlası (yüzde 54) "Askerlerimiz geri gelsin" demekte. "Daha asker gönderelim, savaşı kazanalım" beklentisini dillendiren küçücük bir azınlık: Sadece yüzde 4.

Saddam'ı devirme amacıyla girdiği mâcerada, Washington, bir başka düşmanını güçlendirdi: İran'ı... Irak'ta işgalin kötüye gidişini nasıl durduracağını bilemeyen Amerika, çare olarak, yüzünü Tahran'a çevirdi; Irak'ta istikrarın yeniden oluşması için İran'la görüşmeler başlatıldı. Muhtemelen perde gerisi yürütülen pazarlığın bir parçası olarak, ABD, Sünni bölgesi Samarra'yı hedef alan çok kapsamlı bir saldırı başlattı. Irak'taki yanlışını gidermek için Tahran'dan medet umar hale gelmesi ve Sünnileri füzeyle yola getirme operasyonu başlatması ABD'nin içine düştüğü çaresizliğin işareti...

Ne oldu da böyle oldu? Bu sorunun cevabı İngiliz Dışişleri Bakanı Jack Straw'a göre basit: "Savaş kararı doğruydu, ama sonrasında yanlışlar yaptık." Oysa, işgale karar vermiş olanlar, savaşın sonrasında işlerin kötüye gidebileceği yolundaki uyarılara kulak asmadılar; şimdi suçladıkları istihbaratçıları raporlarını savaşı zorunlu kılacak biçimde yazmaları için yönlendiren de kendileriydi. Her bakımdan yanlış ve haksız bir savaşa uluslararası câmia güçlü biçimde itiraz etmişti; meşru olmayan savaşlarını BM'den karar çıkartamadıkları halde başlattılar...

Başlattılar da ne oldu? İşgalin üçüncü yılında, Amerikalıların yüzde 58'i savaşın ülkeleri üzerinde olumsuz etkisi olduğunu belirtmekte; oysa işgalin ilk günlerinde yüzde 52 "Savaş ülkemiz için iyi" diyordu. Savaş kişisel olarak da Amerikalıların hayatını etkilemişe benziyor; "Hayatım olumlu etkilendi" diyenlere (yüzde 14) karşı "Hayatım olumsuz etkilendi" diyenler tam üç misli fazla (Yüzde 39).

Aklıevveller ne derse desin, savaş üzerimizden teğet geçtiği için bizler şanslıyız. Bir şey daha: Milletvekilleri yönlendirmelere kulak tıkayıp vicdanlarını dinleyerek tavır aldığı için o aklıevvellerin patronları da kazançlı çıktı. Türkiye'nin artan itibarı ve pekişen istikrarı sayesinde büyük patronların keseleri doluyorsa, bu, Meclis, savaş lobisine, "Hayır" diyebildiği içindir.

Bush, Blair, Straw yerlerindeler, bizim aklıevveler de... Bakalım, kimin kellesi önce düşecek...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi