T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 11 MAYIS 2006 PERŞEMBE | ||
|
İktidarın bir 'körleştirme etkisi' olduğu mâlum. Ne kadar tedbir alınırsa alınsın etkiyi bütünüyle boşa çıkartmak mümkün olamıyor. Tedbirlerle olumsuz etki azaltılabiliyor, ama o da bir dereceye kadar. Zekâ, deneyim, çevre, kadro, ilkeler ve 'ortak akıl' birarada bulunduğunda bile hatalar yapılabiliyor. Bunların hiçbiri yoksa, ya da bir veya birkaçı eksikse iktidarların sonu kolay gelebiliyor. Bugün dünyanın önemli merkezlerinde ve yerli etkili çevrelerde en çok sözün Türkiye'deki 'Ak Parti ve iktidarı' üzerinde tüketildiğinden kuşku duyanlar bu yazının devamını okumasın. Türkiye dünyadaki gelişmeleri belirleyebilecek önemde bir ülke ve global iddiası bulunan herkes, her ülke, her kurum, hesaplarına Türkiye'yi dahil etmek zorunda. Ak Parti de bu yüzden mercek altında. Sebebini derinlemesine ele almaya gerek yok, ancak sonuç hepimizi ilgilendiriyor: Ak Parti şu sıralarda topun ağzında. Dışarıda da destekçileri bulunan içeriden bazı çevreler Ak Parti'yi iktidardan uzaklaştırmak için hazırlanıyorlar. Cumhurbaşkanını bu Meclis'e seçtirmeme kararlılığı zaten fark ediliyor; bazılarının bunun için göze almayacakları mâcera yok gibi. Çok kritik birkaç ay boyunca yürekleri ağızlara getiren sancılı günler yaşandı; önümüzdeki yazsonu ise daha sancılı günlere gebe. Son birkaç ay içerisinde yaşanan sancılı günlerde Ak Parti kendi ikbali açısından iyi bir sınav vermedi. Hükümet gereğinden fazla savruldu. Sivil iktidarlara siyaset alanını daraltmanın yöntemleri vardır; hayrettir, o yöntemler tek başına Meclis'in üçte ikisine hükmeden Ak Parti üzerinde de etkili oldu. Her kafadan bir ses çıkıyor Ak Parti'de. Kurulan tuzaklara kolay düşülüyor. Belâlardan uzak durmak, belâyı zarar görmeden def etmek konularında da zaaf içinde hükümet. Ak Parti'nin ve hükümetinin iki ana zaaf noktası var: Kendisini 'gizli gündem' ile irtibatlayıp daha önce kapatılmış partiler durumuna indirgeyebilecek ve böylece iktidara taşıyan geniş kitlelerle arasını açabilecek senaryolara çok açık... Bu bir... İkincisi de şu: Elindeki iktidar gücü, ülke genelinde ve yerel yönetimlerde o kadar çok insanın varlığını gerektiriyor ki, yolsuzluklara set çekmesi olağanüstü zor... Bu iki doğal zaaf noktasını sürekli akılda tutup bütün politika ve davranış kalıplarını onlara göre belirlemek ise hiç kolay değil... İktidarlar kendilerine ve yakınlarına karşı acımasız olmak zorundalar. Bu kuralın bizim tarihimizde kardeşleri katl etmek gibi aşırı uygulamaları bile vardır. Ak Parti'nin o denli acımasız olması gerekmiyor. Yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkan mensuplarını korumasın yeter. Ya da, kendisini 'gizli gündem' sahibi göstermeye hizmet eden kişilere, söylem ve eylemlere müsamaha etmemeli Ak Parti... İktidarın körleştirme etkisi tam da bu noktada kendini belli eder. Turgut Özal gibi bir liderin kamuoyuyla bağlarını çözen olaylar kendisine fazla uzak olmayan insanların adlarının yolsuzluğa karıştırılmasıydı; iktidarının başlarında 'oğlu gibi sevdiği' bir bakanını rüşvetten hapse gönderen Özal'ın sonradan basireti bağlandı. Refahyol Hükümeti'nin onca akıllı politikalarını sıfırlayan birkaç yanlış söz ve fiildi. (Dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan yeni çıkan 'Refah Gerçeği-4' adlı anılarında (s. 125), kendi adının da karıştığı bazı 'çam devirme' olaylarını eleştirel bir dille işliyor.) İktidar partisi ve hükümetin, geleceğiyle ilgili yıkıcı planlar yapanların çabalarını boşa çıkartmak için uyanık olması şart. İktidarın körleştirme etkisini aza indirecek tedbirlerle işe başlayabilirler. Kimse kardeşlerinin kellesini almalarını beklemiyor; ancak zararlı olduğunu gördükleri kişileri geriye çekebilir, görev yerlerini değiştirebilir, ya da bulundukları konumu terk etmesini isteyebilirler. O kişiler, ne kadar vazgeçilmez, ya da sevgili olursa olsunlar... Aksi halde saatin her tıklayışı aleyhlerinedir...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |