T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 11 MAYIS 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Vecdi AKYÜZ

Kadına Talâk Hakkı Verilmesi

* Nikah sırasında boşanma hakkımın birini eşime vermiştim, bunu alenî olarak şahitlerin huzurunda söyledik. Ben bütün talâkları tükettiysem, sadece eşimin (karımın) boşanma hakkı mı kaldı? İş, inşaallah bu noktaya gelmemiştir. Bir kerede bütün talâkların mümkün olmadığı bilgimin doğruluğundan da emin değilim. Bir de acaba diğer mezheplere göre bir çıkış yolu olabilir mi? (ben Hanefiyim) Eğer boşanma gerçekleşmişse ve nikah yenilemek gerekirse, böyle bir gerekçeyi nasıl izah edip de nikah yenilerim, onu da bilmiyorum. Hocam ne olur bana yardım edin. Sonsuz selâm ve hürmetler. (Ö.Ensar)

Geleneksel İslâm anlayışında, ilke olarak boşama yetkisi kocaya verilmiş olmakla birlikte, evliliğin herhangi bir döneminde kocanın lütfu veya nikah akdi öncesinde veya sonrasında kadının talebi üzerine bu yetki, kadına devredilebilir. Buna, "tefvîzü't-talâk" denir. Böylece kadına talâk hakkı verilmesi, boşama üçle sınırlı olduğundan, üç haktan birinin karıya devredilmesiyle, kocaya tanınan boşama yetkisini sınırlandırıcı bir rol oynar. Koca, bundan sonra, geriye kalan iki talâk hakkını ister istemez çok dikkatli kullanmak zorunda kalır. Ayrıca, bir boşama hakkı karısında olduğu için, evlilik hukukunu gözetmekte çok hassas davranmalıdır. Böyle bir durum, boşama hakkı konusunda, keyfîliği önlemekte, tam eşitlik olmasa da, bir ölçüde denge getirmektedir.

Kadına boşama hakkının devredilmesi, Medine döneminde Hz.Muhammed'in (s.a.) eşlerinin, kendisinde bulunmayan zinet eşyası istemesi üzerine inen şu âyete dayanır: "Siz dünya hayatını ve onun zinet ve ihtişamını isterseniz, gelin size bağışta bulunayım da (boşanma bedellerinizi vereyim), hepinizi güzellikle salıvereyim. Şayet Allah'ı, elçisini ve âhiret yurdunu istiyorsanız, bilin ki Allah iyi davrananlara büyük ödül hazırlamıştır." (Ahzâb, 33/28-29) Hz.Ayşe (r.a.), "Biz, Allah ve elçisini seçtik" demiştir. (Buharî, talâk, 5) Böylece Hz.Peygamber (s.a.), onlara boşama yetkisini devretmiş, ama eşleri kendisini tercih etmiştir.

İyi tanımadığı bir erkekle evlenmek durumunda kalan, evleneceği erkeğin zulmünden korkan, erkeğin boşama hakkını gelişigüzel kullanmasını daha başlangıçta engellemek isteyen kadın, boşama yetkisi isteyebilir. Osmanlı döneminde, bu haktan neredeyse yalnızca padişah kızları yararlanabilmiştir. Tefvîz hakkına sahip olmuş diğer kadınların sayısı çok azdır. Osmanlı döneminde, 1255-1294/1839-1875 gibi yakın sayılabilecek tarihler arasında, Bursa sicillerinde kayıtlı 36 yılda, 428 adet boşanma yer almıştır. Bu boşanmaların sadece 78'i (% 18.22) talâk, 348'i (% 81.3) muhalea (karşılıklı anlaşmayla bedelli boşanma) ve 2'si (% 0.46) tefriktir (hâkim kararıyla boşanma). Erkeğin tek yetkili olduğu boşama sayısı, erkek ve kadının ortak rızalarıyla gerçekleşen muhaleaya göre daha düşüktür. Üstelik bu talâk sayısının (78), 10'u (78 sayısı üzerinden % 12.82) şartlı talâk, 2'si (% 0.25) tefvîz-i talâk olduğundan, genel sayıya göre yaklaşık % 15 oranına inen nihaî boşama (talâk) yetkisi, âdetâ erkeğin elinden çıkmıştır. (Abdurrahman Kurt, Bursa Sicillerine Göre Osmanlı Ailesi (1839-1876), Bursa 1998, ISBN, 975-6958-04-9, s.57) Başka tarihî araştırmalarda da buna yakın sonuçlar vardır.

Günümüzde, bu talep evlilik sözleşmelerine eklenmekte, hatta çok yanlış bir şekilde, belki törene katılanların tanıklığından destek alarak, nikah memuru önünde kadının imza atmasından hemen önce, boşama hakkı talep edilmektedir. Bu, ülkemizde uygulanması hukuken mümkün olmadığından, sonuçsuz, kocaya manevî baskı oluşturmasıyla gönül alıcı ve neredeyse folklorik bir taleptir. Çünkü, boşanmak isteyenler mahkemede dava açacaklar, evliliklerini ancak hâkim kararıyla bitirebileceklerdir.

Geleneksel İslam hukukuna göre kadın, daha önce boşama hakkı almamışsa, bugünkü hukuktakine benzer şekilde, koca zarar ve sıkıntı vermek üzere boşamamakta ısrar ederse, belli sebepler altında boşanma davası açarak, evliliği hâkim kararıyla (tefrîk) sona erdirebilir. Zaten günümüzde, yegâne boşanma yolu da budur.

Sonuç olarak, sorunuzda bahsettiğiniz durumlar karşısında, evliliğiniz devam etmektedir, ne kendinizin, ne de eşinizin boşama hakları bitmemiştir. Yüce Allah, bundan sonraki hayatınızda daha dikkatli davranmanızı, bütün ailenizin mutluluk ve huzur içinde yaşamasını nasip etsin.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi