T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 28 MAYIS 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

EKONOMİ-TOPLUM
Mustafa ÖZEL

İki kutup yıldızı: Necip Fazıl ve Cemil Meriç

Cemil Meriç’in İstanbul Pertevniyal Lisesi’nde bir süre okuduğunu bilmiyordum. Okulların (ve okurların) sevimli sakası Asım Gültekin, Pertevniyal’de Cemil Meriç Günü’ne konuşmacı olarak çağırdığında heyecanlandım. Bilimsel bir toplantıda, diyelim “Cemil Meriç’in Medeniyet Anlayışı” başlıklı bir konuşma yapmam kolaydı. Fakat 15 yaş dolayındaki gençlere Cemil Meriç hakkında ne anlatabilirdim? Ben 15 yaşında Cemil Meriç’i anlamış mıydım? Mustafa Armağan, elinde (Cemil Meriç’ten derlediği) kocaman bir kitapla gelmişti. Bense kitapsızdım. Kitapsız, prangasız!

Cemil Meriç’ten okuduğum, daha doğrusu sökmeye çalıştığım ilk kitap, o minnacık Bu Ülke idi. Cüssesi minnacık, muhtevası Ağrı Dağı. Birkaç okuyuştan sonra, bazı bölümlerini adeta ezberlemiş, büyük bir kısmını ise sanki yırtıp atmıştım. “Çünkü bazı şiirler, bekler bazı yaşları” demiyor muydu Behçet Necatigil? Cemil Meriç de katıksız bir şairdi; hiç değilse bir şiir kaçkını. Bu Ülke’yi, Umrandan Uygarlığa ve Mağaradakiler’den sonra yeniden okumak üzere rafa kaldırdım.

İki saat boyunca iki yazarın konuşmasını şaşırtıcı bir dikkatle dinleyen Pertevniyal öğrencilerine, birkaç hatıra ile karışık bir Cemil Meriç portresi çizmeye çalıştım. Üstadı tanıdığımda üniversite üçüncü sınıftaydım. Boğaziçi’nde, “Tanzimat ve Türk Musıkisinin Meseleleri” başlıklı bir panelde modernleşme tarihimizin kültürel problemlerine dair konuşmasını arzu etmiştik. Ruhi Ayangil’in yönettiği korodan Osman Birkan ile Göztepe, Tütüncü Mehmet Efendi Caddesi’ndeki evine gittik.

Cemil Meriç’i birkaç dakika dinledikten sonra hemen anlamıştık ki, gözleriyle değil, ruhuyla görüyor. Zaten Necip Fazıl da onun için, “Allah’ın, iç gözü iyi görsün diye dış gözünü kapadığı sahici münevver” demiyor muydu? O Necip Fazıl ki, kendinden başka yazar ve mütefekkir tanımaz; kimseye prim vermezdi. O bile Cemil Meriç için böyle diyorsa, gerisini siz tahayyül edin.

Öğrencilerle de paylaştığım bir Cemil Meriç hatırası Necip Fazıl’a dairdi. Büyük Doğu’nun son dönemi. Üstad, genç yaşlı demeden “işe yarar” saydığı birçok kişiyi evine toplamış, projeyi anlatıyor. Ergun Göze, Ayhan Songar gibi isimler Meriç’in hatırladıkları. “Üstad bizi bir masanın etrafına dizmiş, kılıcını kuşanmış, savaş meydanına çıkar gibi konuşuyor; herkesi kesip doğruyordu. Bir ara modernleşme tarihimizle bağlantılı bir mesele açıldı ve Üstad sözü bana verdi. Normalde, Necip Fazıl ile sohbetteyseniz, sadece dinler ve tasdik edersiniz. Fakat ne düşündüyse, sözü bana verdi ve uzun uzun dinledi. Belki yarım saatten fazla süren bir tahlil yaptım. Ayağa kalktı ve ‘Cemil Meriç, sen Türk olamazsın!’ dedi.”

Cemil Meriç, sen Türk olamazsın!

Necip Fazıl’ın meşhur nazariyesini (!) bilmeyen yoktur: Türk milleti idare sanatında ne kadar ileri ise, düşünme sanatında o kadar geridir. “Türklerde mütefekkir yetiştirme hususunda ırkî bir sakamet vardır!” Osmanlı dünyasının yazmalara gömülü tefekkür hazinesi henüz yeterince keşfedilmemişti ve el yordamıyla hüküm üstüne hüküm bina eden Necip Fazıl, Oryantalist bir efsaneyi tekrar etmekten kurtulamıyordu.

Cemil Meriç, muhteşem bir kinaye ile cevap verir: “Üstadım, bu bir itiraf mı?” Necip Fazıl bir an duraklar, sonra gülümsemeyle karışık kükrer: “Vay namussuz!”

Necip Fazıl’da Türklük biyolojik olmaktan çok psikolojikti; kandan ziyade şuur. Cemil Meriç, her Mayıs Balzac’la yeniden doğardı. Ben her Mayıs Necip Fazıl’la yeniden ölürüm. Samimiyetle ifade edeyim ki, Üstadın ne büyük bir düşünür olduğuna inanıyorum, ne de çok önemli bir şair olduğuna. Şairdi elbet; fakat şiirden çok manzume yazdı. Osman Yüksel’in şahadetiyle, “ayakları bile düşünüyordu”; fakat mütefekkirden çok, polemikçiydi. Necip Fazıl, fikrinden çok, duruşuyla büyüktü. Büyük Doğu’luydu o, büyük bir Doğulu.

Hafızam kırk yıl öncesine kanatlanıyor. Üç yaş büyük ağabeyim (Doç. Dr. Ahmet Özel) Erzurum İmam Hatip’te okuyordu, bense Ağrı Lisesi’nde. (Ortaokul ve lise bir arada ve tek binadaydı. Orta Okuldayken, liseli gibiydim. Özellikle tarih derslerine lise kitaplarından hazırlanırdım.) Onun gönderdiği Diriliş ve Edebiyat dergilerini hatırlıyorum. Fakat beni o dergilere yönelten, Necip Fazıl’a duyduğum hayranlıktı. Ondan daha büyük şair ve yazar tahayyül edemiyordum. Şiirleri kadar, nesirlerini de ezberliyordum. Büyük Doğu dergisini hiç görmemiştim; fakat Diriliş ile Edebiyat’ı (sonraları Mavera’yı) Büyük Doğu’nun devamı niyetine okuyordum.

Necip Fazıl’ın şiirde bile hasreti, adamdı. Türkiye’yi “başsız başsız adamlar”ın yönetmesinden bizardı. “Bıçak soksan gölgeme / Sıcacık kanım damlar / Gir de bir bak ülkeme / Başsız başsız adamlar”. Yeni bir nesil için tohum saçmayı temel vazife sayıyordu: “Tohum saç, bitmezse, toprak utansın!”

Şimdi geriye doğru düşündükçe şaşırıyorum: Necip Fazıl pek sistematik bir düşünür olmadığı halde, benim gibi analitik düşünmeye meyyal birini nasıl bu kadar etkileyebiliyordu? Yerli veya yabancı, ciddi tarihçi ve sosyal bilimcileri okumaya başladıktan sonra, Necip Fazıl’ı belki hiç aramadım; kitaplarını yıllardır neredeyse hiç okumadım. Peki, onda biz gençleri çeken şey neydi? Konferanslarında saatler boyu hiç kıpırdamadan, bu adamı nasıl dinleyebiliyorduk?

Muhteşem terkip: Büyük Doğu

Bana öyle geliyor ki, “Büyük Doğu” terkibi her şeyi açıklıyor. Büyük ve Doğu kelimelerinin bir arada kullanılması o yıllar için başlı başına bir devrimdi. Necip Fazıl, 1943 yılında, henüz 40 yaş civarındayken, büyük bir özgüven duygusuyla icat etmişti bu terkibi. Batıya ve Batıcılara temelden bir başkaldırıydı bu. Bize, “Başınızı dik tutun!” diyordu Üstad. Necip Fazıl’ın üstatlığı derin bilgisinden veya etkileyici nazmından değil, haksız bir sisteme onurlu isyanından geliyordu. Benim, Diriliş ve Edebiyat üzerinden tanıdığım ve ancak küçük kitapçıklar şeklindeki son dönemine yetiştiğim Büyük Doğu dergisi, bu isyanın mayalandığı bir odaktı.

Dergi, ortak aklı harekete geçirme vasıtasıdır. Gerçi bu yönleriyle Büyük Doğu ve Diriliş dergiden çok, iki üstadın şakirtleriyle hasbihaliydi. Hakiki manasıyla dergi, söyleyecek sözü olan bir grup insanın toplumla yüzleşmesidir. Cemil Meriç birçok dergide yazdı; fakat galiba hiç birinde kendini evinde hissetmedi. Çünkü dergileri yayınlayanlarla birlikte yola çıkmamış; onlarla “otobüste karşılaşmış”tı. Dergi, ortak bilgi değilse bile, ortak bilinçtir. Hayata karşı belirli bir hassasiyetin paylaşılmasıdır. Önce yazarlar bu hassasiyeti paylaşmalı ki, okuyucu ile de paylaşabilsinler.

Derginin hâlâ Türk toplumuna yabancı olduğunu düşünüyorum. Henüz bir dergimiz yok. Bu Ülke’de, ruhu olan dergiler uzun ömürlü olamıyor. Uzun ömürlü bir iki derginin de maalesef ruhu yok! Dergi, bir hesaplaşma aracıdır. Siyaset toplumsal gruplar arasındaki (maddî ve manevî) çıkarlarla alakalı olduğundan, siyasete duyarsız dergi, iddiasız, ruhsuz bir kâğıt tomarıdır. Tabii, siyasete duyarlı olmak, bütün sayfaları siyasî kişileri değerlendirmeye ayırmak demek değildir. Aksine, ancak çok küçük kafalar kişilerle ilgilenir. Orta çaplı kafalar olaylarla, büyük kafalar ise fikirlerle uğraşır. Derin fikir yoksa, dergiler resimli vitrinlere dönüşür. Bu Ülke’de dergiler uzun ömürlü olamıyorsa, ya söylenecek söz yok; ya söylenen sözün toplumda karşılığı yok. Cemaat dergileri sadece gönül okşuyor; fikir dergileriyse gönle ulaşamıyor. Akıl tek başına insanla irtibat kuramaz.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi