T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 28 NİSAN 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Yusuf KAPLAN

Türkiye'deki İslamofobi, Batı'dakinden berbat!

İslamofobi olgusunu, biz, yalnızca Batılıların İslâm düşmanlığı ve İslâm korkusu olarak algılıyoruz. Oysa Türkiye'deki İslamofobi, Batı'dakilere rahmet okutacak kadar çığırından çıkmıştır.

Yüz yıl önce İngiliz Avam Kamarası'nda Başbakan Gladstone'un yaptığı konuşmayı hatırlıyor musunuz? Aynen şöyle demişti, "kurt" İngiliz politikacısı: "Biz, bu Türkleri, savaş meydanlarında yenemiyoruz. Çünkü ellerinde Kur'ân var rehber olarak. Eğer biz Kur'ân'ı ellerinden alabilirsek, o zaman bu milleti dize getirebiliriz."

Bugün, Kur'ân elimizden alındı: Çocuklarımızın, 12-15 yaşına kadar Kur'ân öğrenmeleri resmen yasak. İnsanlığa medeniyetin, hakkın, hukukun, adaletin, toplumsal ve küresel barışın nasıl temin ve tesis edilebileceğini öğreten, büyük tarihsel atılımların ve açılımların kaynağı olarak Kur'an'ın bırakınız siyasî, toplumsal, ekonomik, kültürel ve entelektüel hayatımızda rehberimiz olarak kabul edilmesini, Kur'ân'ın okutulması, öğretilmesi bile çocuklarımıza "haram" bugün!

Bu ne iştir arkadaş? Biz kimiz sahi? Batılıların gönüllü sömürgesi miyiz?

Şunu iyi bilelim: Eğer Kur'ân'ı yeniden hayatımızın merkezine yerleştiremezsek, bırakınız yeniden büyük tarihsel atılımlara ve açılımlara imza atabilecek bir istiklale ve istikbale kavuşabilmeyi, Batılıların seküler projelerini uygulayarak köleleşmekten, metamorfoza uğramaktan, bu ülkede hırsızlığın, yolsuzluğun, cinsel sapkınlıkların, ahlâksızlıkların, uyuşturucuların bu toplumu içerden çökertmesine yol açmasını önleyemeyiz ve tarihten silinmekten kurtulamayız.

Türkiye'deki İslamofobinin, özellikle son yıllarda, münhasıran da o lanet olası 28 Şubat sürecinden sonra iyice kontrolden çıktığını, gemi azıya aldığını görüyoruz. Bu kampanya, 28 Şubat sürecinde, önce İslâm'ı ve İslâmî kesimleri hedef göstererek, "topyekûn savaş" manşetleriyle ivme kazandı, rayından çıkmaya başladı.

Bu kampanyanın İslâm'la küresel savaş sürecinin Türkiye ayağı olduğunu görmemek için ya gerçekten aptal veya "satılmış" olmak gerekiyor.

Türkiye'de özellikle gladyatörlere dönüşen medyatörlerin ve türlü tuhaf aktörlerin, mesela TÜSİAD'ın bile İslâmî her gelişmeyi, sembolü, atılımı ve açılımı, "bunlar Türkiye'yi karanlık Ortaçağ zihniyetine sürükleyecekler" naralarıyla aşağılamaları, bu kişilerin ne kadar beyinsiz olduklarının ürkütücü bir göstergesidir. Çünkü "Ortaçağ karanlığı zihniyeti", Müslümanlara değil, bizzat gönüllü acentası gibi çalıştıkları Batılılara, Batı tarihine ait bir hadisedir. Ortaçağ'ın Müslümanların, insanlığa ve tabiî Batılılara medeniyetin ne demek olduğunu öğrettikleri bir "altın çağ" olduğunu bilemeyecek ya da bildikleri hâlde gözardı edecek kadar beyinsizleşmiş kişiler bunlar.

Yeter artık diyorum, yeter! Ortaöğretimde Hz. Peygamber'le ilgili bir yarışma düzenlendi diye bir kaşık suda kopardığınız fırtına, bu kutlu dine ve onun yüce önderine yönelik yaptığınız iğrenç yayınlara artık son vermek zorundasınız. Bir taraftan "yüce dinimiz" diye başlayan cümleler kurup ardından o yüce dine, o yüce dinin hayata aktarılması için zihinlerini, beyinlerini, birikimlerini seferber eden bu ülkenin en temiz insanlarına karşı başlattığınız yıpratma, hayatlarını zehir etme kampanyasına artık son vermek zorundasınız.

Burası neresi kardeşim! Burası Müslüman bir memleket mi? Öyleyse, nedir şu başörtüsü zulmü? Dünyanın hangi ülkesinde var böyle bir zulüm? Bu milleti ayakta tutan, birliğinin, dirliğinin, bütünlüğünün, ruhunun sigortası olan, bu ülkeyi sömürgecilere peşkeş çektirmeyecek yegane kaynak olan İslâm'a, İslâmî sembollere, İslâmî değerlere ve bunlara sahip çıkan insanlara sahip çıkmanız, teşekkür etmeniz gerekirken, siz küfrediyorsunuz. Bunu, Batılı sömürgeciler bile yapamazdı.

İstediğiniz şey, eğer topyekûn İslâm'ı terketmemiz, paçavraya çevirmemizse, yapalım; yapalım da bakalım bu topraklarda bir saniye bile nefes alabilecek bir varlık gösterebilecek miyiz, görelim o zaman!

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi