T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
A K T Ü E L 14 ŞUBAT 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Duygu yüklü mektuplar teknolojiye yenik düştü

Dünün edebi aşk mektupları bugün yerlerini basit cep telefonu mesajlarına bıraktı. Hürrem Sultan'ın, I. Abdülhamid'in, Cemil Meriç'in ve Napoleon'un güzel sözleri artık mazide kaldı

Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Serhan Alkan İspirli, dünün edebi aşk mektuplarının bugün yerini şablon halindeki cep telefonu mesajlarına bıraktığına dikkati çekti. Tarihe mal olmuş birçok ünlü simanın yazdığı duygu yüklü aşk mektuplarının günümüze kadar ulaştığını ve bu mektuplardaki duygu yoğunluğunun günümüz bile insanı etkilediğini kaydeden İspirli, "Duygu yüklü aşk mektupları maalesef teknolojiye yenik düştü" diye konuştu.

'SENİ TANIMAYANLARA YABANCIYIM'

I. Abdülhamid'in Ruhşah'a mektubunda "Ruhşahım Hamid sana kurban ola... Bu gece gel niyazımdır. Billahi sebebi iletim ve belki mevtim olursun. Ayağının altına yüzüm ,gözüm sürerek rica ederim. Kendimi zapt edemiyorum, billahilazim" diyor. Cemil Meriç'in Lamia Hanım'a yazdığı şu mektuptaki duygu yükle ifadelere bir bakın: "İnsanları ikiye ayırıyorum. Seni tanıyanlar, seni tanımayanlar. Seni tanıyanları ikiye ayırıyorum. Anlayanlar, anlamayanlar. Seni tanımayanlara yabancıyım. Seni anlamayanlara düşman. Garip rüzgar esiyor başımda. Kavak yelleri desem değil, kasırga gibi, hortum gibi bir şey..."

İbrahim Paşa'nın Kanuni'nin kardeşi olan eşi Hatice Sultan'a mektubu: "Sadece ihlas ve birlikten doğan, anber gibi tahiyyat ve saf sevgi dolu teslimat, itlaf ve ihda kılındıktan sonra maruz-ı muhibbane budir ki, hale eğer yüksek lütfunuz gereğince bu ayrılık köşesinde giryan olan sevgilinizin halini soracak olursanız..."

Erzurumlu müteferrik İbrahim Hakkı'nın Firdevs Hanım'a mektubu ise şöyle: "İzzetli, hürmetli, muhabbetli, hakikatli, ademlikli, şefkatli, hatırlı, gönüllü, asıllı, usullü, akıllı, izanlı, hünerli, üsluplu, yakışıklı, güzel huylu, tatlı dilli, uzun boylu, ince belli hatunum..."

'SEN YAĞMUR OL BEN DE BULUT!'

Günümüzde ise aşk mektuplarının yerlerini basit en fazla 2-3 cümleden oluşan cep mesajlarına bıraktığını kaydeden İspirli, bu mesajlardan şu örnekleri verdi: "Bir yürek nelere yeterse, bir can canı ne kadar severse, bir damarda ne kadar kan geçerse, yaşam ölüme ne kadar değerse, sen de benim için o kadar değerlisin" "Sen yağmur ol, ben bulut. Göklerde buluşalım. El ele verip dünyayı dolaşalım" "Hayatta iki kör tanıyorum. Birisi senden başkasını görmeyen ben, ikincisi beni görmeyen sen." n ERZURUM

YUSUF YÜZLÜM NAZENİN SULTANIM

Kanuni Sultan Süleyman ile büyük aşk yaşayan Hürrem Sultan'ın, padişaha gönderdiği mektubunda "Canum paresi Sultanım, öyle nam sahibi ki sabah rüzgarı gibi merhamet artırıp saçar, öyle selam ki gönül kapan şeker dudakların kavuşması gibi, öyle dualar ki âşıkların avazı gibi yanık, öyle övgüler ki melek görünüşlülerin giysileri gibi sonsuz, öyle kalp safiyetleri ki sanki safa nuruyla nurlanmış selvi boyluların yanakları gibi... Benim Yusuf yüzlüm, şeker sözlüm, latif, nazenin sultanım..." gibi duygu yüklü cümleler yer alıyor.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi