T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 14 ŞUBAT 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet ŞEKER

Yazıp çizmek

Hakan Albayrak uğradı dün gazeteye. Ateş almaya gelmiş gibi, göründü gitti.

Acilen Ankara'ya dönmesi gerekiyormuş.

(Hoş, bugüne kadar Hakan'ın acil olmayan bir işine rastlamadım ya...)

Dar vakitte kısaca sohbet ettik.

"Ne var ne yok, neler yapıyorsun?" sorusuna "Yazıp çiziyoruz" cevabını verdi ve şöyle devam etti:

"Çizince tekrar yazmak gerekiyor tabii."

*

Yanlış değil.

Hayatımız yazıp çizmekle, sonra tekrar yazmakla geçiyor.

Bütün yazılanlar, okunmakla anlam kazanır.

Okuyan yoksa eğer, ne yazarsan yaz.

O yüzden "Ben kendim için yazıyorum" diye açıklama yapanlara inanmayın.

Kendisi için yazan, kendisi okur ve o kadarıyla yetinir.

Başkasına göstermeye ihtiyaç duymaz.

Eğer o kişinin yazdıkları size bize kadar ulaşmışsa, kendi çemberini aşmış demektir.

*

Hakan'a göre bu memlekette konular pek değişmiyor ve yazarlar da aynı konuları tekrarlayıp duruyorlar.

"Bir kişi bu memlekette bir sene boyunca düzenli yazı yazsa, aynı yazıları on sene tekrar edebilir."

Hatta bazı isimler de verdi.

Örnekler cuk diye oturdu fakat biz o tarafını es geçelim.

*

Eski yazıları tekrarlamaktan hoşlanmayan biri olarak o sözlerden alınmadık.

Kimileri için "Et'tekrare ahsen, velev kâne yüz seksen" önemli bir düstur olabilir.

Yeter ki tekrarında fayda görülsün.

(Türkçe-Arapça karıştırılarak söylenen bu kalıbı bilmeyenler için açıklayalım: "Tekrar güzeldir, yüz seksen kere olsa bile.")

DEĞİŞMEYEN KONULAR

Yıllar geçse de memlekette konuların pek değişmediği yönündeki eleştiri daha önemli.

Fakat bu fikre tamamen katılmak da mümkün değil.

Son otuz yılda gündemi meşgul eden konuları tarayacak olsak, sadece birkaç konunun sabit kaldığını görürüz.

Değişmeyen gündem maddelerinin en başında şüphesiz 'irtica' yer alır.

Üstelik 30 değil, 300 yıldan bu yana.

Sonra yolsuzluk, yoksulluk, dengesiz/adaletsiz gelir dağılımı.

Sonra güvenlik, sonra işsizlik.

Derken darbe.

En iyisi demeyelim.

SEVGİLİLER GÜNÜ

Bugün "Sevgililer Günü".

Eski 14 Şubat'lara baktım, bu konuyla pek ilgilenmemişim nedense.

Sebebini öyle uzun boylu düşünmedim.

Belki özel bulduğumdan, belki böylesi günleri yapay bulduğumdandır.

Veya her ikisi de.

*

Tekrar konusunda Hakan'ı haksız çıkarmamak için gayret ettim ve zor da olsa alıntı yapacak birkaç satır buldum:

KARR

- Her yerde kar var.
- Hem de nasıl!
- Kalbim senin bu gece.
- Boş ver kalbi!
- Ama bugün Sevgililer Günü.
- Ya öyle mi? Tamam o zaman.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi