T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 14 ŞUBAT 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Melikşah UTKU

Bürokrasiyi piyasalar atasın

Önümüzdeki ay, birçoklarınca ekonomi bürokrasisinin en önemli koltuğuna oturduğu düşünülen Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'nin normal görev süresi doluyor.

Ak Parti hükümeti iktidara geldiğinden beri yıldızı bir türlü hükümetle barışmadığı görüntüsü sergileyen ve özellikle de ilk dönemlerde AK Parti hükümetinin ekonomi kurmaylarına karşı takındığı tavırla gündeme gelen Serdengeçti, son iki yıldır ha gitti, ha gidecek rivayetlerine rağmen, normal görev süresini tamamlamak üzere.

Merkez Bankası bağımsız bir kurum. Ancak bu bağımsızlık sadece kuruma verilen görevlerin yetki dairesi içinde ifası ile sınırlı bir bağımsızlık. Kurumun hedefleri hükümet ile sağlanan mutabakat belirliyor. Yine bankanın üst kademesine yapılacak atamaları da, belli ölçülerde hükümet belirleme yetkisine sahip. Bu çerçevede hükümet, görev süresi dolan Serdengeçti'yi yeniden atayabilir, ki bu gayet normaldir, ya da dışarıdan veya içeriden uygun gördüğü bir başkasını bu göreve layık görebilir, ki bu da gayet tabiidir.

Ama yok. Bizde bu işe de "kamuoyu" maskesi altında medya karışacak. Şu sıralar Serdengeçti'nin görev süresinin uzaması için muazzam bir kampanya başlamış durumda. Kampanyanın özünü, Serdengeçti seçilmezse Merkez Bankası'nın bağımsızlığına halel gelecek teması oluşturuyor. Bu kampanyanın sihirli sözcüğü ise, tahmin edebileceğiniz gibi, "piyasalar."

İddia şu: Hükümet, Serdengeçti'yi beğenmiyor olabilir. Ancak, enflasyonda gelinen nokta, Merkez Bankası'nın Türkiye tarihinde ilk kez hükümetten bağımsız politikalar güttüğünü ve bu politikalarında başarılı olduğunu gösteriyor. Başarılı bir Merkez Bankası Başkanı'nı değiştirmek anlamsız, hatta tehlikelidir. Zira piyasalar bu hareketi, hükümetin Merkez Bankası'na müdahale etme arzusu olarak nitelendirecektir, hükümetin bu yönde en ufak bir niyeti olmasa bile. Bu algı, piyasalarda istikrarı bozucu nitelikte olacak ve enflasyonla mücadelede elde edilen kazanımları tehdit edecektir.

Bu kampanya tüm şiddetiyle başlamış durumda. Gazeteler ve ekonomi medyası, yöneticisi ve tüm güzide kalemleri ile bu kampanyaya destek veriyor. Hatta öyle ki, ihracatçılar ve bir zamanlar Merkez Bankası'na ateş püsküren kalemler bile, Serdengeçti'nin kalması yönünde görüş beyan ediyor. Müzmin devalüasyoncular, "Başarısız, ama kalmalı" yorumları yapıyor. İlginç...

Kanaatimizce, eğer ülke ekonomisinin temel dinamikleri istikrarı hazmetmişse, her fırsatta hükümetle aralarının gergin olduğu izlenimi veren birinin yerine hükümetin yeni birini atamasının piyasalara etkisi, en kötü ihtimalle kısa vadeli ve geçici olacaktır. Mevcut hükümet, ekonomi politikaları konusunda hiçbir taviz vermediğini, Merkez Bankası politikaları dışında da defalarca göstermiştir. Bankaya tek özelliği hükümete yakınlık olan birini atamayacağı ortadadır.

Öte yandan, Serdengeçti'nin başarılı olduğu iddiasını da tartışmaya açmak gerek. Asaf Savaş Akat, güzel bir şekilde ifade etti. Tüm dünyada yükselen petrol fiyatlarına rağmen enflasyonun düştüğü bir ortamda, üstelik hükümet bu kadar kemer sıkarken, döviz bu kadar düşmüşken, iç piyasada talep bu kadar durgun ile "eh, işte" arasında seyrederken, tek görevi enflasyonla mücadeleye indirgenmiş bir Merkez Bankası Başkanı'nı "başarılı" bulmak ne kadar gerçekçidir?

Kanaatimizce mevcut Merkez Bankası Başkanı, Türkiye'nin içinden geçtiği süreçte denenmesi gereken kimi adımları, birkaç basmakalıp ekonomi tezine takılıp atamamıştır. Kaldı ki, Serdengeçti 2000-2001 dönemi krizlerinde de başarılı bir sınav verememiş olan dönemin Merkez Bankası'nın yönetimindeydi.

Buna karşılık, Serdengeçti'nin başarısız olduğu ve bu yüzden gitmesi gerektiği de söylenemez. Öyleyse bırakalım, bu atamayı hükümet kendi bildiği gibi yapsın. Şu ana kadar programa sadık kalmış ve neticesini almış bir hükümetin buna hakkı olsa gerek.

Yoksa artık bürokratik atamaları "piyasalar" mı yapıyor?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi