|

Bu bahçedeki bitkiler 7 milyon yaşında

Süleymaniye'deki İstanbul Müftülüğü'nün içinde yer alan İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi'nde kökenleri 7 milyon yıl geriye giden fosil bitkilerin üretimi yapılıyor. Çoğunlukla Güney Afrika ile Japonya'da bulunan ve paleofosil olarak tanımlanan bu bitkiler peyzaj çalışmalarında kullanılıyor

Ertan Altan
00:00 - 5/09/2009 Cumartesi
Güncelleme: 22:56 - 4/09/2009 Cuma
Yeni Şafak
Bu bahçedeki bitkiler 7 milyon yaşında
Bu bahçedeki bitkiler 7 milyon yaşında

Hortus Botanicus Universitatis Istanbulensis yani İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi, Süleymaniye Camii yanında, İstanbul Müftülüğü'nün içindeki alanda özel olarak yetiştirilen yüzlerce çeşit bitkinin yer aldığı son derece ilginç bir mekân. Böcek yiyen tropikal çiçeklerden Japonya'dan getirilip uygun şartlar sağlanarak yetiştirilen egzotik bitkilere, Latin Amerika'nın dev kaktüslerinden, Afrikalı Zulu kabilesinin zehirli oklar yaptığı yapraklara kadar birbirinden ilginç pek çok bitki, Süleymaniye'deki bu gizli bahçede itinayla yetiştiriliyor. Fakat bu bahçeyi özel kılan en ilginç bitkiler milyonlarca yıl öncesinden geliyor. Paleofosil adı verilen ve yaklaşık 7 milyon önce var olan bitkilerin de özel yöntemlerle yetiştirildiği bahçede zamanda milyonlarca yıl geri yolculuk yapmak mümkün.

Haliç üzerinden Boğaz'a açılan eşsiz manzarasıyla Süleymaniye'nin eşsiz bir köşesi olan Botanik Bahçesi'ni bitki sınıflandırma alanında çalışan Dr. Erdal Üzen'in rehberliğinde dolaştık.


ZAMANDA YOLCULUK

Botanik Bahçesi'nde 8 ayrı türde binden fazla poleofosil bitki yetiştiriliyor. Bahçede bulunan bitkilerin Güney Afrika ve Japonya kökenli olduğunu söyleyen Dr. Üzer, “Şimdi biz özel koşullar sağlayarak ülkemizin ikliminde yaşaması mümkün olmayan bu bitkilerin devamlılığını sağlamaya çalışıyoruz” diyor. Paleofosil bitkiler botanik biliminde “yaşayan fosil” olarak adlandırılıyor. 7 milyondan 350 milyon yıla uzanan bir tarih içinde var olan bitkilerin fosil olarak tohum ve tozlarıyla günümüze aktarılan türlerinden elde edilen bu bitkiler son derece değerli.

Botanik Bahçesi'nde sera içinde uygun koşullar sağlanarak yetiştirilen Sycas ağacı, bugünkü palmiyenin atası kabul edilen bir paleofosil bitki. Güney Afrika'da bulunarak üretimi yapılan bu ağaçlar küçük boylarının aksine tam 200 yaşındalar. Yetişmesi son derece zahmetli bir tür olan Sycas'ın milyonlarca yıllık bir geçmişi olduğunu belirten Dr. Üzen, artık peyzajda kullanılmaya başlanan Sycas ağacının 70-80 bin TL.'ye alıcı bulduğunu söylüyor.

Botanik Bahçesi'nde yetiştirilen diğer bir fosil bitki de “Zamia” adı verilen grup. Zamiaların da yurt dışından getirildiğini belirten Dr. Üzen Dünya Botanik Birliği'ne üyen olan Botanik Bahçesi'nin dünyanın her yerinden bitki getirebildiğini farklı birçok türün uzak ülkelere gitmeye gerek olmadan bu bahçede görülebileceğini söylüyor.


FOSİL BİTKİLER BİZDE DE VAR

Botanik Bahçesi'ndeki fosil bitkiler Güney Afrika Japonya kökenli. Ancak Türkiye de fosil bitkilerin yetiştiği bir ülke ve dünyanın çeşitli yerlerindeki Botanik bahçelerine tohum gönderiyor. Köyceğiz'deki Sığla ağaçlarının fosil grubundan olduğunu söyleyen Dr. Üzen “Dünyada yalnızca Köyceğiz'de bulunan bu ağaçlar da milyonlarca yıldır yalnızca bu bölgede korunmuş fosil tohumlardan geliyor” diyor.

Sycas, Zamia gibi İstanbul'un iklim koşullarında büyümesi mümkün olmayan bitkiler seralarda yetiştirilerek otel lobisi, kongre salonu gibi mekânlarda değerlendiriliyor. Yetiştirdiği Sycas ağaçlarından birini Botanik Bahçesi'nin girişindeki yeşil alana diken Dr. Üzen, dört tarafı duvarla çevrili olan Botanik alanı rüzgârdan korunduğu için ağacın kök tutmasının mümkün olduğunu ancak şehirde Sycas görmenin maalesef imkansız olduğunu söylüyor.


AYNI ZAMANDA BİTKİ HASTANESİ

İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi aynı zamanda bir bitki hastanesi olarak da hizmet veriyor. Bölüm öğrencileri tarafından cüzi bir ücret karşılığı tedavileri yapılan hasta ve yıpranmış bitkiler sahiplerine sapasağlam iade ediliyor.


Zulu kabilesinin zehirli okları burada

Botanik Bahçesi'ndeki en dikkat çeken bitkiler zehirli gruptan. Dokunulduğunda zarar vermeyen ancak ağza temas ettiğinde öldüren bu bitkilerden en ilginci ise Afrikalı Zulu kabilesinin oklarının ucuna sürdükleri zehri elde ettikleri bitki. Zulular bu bitkiden elde ettikleri zehirli oklarla avlanıyor.


Et değil böcek yiyorlar

Botanik Bahçesi'nde yetiştirilen egzotik bitkilerden bazıları böcekle besleniyor. Yıllar önce bahçeyi gezen bir gazetecinin haberinde bu bitkilerden “yamyam çiçekler” diye bahsettiğini söyleyen Dr. Erdal Üzen, “Bu haber yüzünden onlarca meraklı vatandaş ellerinde etle gelip bitkiyi beslemek istedi” diyor.


Çin'in kutsal ağacı İstanbullu

Paleontolojik bulgularla milyonlarca yıl önce Trakya ve İstanbul'da yaşadığı tespit edilen Ginko ağacı artık ülkemizde yetişmiyor ancak yüzyıllardır Çin'in kutsal ağacı. Çinlilerin kutsal saydığı Ginko ağacını bizdeki serviler gibi mezarlıklarına diktiklerini ve mabed saydıklarını belirten Dr. Erdal Üzen, bu ağacın yapraklarının da pek çok rahatsızlığa iyi geldiğini söylüyor.


II. Abdülhamit'in 'Herbaryum'u

Herbaryum, şehirleşme ve başka nedenlerle kaybedilen bitki örtüsünün envanterinin tutulduğu bir bölüm. Türkiye'nin ilk herbaryumunun İstanbul Üniversitesi bünyesinde Botanik Bançesi'nde kurulduğunu belirten, Dr. Erdal Üzen, “Örneğin TOKİ kırsal bir alanda inşaat yapacağı zaman, inşaat başlamadan önce bizim uzmanlarımız gidip o bölgedeki bitki örtüsünden örnek alıyorlar. Bu örnekleri kurutup saklıyoruz. Böylelikle bitki örtümüzü sürekli bir koruma ve denetim altına alıyoruz” diyor. Harebaryum çalışmasının tarihi çok eskiye dayanıyor. Yıldız Sarayı'nda II. Abdülhamit'e ait olan herbaryumun şu an Botanik Bahçesi'nde muhafaza edildiğini belirten Dr. Üzen camekânlarla korunan kayıtların Osmanlı'nın Ortadoğu'daki topraklarına ait bitki örnekleri olduğunu söylüyor. Bu kayıtlar dünyanın pek çok ülkesinden bitki bilimcinin de ilgi odağı.



15 yıl önce