|

Cumhuriyet Osmanlı'yı yok sayarak hata etti

Polisiye roman türünün başarılı kalemlerinden Ahmet Ümit son romanı Sultanı Öldürmek'te Fatih Sultan Mehmet'in hayatına odaklanıyor ve senelerdir konuşulan bir şüpheye yeniden dikkat çekiyor: Fatih Sultan Mehmet öldürüldü mü? Araştırma sürecinde Osmanlı hakkında önemli bilgilere de ulaşan Ümit, Cumhuriyet'in Osmanlı'yı yok saymakla hata ettiğini söylüyor

Röportaj: AYSEL YAŞA
00:00 - 21/04/2012 Saturday
Güncelleme: 20:22 - 20/04/2012 Friday
Yeni Şafak
Cumhuriyet Osmanlı'yı yok sayarak hata etti
Cumhuriyet Osmanlı'yı yok sayarak hata etti
İstanbul Hatırası romanı için Ahmet Ümit'le söyleşiye gittiğimde bahsetmişti yeni romanı Sultanı Öldürmek'ten. Fatih Sultan Mehmet dönemini yazarken aklına gelen bu konuyu 3 senelik bir araştırma sürecinden sonra kitaplaştırdı yazar. Everest Yayınları'ndan çıkan kitapta, tarihin tabulaştırılmasına bir karşı çıkış var. Ümit hem doğulu hem batılı kaynakları okuyarak, biraz da ortada durmaya çalışarak yazmış romanı. Tarih ve polisiye karışımı romanı yazarıyla konuştuk.

Sultanı Öldürmek romanının baş karakterlerinden Müştak, Fatih dönemini sevdiğini ve gerekçelerini anlatıyor. Peki, bu dönemde size ne cazip geldi?

Müştak gibi bir karakteri yazmamın nedeni aslında Fatih. Çünkü Fatih ne kadar dışa açık, kendi kabına sığmayan ve dünyayı fethetmeye çalışan bir kişilikse Müştak bunun tam tersi. İçine kapanık, kendi dünyasında yaşayan, dışarı açılmaya çekinen suçluluk duygusu içerisinde yaşayan bir adam. O bastırılmışlıkla Fatih'in ne kadar kuvvetli biri olduğunu aktarmak için Müştak'ı seçtim. Fatih bence Osmanlı tarihindeki en önemli figür, en önemli hükümdar.

Neden?

Politik ve tarihsel olarak böyle. Bilindiği üzere Yıldırım Bayezid Ankara Savaşı'nda yenilince Osmanlı'da Fetret Devri başladı. Sonra 1. Mehmet ve 2. Murat yavaş yavaş toparlamaya başladılar ama devlet tam toparlanamadı. Öyle bir yere gelmişti ki Osmanlı devleti ya yükselecek ya da gerileyecekti. 1443'te devlet büyük bir bunalım yaşadı. O arada tahtı bizim 2. Mehmet'e, 12 yaşındaki bir çocuğun omuzlarına bırakarak çekilip gidiyor.

O dönemi kimse böyle anlatmıyor

Hakikat o değil. Bize anlatılan tarih hamaset. Ciddi bir bunalım var, o bunalım nedeniyle gidiyor adamcağız. Koca devlet çocuk oyuncağı mı, 12 yaşındaki çocuğa bırakılır mı? "Eğer sen padişahsan ordularının başında savaşmalısın, eğer ben padişahsam sana ordularımın başında savaşmanı emrediyorum" cümlesi de yok mesela. Babasına gelme, gelirsen de sarayda otur, ben savaşacağım diyor. Baba geliyor, Haçlıları yenince Osmanlı'nın Avrupa'daki varlığı kesinleşmiş oluyor.

DARBE GELENEĞİ BİZE MİRAS
Ama bu 2. Mehmed'in padişahlığını da tartışmalı hale getiriyor

Evet, savaşı o değil babası kazandı. Ama 2. Murad hırslı bir adam değil. Savaşı kazandıktan sonra oğluna bırakıyor tahtı. Sonra 1446'da bir yeniçeri ayaklanmasında (ki bu bir darbedir) 2. Murad yeniden tahta geliyor. Fatih Sultan Mehmed'i ava yolluyorlar, döndüğünde babası tahtta. Tam bir darbe! Ama o babasıyla savaşmıyor, tahtı veriyor. Bu çocuk iki yıl boyunca saray entrikalarını öğreniyor. Çandarlı'ya diş biliyor. 5 yıl bekliyor. Babası öldüğünde tahta geri geliyor.

Ya İstanbul onu alacak ya da o İstanbul'u.

Tahtta kalabilmek için babasından daha büyük bir şey yapması lazım. Bu büyük şey Konstantinapolis'in fethi. 'Osmanlılar, Araplar tarafından defalarca kuşatılan bu şehri alırsam, bu iş tamamdır' diyor. Hakikaten gelir gelmez bu işe baş koyuyor. Alarak devleti içinde bulunduğu durumdan çıkartıp bir imparatorluğa yükseltiyor. Devlette de değişiklikler yapıyor. Uçbeyleri, vezirler ve padişahların üçlü paylaşımını ortadan kaldırıyor. n Fatih Sultan Mehmet aynı zamanda ilk insan hakları beyannamesini yazdıran padişah. Başka hangi yönleri enteresan geldi size?

Bir roman kahramanı o. Adeta Hamlet gibi diyebiliriz. İktidarla ilişkilisin, olmak ya da olmamak. Şehzadelerin önünde 2 seçenek vardır ya öleceksin ya da tahta çıkacaksın! Olmak ya da olmamak tam da bu. Karmaşık bir kişilik, çok kararlı, atılgan, fetihçi ama öte yandan şair. Bir yandan hakikaten büyük stratejiler kuruyor, entelektüel, doğulu ve batılı bilim adamlarını okuyan, onlarla sohbet etmekten zevk alan, hocalarına saygı gösteren, otoriter ama aynı zamanda duyarlı şahsiyet. Bildiğiniz roman kahramanı yani.

Romanda 'Bir ırkın devleti değil Osmanlı' diyorsunuz. Bu ne kazandırdı imparatorluğa?

Osmanlı bu sayede 600 yıl var oldu. Hoşgörünün temelleri bu topraklarda atıldı. Fatih çok kültürlü bir bakış açısında sahipti. Beni en çok etkileyen Fatih'in şu sözleridir: 'Ben bir imparatorluk kuracağım. Ve bu imparatorluk farklı dinlerden, dillerden, ırklardan tek bir halk, Osmanlı halkı olacak, bu Amerikan anayasası gibi bir şey. Amerika da öyle değil mi şu anda? Fatih 1453'te bu kuralı koyabilmiş bir adam. Baktığınız zaman emperyal düşünebilen, ufku çok geniş bir imparator. Çünkü o hem doğulu hem batılı bilim adamlarına başvuruyordu.

Biz tarihi tek taraflı okuyan bir milletiz. Siz yazarken o tek taraflı olma halini nasıl bertaraf ediyorsunuz?

Bütün kaynakları okudum. Bir o dönem yazılmış kaynaklara baktım. Osmanlı kanadından yazanların sayıları oldukça az. Batılıların kaynakları daha fazla. Asıl değerli olan 1453'ün bahar aylarında surların arkasında yaşayan insanların günlükleri. Nicolas Barbaro, Sakızlı Leonardo'nun günlüklerini okudum. Bütün bunları okuduğum zaman karşılaştırma fırsatı buldum.

GERİYE HOŞGÖRÜ KALDI
Romanda da geçiyor bu soru; tarih tarihçilerin yazdıkları değilse nedir? Manipülasyon, hamaset, gerçek?

Bizde yaşanan hakikat değil hamaset. Çünkü insanlar basit sözcüklerle bu işi öğrenmek istiyor. Türkler olarak geldik Konstantinapolis'i aldık. Yok, bu kadar basit değil. Bunun arkasında iki devletin, iki insanın çilesi ve kaderi var. Tarihi niye okuruz biz? Geçmişteki hakikat yerine abartılı ve bizi hoşnut edecek şeylere inanırsak geleceğe dair tasavvurlarımız yanlış olur. Tarih biliminin ve tarih okumamızın nedeni de bu. Sırf mutlu olmak için 'Biz tarihte şahaneydik, hiçbir hatamız olmamıştı. Zaten Fatih insan üstü bir kişiliktir' deyip kendimizi kandırmayalım.

Osmanlı tabulaştırılıyor mu sizce?

Cumhuriyet 600 yıllık Osmanlı'yı yok saydı. Onu eleştirmedi. Osmanlı'ya yokmuş gibi davranamazsın. Kesti attı. Orada bir kırılma yaşandı. Osmanlı'yı önemsemmekle hata edildi. Ama biz oyuz! Babam Osmanlı vatandaşı. Ben Cumhuriyet vatandaşıyım, bu kadar yakın yani.

Bu yok sayma neticesinde Osmanlı'dan bize bir şeyler kaldı mı?

Damarlarda çok fazla var. Osmanlı her şeyden önce bir hoşgörü toplumu. Halk burada sorunsuz bir şekilde yaşıyordu. Halk kendi arasında Osmanlı'dır. Yani komşumuz Ermeni, Rum, Arnavut, Kürt, Türk diye düşünmeyiz, burun kıvırmayız. Dolayısıyla Osmanlı'dan sadece hoşgörü kaldı bize. Şu anda ülkemizde bize gereken de bu. Rövanş rövanş üzerine, bununla yaşayamayız.

Böylesine hassas olunan bir konuda yazarken otokontrol uyguladınız mı?

Aslında insan çekinerek yazıyor, itiraf etmek lazım. Bu çok acı bir şey. Bir oto sansür uygulamadım ama üslubuma dikkat ettim. Bazı şeyleri yazarken başka sözcüklerle ifade ettim. Hakaret etmediğimiz sürece, insanlar her türlü şeyleri yazabilmeli. Bunun eleştiri yaptığımız topluma da yararı var. Ama bizde linç kültürü devreye giriyor. Tarihi takım tutar gibi tutuyoruz. Tarih böyle bir şey değil ki.

Kardeş Katli Fermanı üzerinde duruyorsunuz kitapta. Duyunca insanı irite eden bir ferman bu. Siz nasıl yorumluyorsunuz?

Fatih'in yaptığı malumun ilanı oldu. Bir de o dönemde padişahlar 'Ben yapmadım, sadrazamlar, vezirler yaptı' diyorlardı. Fatih dedi ki 'Devletin bekası için kardeş katli münasiptir.' Bugün baktığımızda kabul edebileceğimiz bir şey değil. Nitekim Osmanlı bunu kaldırdı. Çünkü korkunçtu, 18 şehzadeyi birden öldürdüler. Ben anlayışla karşılayamıyorum ama bugünden bakarak. O zamanda yaşasaydım bilemiyorum.

Roman baba katli meselesine de değiniyor

Bazıları ütopik gerçek olmayan bir şekilde Mehmet'i suçlarlar. Bu gerçek değil, böyle bir bulgu elimizde yok, şüphe bile yok. Çünkü 2. Murad biraz sefahat aleminde yaşıyordu. Tunca Nehri'nin karşısındaki adada muhtemelen bir inme sonucu öldü. Ama Fatih'in ölümü şüpheli.

Bu iddiaları yeniden gündeme getiriyorsunuz romanda

Mayıs ayında sefere çıkıyor Fatih. Daha önce sefere çıkacakken nikris hastalığı tutuyor ve iptal ediyor. Kendi gitmiyor, vezirlerini yolluyor. Yani bir sorun yok ki bu kez kendi çıkıyor ve daha acısı bir hafta içinde ölüyor. Ölüm nedeni barsak tıkanması. Yani bir tür zehirlenme. Gerçek öğrenilmek isteniyorsa naaştan bir saç teli, bir tırnak bulunabilir. Bir toksikoloji incelemesine bakar. Zaten Fatih'in mumyalandığını biliyoruz. Bizim roman da sorularla ilerliyor zaten. Ben bir roman yazdım. Bu romanı Fatih'in mezarı açılsın diye yazmadım. Bir edebiyat ürünü vermek için yazdım.


Payitahtın İstanbul'da olması yararlıydı

Sarayın İstanbul gibi bir şehirde oluşu, işleyişini nasıl etkiledi diye sorduğumuzda Ahmet Ümit, "Payitahtın İstanbul'da olması çok yararlı. Osmanlı için doğu ve batının hakimiyetinin aynı anda ellerinde olması demek. Hem ticaret merkezi hem de strateji ve savunma olarak çok önemli" cevabını veriyor.


Okur her iki karakterde de kendini bulacak
Sultanı Öldürmek diğer kitaplarınız arasında nasıl bir yerde?

İstanbul Hatırası'nda Fatih bölümünü yazarken buna karar vermiştim. 3 yıldır bu işle uğraşıyorum. Yorucu, hakikaten zor bir kitaptı ama çok zevkliydi. Çok eğlendim, çok şey öğrendim. Bir karakterin beynine girmek, onun gözünden anlatmak epeyce yordu beni. Ama Müştak Serhazin'i çok sevdim. Komiser Nevzat ve Patasana gibi karakterlerimden biri oldu. Ama bu kitapta kalacak artık.

Bir tarihçi gibi mi çalıştınız bu romana?

Bu bir tez romanı değil. Bir tarihçi kadar çalışmadım. Öteki romanlarımda olduğu gibi yine sorular soruyorum. Anlattığım şey aslında tarihe dair bir şey değil, insan ruhuna dair bir şey. O yüzden iki karakter var. Böylece okur iki karakterde kendini bulabilecek.

Tarih ve polisiye harmanlanması kolay iki tür mü?

Çok zor ikisini birleştirmek ama ikisi yöntemsel olarak çok benziyor. Tarih bilimiyle kriminoloji arasında benzerlikler var. Tarih geçmişte olan ve kanıtları azalmış hakikati bulmamızın bilimidir. Kriminolojiyle uğraşan da faili meçhul gizemli cinayetleri çözer.



12 years ago