|

Dünyanın çatısında tuhaf şeyler oluyor

Everest'in bulunduğu ülke Nepal, dünyanın çatısı olarak biliniyor. Ölü yakma törenleri, yaşayan Tanrıça Kumari, hippileri ve rastafaryanlarıyla bir turiste en ilginç tecrübelerini yaşatan ülkede, enteresan haller olağana dönmüş durumda

Aysel Yaşa
00:00 - 5/05/2012 Cumartesi
Güncelleme: 23:23 - 4/05/2012 Cuma
Yeni Şafak
Dünyanın çatısında tuhaf şeyler oluyor
Dünyanın çatısında tuhaf şeyler oluyor

Dünyanın çatısına yolculuk yapacağız diyordu telefondaki ses, 'Sen de gelir misin?' Mevzu bahis dünya olunca, hele bir de onun çatısına gitmek teklif edilmişse kim hayır diyebilir ki? Kısa bir araştırmadan sonra dünyanın en yüksek tepesi Everest'in bulunduğu Nepal'e gitmeye hazırım. Daha önce rastafaryanlardan dinlediğim, hippilerin vatanı olmuş Nepal, aynı zamanda Hinduizm'in, Hindistan'dan sonra en yaygın olduğu ülkelerden biri. Ülke halkının yüzde sekseni Hindu. Ama ülkede çok sayıda etnik grup var. Sokaklarda dolaşırken, Urduca yada Moğolca konuşan insanlar duyabilirsiniz. Bu ilginç ülkenin başkenti Katmandu. Nepal, Türk vatandaşlarına vize uyguluyor. Vizeyi havaalanından yirmi beş dolar karşılığında alabiliyorsunuz. Ülkede çok fazla Türk yok. Ama gezi esnasında Anatolian Restoran'a rastlayabilirsiniz. Sahibi bir Türk, Ferhat Bey. Ayrıca İHH da bölgede çalışmalar yapıyor. Biratnagar'da 2 okulu ve camisi olan İHH, bölge Müslümanlarına büyük destek veriyor. Vakıf yakında bu bölgede bir de yetimhane açmayı düşünüyor. Katmandu'da de bir de Türk okulu bulunuyor. Okulun bin 200'e yakın öğrencisi var.

MANTIK ARAMAK YOK!

Sabiha Gökçen'den başlayan yolculuğumuz 5 saat sonra Sharjah'da verdiğimiz kısa bir molayla devam ediyor. Sharjah'dan başkent Katmandu arası 4 saat. İner inmez sıcak bir hava karşılıyor bizi ve tabi Asya ülkelerinin birçoğunda olduğu gibi ağır baharat kokusu. 5 gün boyunca peşimizi bırakmayacak bu kokuyu kabulleniyoruz. Kabullendiğimiz bir diğer şey ise, bu coğrafyada asla mantık aramamak. Çünkü bu arayış, tatilinizi zehir edebilir. Sokaklarda sadulara ve fotoğraf çektirmek için para isteyen rastafaryanlara rastlayacağınız bu ülkede, enteresan haller olağana dönmüş. Bu yaşananlara sadece turistler şaşırıyor. Zaten Katmandu'da dolaşırken herkesin dilinden aynı cümle dökülüyor: "Bu hayatımızın en enteresan deneyimiydi." Çünkü açık havada yapılan ölü yakma törenleri, yaşayan Tanrıça Kumari, kornaların susmadığı, trafiğin bir keşmekeş olduğu başkent dünyada eşine az rastlanacak bir karnaval gibi. Bu karnavala katılmak isteyenler için son bin not. Nepal'de sene 2069. Giderken hazırlığınızı buna göre yapın!


Küçük kızlar Kumari olmak istiyor

Her ülkenin bir meydanı vardır mutlaka. Nepal'in de var elbette. İsmi Durbar. Tapınaklarla bezeli bu meydan kutsal sayılıyor. Hippilerin mekânı olarak da bilinen Durbar'a giriş ücretli. 1979 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası'na alınan bu meydandaki ahşap saraylardan biri üç yüz yıldır kapalı. Kralın, kendisine karşı gelen askeri liderleri ve halkı katlettiği Kasta Mandap Sarayı'na, o günden bu yana giren olmamış. Sarayı geçip meydanın içlerine doğru ilerlerken Nepal'e gelmeden önce namını duyduğumuz Tanrıça Kumari'nin evini görüyoruz. Kumarı 3-5-7-9 yaşındaki kız çocukları arasından seçiliyor. Hindu ve Budistlerin tanrıçası kabul edilen Kumari, saraydan dışarı çıkmıyor. Sadece eylül ayındaki bir festivalde dışarı çıkan Kumari, asla yere basmıyor. Kumari, ergenliğe girince saraydan atılıyor. Artık lanetli sayılan bu küçük kızla kimse evlenmiyor. Çünkü onunla evlenenler suda boğularak yada yanarak öleceklerine inanıyor. Saraydan atılan Kumari'nin yerine yenisini seçmek de oldukça uzun bir süreç. Katmandu'da bulunduğumuz günlerde, senede bir kez yapılan seçmelere denk geliyoruz. Seran, 9 yaşındaki kızının Kumari olması için kıyasıya bir yarış içerisinde. Kumari olabilmek için şartlar neler diyoruz sıralamaya başlıyor: "Bir Kumari'nin vücudunda asla çizik olmamalı, kan akmamalı, çıplak ayakla yere basmamalı. En alt kast olan Nevar'dan seçilen Kumari, karanlık yerlerde tek başına bırakılıyor, hayvan leşlerinin olduğu yollardan tek başına yürütülüyor. Kumari'nin, yaşadığı saraydan çıkması yasak. Kumari'nin fotoğrafını çekmek yasak, zaten onu bir kez görenin ikinciye şansı kalmıyor.


Alışveriş kolay ama yemek zor

Durbar Meydanı'nda tapınakların önünde tanrılara sunulmak üzere taze çiçekler, boyalar, pirinçler ve mumlar satılıyor. Bunun haricinde alışveriş yapmak isteyenler Thamel bölgesine gidebilir. Burada kaşmir şallar ve bölgeye özgü tişörtler satılıyor. Etnik alışveriş için ideal olan Katmandu'dan singing bowl yani sesli çanak alabilirsiniz. Müzik ve ses terapisinde kullanılan, yedi elementin bir araya gelmesinden yapılan bu sesli kaseler Türkiye'de oldukça pahalı. Ayrıca yine Durbar Meydanı'nda dünyaca ünlü dajeeling yada ilam çaylarından satın alabilirsiniz. Alışverişin zevkle yapıldığı Katmandu'da yemek ise tam bir işkence. Temizlik kurallarının bir hiç olduğu bu ülkede gönül rahatlığıyla yemek yiyebileceğiniz yerlerin sayısı oldukça az.


Avrupalı hacılar

Nehirden gelen kötü koku bizi etkisi altına almadan maymunlar arasından kaçarak Swayambbunath'a gidiyoruz. Burası maymunların rahatça dolaşabildiği bir tapınak. Bu nedenle turistler buraya maymunlar tapınağı ismini vermiş. 2000 yıllık bir geçmişe sahip bölgenin en eski tapınağı sayılan bu tapınak oldukça yüksek bir yerde. Hatta halk, Buda'nın gözlerinin her zaman Katmandu vadisinin üzerinde olduğuna inanıyor. Tapınakta günün her saati ayin var. Hindu rahipler ya kapalı mekanlarda dualar okuyorlar, yada üzerinde dua yazılı metal silindirleri çevirerek ibadetlerini gerçekleştiriyorlar. Burada dikkatimizi çeken ilginç bir şey oluyor. Tapınaklarda ibadet edenlerin yüzde otuzu Avrupalı vatandaşlardan oluşuyor. Dünyadaki arayışın sonucunda kendilerini bu tapınaklara adayan Avrupalılar, senede bir kez hacı olmak için Nepal'e geliyorlar.


Türkiye'den ölü yakmaya geldi

Nepal deyince hemen aklımıza ölü yakma merasimleri geliyor. İstikamet Pashupatinath! Hindular için Ganj'dan sonra en kutsal nehirlerden biri sayılan Pashupatinath Nehri, tapınağa da ismini vermiş. Tapınağın her bölgesi turistlere açık değil bu nedenle sadece ölülerin yakıldığı nehrin kenarına gidiyoruz. Ve gider gitmez kesif bir yanık et kokusu sarıyor ortalığı. Hindular bilindiği gibi ölülerini gömmek yerine yakıyorlar ve bunu da özel bir törenle gerçekleştiriyorlar. Kast sistemine göre seremoninin değiştiği Nepal'de, sadece en yüksek kast grubu, yani Brahmanlar yakılmıyor. Yanan beş cesedin yanından geçerken, yakılmaya hazırlanan yaşlı bir kadının bedenini görüyoruz. İlk olarak ayakları kutsal nehirde ıslatılan kadın, inanışa göre böylece günahlarından arınmış oluyor. Ardından kalın odunların üzerine yerleştirilen ceset, üzeri otlarla kapatıldıktan sonra, en çok günah işleyen yeri olduğu kabul edilen ağzından ateşe veriliyor. Burada dolaşırken önceki yıllarda anlatılan bir hikâyeye de tanık oluyoruz. Rivayet odur ki on yıl önce Türkiye'den bir vatandaş gelir Nepal'e. Yapacak hiçbir işi olmadığı için Pashupatinath'da ölü yakıcılığına başlar. Birkaç sene sonra bu işin kendisine göre olmadığını anlar ve Türkiye'ye geri döner. Başta da dedik ya rivayet bu, bir Türk bunu yapmış mıdır, takdir sizin!



12 yıl önce