|

Hasta kitaplara sihirli dokunuş

Sahip olduğu yazılı kaynaklar ve yayınlar bakımından İstanbul'un önemli birkaç kütüphanesinden biri olan Atatürk Kitaplığı'ndaki birbirinden değerli el yazması eserler, gazeteler ve haritalar, adeta nakış işler gibi titizlikle yapılan konservasyon çalışmalarıyla geleceğe taşınıyor

00:00 - 12/11/2011 Cumartesi
Güncelleme: 23:40 - 11/11/2011 Cuma
Yeni Şafak
Hasta kitaplara sihirli dokunuş
Hasta kitaplara sihirli dokunuş

Koleksiyonunda 135 bin Türkçe kitap, 35 bin Osmanlıca matbu kitap, 30 bin yabancı kitap, 9 bin yazma kitap, 23 bin cilt dergi, 12 bin cilt gazete, 9 bin harita, 13 bin kartpostal, 479 adet albüm bulunan Atatürk Kitaplığı'nın cilt ve onarım atölyesinde, bu eserlerin geleceğe taşınması için kağıt restoratörleri tarafından hummalı bir konservasyon çalışması yürütülüyor. Kimyasal, fiziksel ve biyolojik etkenler nedeniyle yıllara meydan okumakta güçlük çeken kurtlanmış, yıpranmış, hasta ve yaralı eserler, öncelikle önemine ya da hastalıklarına göre değerlendiriliyor. Sonraki aşama eksik sayfalarının olup olmadığı tespit edilen kitapların formaları sökülüyor ve fırçalarla tozu temizleniyor. Kitapta oluşan mantarlar da kimyasal solüsyonlarla arındırılıyor. Kitapların en büyük düşmanı olan kurtların açtığı delikler doldurulduktan sonra yırtıkları yamanıyor. Kitap, restorasyonun tamamlanmasının ardından tekrar toplanmak üzere cilthaneye gönderiliyor daha sonra da dijital ortama aktarılıyor. Restorasyon işlemiyle ömrü daha da uzatılan eserler, yenilenmiş halleriyle kütüphane raflarındaki yerini alıyor. Kütüphane arşivindeki nadir eserleri incelemek isteyen okuyucular ve araştırmacılar, dijital veri olarak bu eserlere ulaşabiliyor.

1 MİLYON SAYFALIK DİJİTAL VERİ AMBARI

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphane ve Müzeler Müdürü Ramazan Minder yaptığı açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kütüphanecilik çalışmalarına 1924 yılında başladığını, 1928 yılında Şişli'deki Atatürk Evi'nde dönemin Valisi ve Belediye Başkanı olan Muhittin Üstündağ'ın başkanlığında bir araya gelen Fuat Köprülü, Süheyl Üner, Osman Nuri Ergin, Halil Ethem'in kentteki gazete, dergi ve birçok kurumdan elde edilen müze malzemelerini toplamaya başladıklarını anlattı. Toplanan malzemeler çoğalınca Beyazıt'taki medrese binasında ilk kütüphane ve müze çalışmalarının başlatıldığını, daha sonra malzemeler zenginleşince kütüphanenin medrese binasında bırakıldığını, müzenin ise bugünkü Gazenferağa Medresesi'ne taşındığını belirten Minder, Atatürk Kitaplığı olarak kullanılan binanın ise 1981 yılında faaliyete geçtiğini söyledi.


Kimyasal, fiziksel ve biyolojik faktörler etkiliyor

Cilt ve onarım atölyesinde görevli restoratör Nergis Ulu da kağıdın kimyasal, fiziksel ve biyolojik olarak üç faktör tarafından tahrip edildiğini anlattı. Fiziksel tahribin ısı, ışık ve nemden kaynaklanan zararlar olduğunu belirten Ulu, 'Kimyasal olarak da asidin etkilerinin yanı sıra yapımında kullanılan ya da daha sonra yapılan boyama, süsleme gibi işlemler sonucunda kağıtta bozulma olabiliyor. Doğal afetler, deprem, su baskını gibi hasarlarla karşılaşabiliyoruz. Bunlar da biyolojik faktörler arasında yer alıyor' dedi. Eserlerin, hastalanmadan önce koruma altına alınması gerektiğini vurgulayan Ulu, 'Türkiye olarak bu işlemlere kütüphanelerde çok geç başladığımız için öncelikle hasta belgelerle uğraşıyoruz. Eserlerin korunmasında depo şartları çok önemlidir. Çünkü okuyucu zaten yeni belgeleri ister, nadir eserleri ise depoda muhafaza ediyoruz. Burada sıcaklığın 18 dereceyi geçmemesi, nemin yüzde 50'de kalması, ışığın 50 lüksün üstünde ya da altında olmaması gerekir. Okuyucunun, belgeyi kullanması da eserin korunmasında çok önemli' diye konuştu.


Dijital ortama aktarılıyor

Tarihin tozlu raflarındaki kitaplar usta ellerin dokunuşuyla bilgiyi geçmişten geleceğe aktarmaya devam ediyor. Oldukça yoğun bir çalışma gerektiren konservasyon çalışmalarının ardından dijital ortama da aktarılıyor.



12 yıl önce