|

Kadırga beni siyasette hoşgörülü yaptı

Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu'nun yaşamında çocukluğunun semti Kadırga'nın büyük önemi var. Kadırga'daki etnik ve dini çeşitlililiğin kişiliğine çok şey kattığını söyleyen Develioğlu, "Kadırga beni siyasette hoşgörülü yaptı" diyor

Arzu Akyol
00:00 - 5/05/2012 Cumartesi
Güncelleme: 23:37 - 4/05/2012 Cuma
Yeni Şafak
Kadırga beni siyasette hoşgörülü yaptı
Kadırga beni siyasette hoşgörülü yaptı

Bu hafta Başkan'ın Günlüğü'nde Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu'nu ağırlıyoruz. İstanbul'un Bahçelievler ilçesinde 2 dönemdir belediye başkanı olarak görev yapan Osman Bey'in kişisel tarihine bir yolculuk yapıp onu daha yakından tanıyacağız.

Maraş'tan kız kardeşini ziyaret için gelen Duran Hanım'la, Kayseri'den çalışmak için gelen Ziya Bey'in ilk çocuğu olarak 1956 yılında Kadırga'da doğuyor. Daha sonra iki erkek kardeşi daha oluyor. Kadırga onun yaşamında çok özel bir yere sahip. Kişiliğini oluşturan yapı taşlarında Kadırga'daki etnik ve dini çeşitliliğin ve mahalle kültürünün izleri var. Kadırga'daki bu yapının kendisini daha hoşgörülü ve olgun bir insan yaptığını düşünüyor Osman Bey. Çocukluğuna ve Kadırga'ya ait belleğinde kalan hatıraları şu sözlerle paylaşıyor bizimle: "20 küsur yaşıma kadar hayatım Kadırga'da geçti. Değişik evlerde ve mahallelerde oturduk ama hep Kadırga civarındaydık. Ondan sonra Merter'e geldik. Doğduğum evi hayal meyal hatırlıyorum. Cinci Sahası'na giden yol üzerindeydi. Aklımda kalan en güzel hatıralardan biri bayramlarda Cinci Sahası'nda kurulan lunaparktır. O bizi çok mutlu ederdi. Onun dışında oyunlarımız daha doğal ve ucuz olurdu. Hırsız- polis, kuka, çelik çomak, mendil kapmaca, gazete keğıtlarından top yapar futbol oynardık. Sokakta oyun oynayarak büyümek çok önemli. Şimdiki çocukların maalesef sokakta oynama şansı yok."

TÜRKİYE'NİN RENKLERİYLE ERKEN TANIŞTIM

Daha sonra yine Kadırga civarında bir Ermeni-Rum mahallesine taşınıyor Develioğlu ailesi. Türkiye'nin çok kültürlülüğüyle tanıştığı bu yeni mahalle onun kişiliğinde de derin izler bırakıyor. Başka kültürlere, inançlara ve düşüncelere karşı hoşgörülü olmayı, daha o yaşlarda öğreniyor. "Ermeni ve Rum komşularımız vardı. İlişkilerimiz gayet güzeldi. Aramızda hiçbir sorun yoktu. Biz onlara onlar bize gidip gelirdik. Mesela alt kat komşumuz Fikri Abi aleviydi. Çok muhabbetli bir insandı. Her zaman evine gider yemeğini yerdim. O da bize gelirdi. O yaşlarda o insanlarla tanışmam kişiliğime çok şey kattı. Onlar bize bir onlara hoşgörülüydük. Bu ilişkiler sonradan değişti Türkiye'de" diyor.

SOKAĞI EVİMİZİN İÇİ GİBİ GÖRÜRDÜK

Mahalle kültürünün temel taşlarından birisi olan imece ve dayanışma ruhu da o yaşlarda kazınıyor belleğine. Mahalle kültürünün paylaşımcı ruhunu şöyle anlatıyor: "O dönem sokak kavramı vardı. Kadınlar sokakta oturur, sohbet eder, çay içerdi. Annem sokak süpürürdü. Sadece annem de değil tüm mahalle sakinleri böyleydi. Biri 'Fatma Hanım hadi bir süpürüverelim sokağı' diye seslenirdi. Evimizin içi gibi gıcır gıcır olurdu. Sokak ve mahalle kültürü önemliydi. Evimizin içiydi sokak. Şimdi değil. Kapımızdan dışarıyı bizim olarak görmüyoruz. Halbuki orada sorun olursa o sorun evimin içine kadar gelir. Çamaşır günlerinde komşular biraraya gelip yardım ederlerdi birbirilerine. Böyle bir imece usulü vardı. Ben çok odun ve kömür taşıdım konu komşuya. Güzel bir mahalle kültürü içinde, Türkiye'nin farklı renklerini de tanıyarak büyüdüm ben."

ARKADAŞLARIM BENİ BANA SORARLARDI

Eğitim hayatına Kadırga İlkokulu'nda başlıyor Osman Develioğlu. O günlerin renkli hatıralarından biri de Seda Sayan'la aynı okula gitmeleri. Başkan olduktan sonra birkaç kez karşılaşmışlar da. "Belediye Başkanı olduktan sonra çeşitli vesilelerle görüştük. Yad ettik o günleri" diyor. Kadırga İlkokulu'ndan sonra binlerce kişi arasından sınavla seçilerek İstanbul İmam Hatip Lisesi'ne giriyor. Sonra da Türkiye'nin en gözde üniversitelerinden Boğaziçi Üniversitesi'nde elektronik okuyor. Sonra ticaret yapmayı tercih ediyor. "Ben okul zamanlarımda da babamla beraber çalışıyordum zaten. O dönemlerde babam artık alüminyum mutfak eşyası imalatı işine girmişti. Dükkana gelip de, 'Osman Develioğlu burada mı' diye beni bana soran çok arkadaşım olmuştur. İş kıyafetiyle, işin gereği elin yüzün simsiyah. O yüzden tanıyamıyordu arkadaşlarım beni. Okulu bitirdikten sonra ambalaj işine girdik babamdan ayrı olarak. Başkan oluncaya kadar da devam ettirdik. Şimdi kardeşim ve oğlum ilgileniyor. Biz de bütün mesaimizi belediye başkanlığı için harcıyoruz. Zaten belediye başkalığına 24 saat bile yetmiyor" diye anlatıyor o günleri.

SİYASETLE ERKEN TANIŞTIM

Siyaset çok erken yaşlarda giriyor kanına Başkan Bey'in. Sivil toplum kuruluşları ve derneklerdeki faaliyetleri 13 yaşında başlıyor. "Milli Türk Talebe Birliği vardı. Orada seminerler ve konferanslar olurdu. O yaşta hiçbirini kaçırmazdım. Mesela 70'li yılların başında Sayın Cumhurbaşkanımız ile bizden birkaç yaş büyüğümüz olarak oradan tanışıyoruz. Birçok bakan, milletvekili vardı. Başbakanımız da gelirdi. Milli Türk Talebe Birliği'nde katıldığım seminerlerin gelişmemde çok önemli yeri oldu. Düşünün daha o yaşta her konuda bilgisi ve söyleyecek sözü olan bir birey oluyorsunuz." diyor.

KADIRGA BENİ SİYASETTE HOŞGÖRÜLÜ YAPTI

Bu arada Boğaziçi'nde 70'li yıllara gidiyor Osman Develioğlu. O yıllarda insanların ideolojileri nedeniyle birbirine selam bile vermediğini söyleyerek, "İdeolojik kamplaşmalar had safhadaydı. Herkesin ideolojisine göre kafeleri vardı. Ama ben hepsine girer otururdum. Tabi benim de bir görüşüm vardı ve bunu herkes bilirdi. Ancak ben konuşarak anlaşmaktan yanaydım. Herkesle oturur sohbet ederdim. Bunda bence Kadırga gibi çok kültürlü ve renkli bir mahallede yetişmiş olmamın etkisi büyüktür. Bunu çevremdekiler de söylerdi" diyor. Siyasi hayatına Ak Parti'nin kuruluş çalışmalarında yer alarak devam eden Develioğlu, 2004 yılından bu yana da Bahçelievler Belediye Başkanı olarak görev yapıyor.

SPOR VE KÜLTÜR SANAT GENÇLERİ KORUR

Osman Başkan'ın hayatında sporun özellikle de güreşin çok önemli bir yeri var. İstanbul İmam Hatip Lisesi'nde başladığı güreş sporu her zaman özel ilgi alanı olarak kalmış. Hatta güreşte 68 kiloda Boğaziçi Üniversitesi'ni temsil etmişliği de var. Başkan Bey'in spora düşkünlüğü Bahçelievler'deki icraatlarını da etkilemiş doğal olarak. "Bahçelievler'de göreve geldiğimizde 700-800 tane lisanslı sporcu vardı. Biraz altyapıyı önemsedik. O rakam 3 yıl sonra 20 bine çıktı. İstanbul 11'incisiydik. İstanbul 1'incisi olduk. Parklarda ve açık havada spor aleti uygulamasını İstanbul'da ilk defa biz başlattık. Sonra İstanbul'a ve Türkiye'ye de yayıldı. Sporu çok önemsiyorum çünkü spor yapan genç kötü alışkanlıklar edinmiyor. Spor ve kültür sanat gençleri kötü alışkanlıklardan koruyor. Bahçelievler gençliğini, benim gençliğimde iyi izler bırakmış faaliyetlerle buluşturuyoruz. Sporun yanı sıra her gün mutlaka bir kültürel programımız var. Gençlik Merkezi'mizde her hafta konusunda uzman kişiler seminer verir. O seminerlere katılan Bahçelievler Gençliği de inşallah 20-30 yıl sonra Türkiye'de çok önemli görevlerde olacaklar inanıyorum" diye konuşuyor.

AÇ KALMAM AÇ BIRAKMAM

Osman Başkan'ın bir başka özelliği de mutfakla arasının çok iyi olması. 8 yıldır mutfağa girmemesine rağmen bu konuda iddialı Osman Bey. "Aç kalmam ve aç bırakmam" diye özetliyor bu iddiasını. "8 yıldır yazlığımıza gidemiyoruz ama ondan önce her Cuma, Cumartesi ve Pazar'ı orada geçirir ve dostlarımızı ağırlardık. Orada ızgaranın başında mutlaka ben olurdum. Köftenin harcını ben hazırlar, ben yoğururdum. Bir tek bezelemesini hanımlara bırakırdım. Lahmacun yaparım mesela. Pilav, kuru fasulye, musakka her şeyi yaparım. Ama şu anda yapmıyorum. Hem vaktim yok hem de hanım yapıyor zaten. Ama yemek işini ben beceririm. Aç kalmam ve aç bırakmam."

14 YAŞIMDAN BERİ ÜLKEM İÇİN ÇALIŞIYORUM

Hayattaki en önemli amacının yeni nesillere iyi bir Türkiye bırakmak olduğunun altını çizen Osman Develioğlu, "Gençliğimde bir abimize 'Neden şunları yapama-dınız' dediğimde o da bana 'Biz bu kadarını yaptık. Gerisini siz yapın' demişti. O gün kendime 'Öyle bir hayat yaşayacağım ki benim çocuklarım bana bu soruyu sorma-yacaklar' diye söz verdim. 14 yaşım-dan beri yaşadığım hayatla bunu yapmaya çalışıyorum. Ülke için bir yere bir taş koyma yolunda bir kum tanesi olabildiysem kendimi mutlu sayarım" diye konuşuyor.


İmam Hatip'li arkadaşlarla geçmişe yolculuk

Osman Develioğlu'nu en büyük keyiflerinden biri İmam Hatip Lisesi'nden arkadaşlarıyla buluşmak. "Şimdi başkanlık biraz mani oluyor ama 15 günde bir görüşürüz. Bu görüşmelerde hayatın sıkıntılarını unutup, kısa bir zaman içinde olsa 13-14 yaşlarımıza dönüyoruz. Bu dönüşler bizi daima genç tutuyor" diyor.


Arkadaş değil babayım

Üniversiteyi bitirdiğinde babasının önerisiyle çok uzun yıllardır tanıdıkları aile dostlarının kızları Beyhan Hanımla evlenmiş Osman Develioğlu. "Ailem önerdi biz de 'Hayırlısı olsun' dedik. Eşim İstanbul Kız Lisesi Mezunu. Ev hanımı. Aramızda bir iş bölümü var. O evin iç işlerinden ben de dış işlerinde sorumluyum. Tabii başkanlıktan önce dernek ve vakıf faaliyetleri, şimdi de başkanlık derken evin işleri ve çocukların sorumlulukları biraz daha fazla eşimin üzerine kalmış oluyor. Benim yoğunluğumdan şikayetçi değil dersem onun iç dünyasını anlamamış olurum. Ancak sağ olsun bunu bana hiç yansıtmıyor" sözleriyle anlatıyor eşine olan minnetini. Dört oğlu var Osman Develioğlu'nun ve bir de kız çocuğu özlemi. "En büyük oğlum Muhammed Ziya Amerika'da mastır yaptı. Kardeşimle beraber işimizin başına geçti. Ahmet Sefa ve Mustafa Furkan üniversitede okuyor. En küçük oğlum Mahmut Ensar ilkokul beşe gidiyor. Kız çocuğum olmasını çok isterdim. Ama Allah nasip etmedi. İnşallah gelinlerimiz kızlarımız gibi olurlar. Zaten en büyük oğlum evli ve eşi kızımız gibi" diyor. Çocuklarıyla ilişkisini şöyle tarif ediyor Başkan Bey: "Bazıları 'Ben çocuklarımla arkadaş gibiyim' der ya öyle değil . Biz baba-oğul ilişkisi içerisindeyiz. Onlar beni babaları olarak sever sayar, ben de onları evlatlarım olarak sever sayarım. Biz böyle gördük. Ben bu yaşımda hala babamın yanında çok fazla rahat bir şekilde oturamam" diye konuşuyor



12 yıl önce
default-profile-img